Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı ve bir et firmasının sahibi olan Erşah, insanoğlunun sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi, yeterli ve dengeli beslenebilmesi için et tüketimi çok önem arz ettiğini anlattı. Ülkede ve Bilecik’te üretimin artması ve tüketicinin uygun fiyatlarla et alması için neler yapılacağını anlatan Erşan, “Türkiye’de kırmızı etin pahalı olmasının ardında yatan başlıca yapısal faktör hayvancılıktaki yüksek yem giderleridir. Karkas dana etinin maliyetine baktığımızda yüzde 55-60 besi hayvanı, 30-35 yem giderleri, 10-15 işçilik, ilaç, finansman giderlerinden oluştuğunu görürüz. Burada yem fiyatlarının önemi çok daha iyi anlaşılıyor. Besicilikte iki türlü yem kullanılıyor. Çiğ süt fiyatları çok önem arz etmektedir. Üretici sütten para kazanırsa bu işi sürdürebilir. Anaç sığır olursa danası, düvesi olur. Süt destekleri hayati bir konudur. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir litre süt ile iki kilo yem alacak şeklinde destekler verilmelidir. Bugün bir litre süt ile bir kilo 300 gram yem bile alınamamaktadır. Banka, hayvancılık kredileri ve kaynaklar verilirken seçici olunmalı, gerçekten bu işi yapacak taşın altına elini koyacak üreticilere verilmeli. Kırsaldaki nüfusun yüzde 40’tan yüzde 20’nin altına düşmüş olması üretim açısından büyük risk oluşturmaktadır. Ayrıca kırsaldaki nüfus giderek yaşlanmaktadır. Gençleri köyde tutmanın yollarını aramak lazımdır. Bir takım destekler verilmektedir. Ancak bu destekler köyde tutmaya veya geri döndürmeye yetmemektedir. Örneğin köyde çalışan gençlerin sigortasının devlet tarafından belirli süre yatırılsa sosyal güvenliği olan gençler şehre gelmeyebilir. Bu konuda başka çalışmalar yapılarak tarımsal üretimi mutlaka arttırmalıyız. Ülkemizde 10 baş altı hayvan işletmesi yüzde 72 buçuktur. 10 ile 49 baş arası yüzde 25’dir. 50 baş üzeri yüzde 2 buçuktur. Buna göre küçük işletmelerin önemi ortaya çıkmaktadır” dedi. 

"Toplulaştırma kanununu gözden geçirilmeli": Bir diğer önemli bir konunun toplulaştırma kanununun gözden geçirilmesi olduğunu anlatan Erdal Erşan, “Ekilmeyen boş arazi kalmamalı, ekmek isteyenlerin, üretenlerin önü mutlaka açılmalıdır. Hayvan ıslahı, kültür ırkları çok önemli konulardır. Eğitim, bakım sorunları, hayvan hastalıkları ile mücadele ilave edilebilir” diye belirtti. 

“Kırmızı ete neden kırmızı altın benzetmesi yapılıyor?”: Kırmızı etin kırmızı altına benzetildiğini ifade eden Erşan, “Fiyatının pahalı olmasından dolayı bu benzetme yapılıyor. Ancak üretiminin çok zor ve maliyetinin yüksek olmasını gözden kaçırmayalım. Dünyada her ülkede fiyatı en yüksek besin maddesidir. Mevcut et dünyada 300 milyon tondur. 2050 yılında 470 milyona çıkması gerekecek. Tarım dünyada suyun yüzde 70’ini tüketirken bunun üçte biri hayvancılığa gidiyor. Dünyada yıllık buğday, çavdar, yulaf, mısır üretiminin yüzde 40’dan fazlası hayvan yemi olarak ayrılıyor ve bunu üretmek için 14 milyar hektar ekili alanın üçte biri kullanılıyor. Bir kilo sığır eti üretmek için 15 buçuk litre su gerekiyor. Aynı su miktarı ile 12 kilogram buğday ya da 118 kilogram havuç üretmek mümkündür. Bir hamburger yapmak içinse 3,5 metre kareden fazla toprak lazım. Bir sığır 9 ay gebe kalır, doğan yavrusunu 1 buçuk seneden önce kesemezsin bugün kırmızı et yok derseniz 2 buçuk, 3 senede ancak üretebilirsiniz” dedi. 

“Çocukların ve gençlerin mutlaka tüketmesi gerekir”: Erşan, kırmızı eti çocukların ve gençlerin mutlaka tüketmesi gerektiğini de anlatarak, “Ülkemizde kişi başına düşen et miktarı 13,9 kilogram kırmızı et, 24,8 kilogram kanatlı eti, 5,4 kilogram su ürünleri olmak üzere toplam 44,1 kilogramdır. Ayrıca kişi başına 214 adet yumurta tüketiyoruz. Diğer ülkelerde toplam et miktarı örneğin ABD de kişi başı 116,7 kilogram, Arjantin’de 99,5 kilogram, Avustralya’da 93,9 kilogramdır. Yıllık kişi başına düşen kırmızı et miktarı ABD 36 kilo AB Ülkelerinde 18 kilogramdır. Ülkemizde kişi başına 140 litre süt tüketilirken gelişmiş ülkelerde 300 litredir. İçme sütü ve süt ürünleri toplamı olarak verilmiş rakamlardır. Hedefimiz gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kişi başına 21 kilogram kırmızı et 300 litre süt olmalıdır. Mutlaka çocuklarımızın ve gençlerimizin tüketmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.