Merkez Bankası’nın son verilerine göre konut fiyatlarındaki yıllık artış mayısta yüzde 145 oldu. Yeni konutlardaysa artış yüzde 150’yi aştı.

Konut fiyatlarının artışına yol açan nedenlerin başında inşaat maliyetlerindeki artış gelse de bir diğer önemli etken vatandaşların eriyen Türk Lirası karşısında birikimlerini koruma kaygısı oldu.

Ama döviz kurlarındaki artışla birlikte enflasyonun durdurulamadığı bir ortamda bu çabanın da etkisiz kaldığı görülüyor. Çünkü fiyatlarla gelir artışları neredeyse uçurum var.

İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizameddin Aşa, son dönemde kiralarla ilgili şikayetlerin arttığına tanıklık ettiklerini, yüksek bedelden anlaşan kiracıların kiralarını ödeyemediğini söyledi. Bu artış, konut satışlarındaki artış hızının da düşmesine neden oldu.

“Ev alanlar için korkulu süreç başladı” diyen Dünya yazarı Şeref Oğuz, maliyetlerdeki artışa dikkat çekerek şunları söyledi: “Tüm bu şartlar içinde konut fiyatında ne mi olacak? Enflasyon yükünü, konutun fiyatına ekleyip kendini koruduğunu sananlar, ikilem içinde kalacak; 1- Ya koyduğu fiyatı indirmeyip uzun süre bekleyecek. 2-Ya da makul seviyeye çekip satma şansını yakalayacak.”              

‘Hiperenflasyon fiyatlandırmayı bozdu’

Oğuz, evlerin artık gerçek değerinin çok üstünde satılmaya başladığını belirterek, hiperenflasyon olarak adlandırdığı sürecin fiyatlandırma davranışlarını bozduğunu söyledi: “Kentlere ve semtlere göre farklılık gösterse de konutun rayiç fiyatına dair bir yaklaşım önerilir. Konutların aylık kirası ile satış fiyatına kaç yılda ulaşılabileceği… 120 aylık kira (10 yıl) karşılığı olması, makul bir yatırımdır. Ülkemizde 240 ay (20 yıl) daha gerçekçi bir rakam olarak biliniyordu. Ta ki hiperenflasyonun bozduğu fiyatlandırma davranışlarına dek… Bugün 30 yıllık (360 ay) kira bedeline varan fiyatlar söz konusu… İlginçtir, ev sahipleri sadece konutuna aşırı fiyat biçmekle kalmıyor, kiracının da iflahını kesmesi, dolar-Euro cinsi depozitolar talep etmesi, elektrik suyu devretmeyip canı istediği zaman ödemeyip kestirterek kiracıyı bezdirmeleri de cabası…”