Başkan Suer, deprem bölgelerinde şu an yaşama şartlarının hiç kolay olmadığını, Kızılay, AFAD, UMKE ve birçok gönüllü STK’nın bölgede depremzedelere yardım ettiğini görmek içlerine su serptiğini söyledi. Suer, "Maalesef ülkemizde çok büyük bir deprem felaketi yaşıyoruz. Ben bizzat orayı gören, oradaki tahribatı depremin vermiş olduğu zararı gören kardeşiniz olarak söylüyorum. Biz arkadaşlarımızla birlikte beş gece altı gün Antakya’dan başladık oradan Maraş’a gittik, Malatya’ya gittik, Antep’e gittik ilçelerine hatta köylerine kadar gezdik gördük maalesef oradaki depremin şiddetini yakinen görmüş ve müşahide etmiş olduk. Rabbim tabi böyle ağır imtihanlarla sınamasın diye hep dua ediyoruz ama diğer taraftan da böyle afetlerle yüzleşince başımıza gelince de bundan hangi dersleri çıkartacağız hangi tecrübeleri edineceğiz diye kendimize soruyoruz. Tabi herkesin mutlaka görmesi lazım. Hayata bakışınız tamamen değişiyor, insanlara bakış açınız tamamen değişiyor ve kendinizin ne kadar zengin olduğunuzu elinizde sayısız nimetler olduğunu bir kez daha müşahide ediyorsunuz çünkü hemen hemen özellikle Antakya için söylüyorum depremin en fazla hasar verdiği şehrimiz Antakya memleketimize geçmiş olsun diliyoruz, başsağlığı diliyoruz. Orada insanların şu an yaşama şartları hiç kolay değil ama elhamdülillah ilk günden itibaren özellikle Kızılay, AFAD, UMKE ve birçok gönüllü STK’nın orada olduğunu görmek oradaki insanlara yardım ettiğini görmek içimize su serpiyor ama bu depremin boyutunu ve felaketin büyüklüğünü görünce hakikaten hiç kolay bir şey değil. Bakın ilk depremden sekiz saat sonra ikinci deprem oluyor, birinci depremin enkazında insanları kurtarmak için arama kurtarma faaliyetlerini icra ederken orada özellikle enkaz altında kalan yaralı çıkarmak isterken insanlar ikinci depreme de yakalandı. Çok büyük bir coğrafyada iki büyük deprem yaşandı burada bütün dünya kısa süredeki müdahalemizi takdir ediyor" dedi. "Devletin sürekli orada olması bizim adımıza çok büyük bir başarı" Başkan Suer, açıklamasının devamında, "Tabii ki gönül ister ki daha fazla insanımızı enkaz altından çıkaralım, ama maalesef ki bu çok kolay bir şey değil. Deprem bölgesinde bütün şehirlerimizi, ilçelerimizi hatta köylerimize kadar gezdim oralara Clumhurbaşkanımızın selamını söyledik oradaki insanların ha ve hatırlarını sorduk, ihtiyaçları konusunda neler yapabileceğimizi öğrenmeye çalıştık. Tabi biraz orada yaşadıklarımı paylaşmak istiyorum. Gittiğimizde eksi derecelerde arabalarda yatmak zorunda kaldık, çünkü insanlar korktuğu için binalara girmekten çekiniyorlar. Hatta biz bile birkaç tane depremi yaşadık. Ama şunu söyleyebilirim bir inanç gördüm orada herkesin bir acısı var, ama ona rağmen inanılmaz bir metanet var. Mesela Antakya’nın bir köyüne gittiğimizde dediler burada en çok neye ihtiyaç var, meyveye ihtiyaç var. Gittik kasa kasa meyve götürdük ben oradaki insanların biz dört kişiyiz dört tane elma alacağız, biz beş kişiyiz beş tane portakal alacağız dediklerine bizzat şahit oldum. Oradaki insanların metin olması ve tabii ki devlete güvenmiş olmaları, devlete aşırı güveniyorlar, bunun Allah’tan gelen bir afet olduğuna inanıyorlar hepsi çok farkında. Bir de şöyle bir konu var insanlar iyilik için koşarken yardım için koşarken bir taraftan kara propaganda yapan acaba nasıl bir kaos çıkartabiliriz oradaki insanların nasıl haysiyetini düşürebiliriz diye birilerinin de o enkazın üzerinde tepindiklerini de gördüm bakın bunu üzülerek söylüyorum ve tırnak içerisinde siyasetten ayırarak söylüyorum bu kadar kötü olmamalısınız. Bu zor günlerde devletimin memleketimin yanında nasıl olabilirim diye düşünmeliyiz şov yapma işini ve ideolojileri bir kenara bırakmalısınız naçizane bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Biz Gölpazarılılar olarak depremzede kardeşlerimizin yalarında olmaya devam edeceğiz. Oradan gelen kardeşlerimize yardımcı olmak için elimizden geleni de yapacağız” ifadelerine yer verdi.