Eskişehir’de yapılan Basın Konseyi Yüksek Kurul toplantısında konuşan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, 'Sansür Yasası' olarak da adlandırılan 'Dezenformasyonla Mücadele Yasası'nın 20 yılda neden hazırlanmadığını ve seçime 6 ay kala neden bu yasanın çıkarıldığının bilinmeden seçime gidilmek istendiğini söyledi. 

"Çıkartmayın dedik, dinletemedik"

Haller Gençlik Merkezi Seminer Salonu’nda, düzenlenen Basın Konseyi toplantısına, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Onursal Başkan Oktay Ekşi, Basın Konseyi 2. Başkanı Başar Yaltı, Yüksek Kurul Üyeleri Atilla Gökçe, Yazgülü Aldoğan, Misket Dikmen, Doğan Satmış, Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Basın Konseyi Gazeteciler İnternet Temsilcisi Tülay Şubatlı, Zonguldak Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ali Ayaroğlu, Basın Konseyi Okur Temsilcisi İDOB Korist Sanatçısı ve SANSEV Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Cem Şenler katıldı. Konsey toplantısının ardından Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç basın açıklaması yaptı. Türenç konuşmasında 'Sansür Yasası' olarak adlandırılan 'Dezenformasyonla Mücadele Yasası' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Sansür Yasası’nın sancılı bir doğum olarak değerlendiren Türenç, “Türkiye bu yasa ile birlikte ifade özgürlüğü yol almaya çalışacaktır. 6 ay önce medya kurumları olarak görüşümüzü Ankara’ya giderek Meclis’te, sokakta ve değişik platformlarda dile getirmeye çalıştık. ‘Gelin bu yasayı çıkartmayın, bu sansür yasası ile Türkiye’deki özgürlüklere balta vurmayalım. Gelin bu yasayı seçimden sonraya öteleyelim’ istedik. Bunu diledik, bunu talep ettik. Ancak hiçbir karşılık bulamadık" dedi.

"Tüm itirazlara rağmen yasa geçti" 

Komisyonlarda meslek gruplarının bu yasaya itirazlarını madde madde ortaya koyduğunu ama komisyonlardan da cevap alamadıklarını vurgulayan Türenç, "Yasa, daha sonra genel kurula geldi. Genel kurula gelmeden önce iki büyük partinin genel haftalık toplantılarında yasayı anlattık. CHP kürsüsünden ben konuştum. İYİ Parti kürsüsünden de Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin konuştu. ‘Gelin bu yasayı çıkartmayalım, aceleye getirmeyin, çok yanlışlar var, çok eksikler var, basın gruplarının görüşlerini alın, isteklerini taleplerini alın öyle beraberce bu yasayı hep beraber hazırlayalım’ dedik. Bunu dinletemedik. 6 ay sonra bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde basın sansür yasası sabaha karşı kaldır elini, indir elini şekilde iktidar partisi ve MHP’nin oyları ile geçti" şeklinde konuştu.

"İletişim özgürlüğünü engellemek demokratik toplumlarda mümkün değil" 

Tele 1 televizyonuna verilen kapatma olayını da değerlendiren Türenç, “Eğer Tele 1 yayınında ikinci kez suç bulunursa 2023 yılı Şubat ayından sonra tamamen lisansı iptal edilecek, ekranı tamamen karartılacak. Tabi bunun başka yollardan yayın yapması mümkün. Şimdiden B planlarının hazırlığında. Düşünce özgürlüğü, gerçeği yazma ve basın özgürlüğünün, iletişim özgürlüğünün engellenmesi demokratik toplumlarda mümkün değil" ifadelerini kullandı.

"Yasanın pek de masum olmadığını düşünüyoruz" 

Seçimlere çok az bir süre kala böyle bir yasanın getirilmesini de manidar bulduklarını belirten Türenç şunları söyledi:

“Ben böyle bir dönem yaşamadım. 1956 yılında çıkarılan yasada da 1 ile 3 yıl arasında hapis cezası var. O yasanın bir başka versiyonu bugün getiriliyor. 20 yıldır bu yasa neden hazırlanmadı? Çünkü seçimler çok kolay kazanılıyordu. Seçime 6 ay kala neden bu yasa çıkarıldı? Çünkü seçim sandığına giden yol biraz daha taşlı ve sıkıntılı. Hukukçular, ‘Bu kanun, savaş halinde bile çok dar bir şekilde uygulanabilir’ diyor. Türkiye savaşta mı? İktidarın çizdiği tabloda Türkiye güllük gülistanlık. Türkiye’de önümüze konulan sadece sansür değil. Bunun altını çizmek istiyorum. Sansür, otosansür, korkutma, yıldırma ve hapis cezaları bizi bekleyen tehlikeler. Sansürün ötesinde, Basın Konseyi olarak bizler otosansürü daha da önemsiyoruz. Otosansür hepimizin bildiği gibi kendi kendini sansürlemektir. Korkmak, bir adım öteye gidememek ve kendinize gem vurmaktır, kendi düşüncelerinize gem vurmaktır. Bunun yaşanmaması ve hastalık olarak sirayet etmemesi için hepimizin var gücüyle çalışması bu dönemde son derece önemli. Bu dönem diyorum, çünkü bu dönem Türkiye’nin yaşamsal bir dönemi. Türkiye, 2023 yılında seçim sürecinde olacak. Seçim zamanında getirilen bu sansür yasasının pek de masum olmadığını düşüyoruz."