Yolda karşılaştığı çocuk yaştaki iki öğrenciyi bıçak tehdidiyle tenha bir sokağa götüren genç, tehdit ettiği çocukların ceplerindeki 10'ar TL parayı zorla aldı. Çocukların şikayeti üzerine olayla ilgili başlatılan soruşturma çerçevesinde olaya karışan sanık hakkında 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Sanık, her bir öğrenciyi 'yağma' suçundan 10 yıl toplamda 20 sene hapis cezasına çarptırıldı. Sanık avukatı kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 6. Ceza Dairesi kararı onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, karara itiraz etti. Başsavcılık; sanığın sadece çocukların ceplerindeki parayı almakla yetindiği, cep telefonlarını almadığına dikkat çekerek cezada indirim istedi. İtirazı değerlendiren Yargıtay Ceza Genel Kurulu, oy çokluğu ile emsal nitelikte bir karara imza attı.

'Nitelikli yağma' suçundan Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-a-c, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca iki kez 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararı yerinde bulundu. Genel Kurul kararında şöyle denildi: "Mağdur anlatımları ve mahkemenin kabulüne göre sanık bıçakla tehdit ederek mağdurlardan ayrı ayrı 10 TL almıştır. Başkaca tanık veya kamera görüntüsü bulunmamaktadır. Sanığın, olay tarihinde açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir kişi ile birlikte parkta oturmakta olan önceden tanımadığı mağdurların yanına giderek kendileriyle konuşmak istediğini söylediği, mağdurlarla bir süre konuşarak yürüdükten sonra onları tenha bir ara sokağa götürüp belinden çıkarttığı ekmek bıçağını mağdurlara yöneltmiştir. Cebindeki paraları vermesini istediği, mağdurların korkarak cebinde bulunan tüm parayı yani 10 TL’yi sanığa verdiği, daha sonra sanığın bıçağı mağdura da doğrultup 'Sen de ver lan' diyerek ondan da üzerinde bulunan paraları istediği anlaşılmaktadır. Mağdurun önce 'Param yok, olan paramı arkadaşıma vereceğim.' diyerek kabul etmediği, ancak sanığın bıçakla üzerine yürümesi üzerine korkarak cebinde bulunan tüm parayı yani 10 TL’yi sanığa verdiği olayda; yağma suçunun konusunu oluşturan para miktarının az olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak; suç tarihi itibarıyla öğrenci olup ceplerinde sadece 10'ar TL'leri bulunan mağdurlar bakımından bu para miktarının önemi ortadadır. Sanığın mağdurların ne kadar parası varsa hepsini alma yönündeki ortaya koyduğu kastının yoğunluğu ve somut olayın tüm koşulları göz önünde bulundurulduğunda hâkimin TCK'nın 150. maddesinin ikinci fıkrasının verdiği takdir yetkisini somut olayın içeriğine uygun şekilde kullandığı, yağmalanan paraların değerinin azlığı nedeni ile sanık hakkında indirim yapılamayacağı hususunda bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. İtiraz, oy çokluğu ile red edilmiştir."