Bingöl açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Son dönemde, ülkemizin dört bir yanında açılan ‘Kent Lokantaları’ ile toplumun büyük bir kesimine ulaşmayı hedefleyen bir adım atıldığına şahit oluyoruz. Bu lokantalar, ilk bakışta dar gelirli vatandaşların daha uygun fiyatlarla yemek yiyebilmesi için düşünülmüş sosyal bir proje gibi lanse edilse de, aslında ülkemizin ne hale getirildiğinin trajik bir özetidir”

Bingöl şöyle devam etti, “Bir zamanlar tarımda, sanayide kendi kendine yeten, vatandaşının iş ve aş kaygısı taşımadığı bir Türkiye vardı. Bugün gelinen noktada ise halkın önemli bir kesimi, *karınlarını doyurabilmek için devletin ya da yerel yönetimlerin açtığı yemek kuyruklarına* mahkûm hale getirilmiştir. Bu, bir başarı değil, acizliktir. Bu tablo, Türkiye ekonomisinin iflas ettiğini, halkın yoksulluk girdabına itildiğini açıkça göstermektedir. Sığınmacılara harcanan milyarlarca lira, çiftçinin, esnafın ve işçinin alın terine bir darbe niteliğindedir. *Yerli üretici yok olma noktasına gelirken*, dışarıdan ithal edilen ürünlerle gıda fiyatları kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Halkımız, sürekli artan fiyatlar karşısında artık marketlerde bir paket yağ alırken dahi iki kez düşünmek zorunda kalıyor.

Toptaş: Emeklilerimiz açlık ve yoksulluk sınırı altında maaş almaktadırlar Toptaş: Emeklilerimiz açlık ve yoksulluk sınırı altında maaş almaktadırlar

Bu ekonomik çıkmazın bir diğer sonucu da, Türkiye’nin kendi vatandaşlarını besleyemez duruma gelmesidir. Halkın büyük çoğunluğu, Kent Lokantaları gibi projelerle günü kurtarma derdine düşmüş, uzun vadeli bir kalkınma ve refah politikasının eksikliği göz ardı edilmiştir.

Kent Lokantaları bir çözüm değil, içinde bulunduğumuz ekonomik krizin en bariz göstergesidir. Bizler, ülkemizin yeniden üretken, bağımsız ve refah içinde yaşayan bir toplum olması için çalışmak zorundayız. Devletin asli görevi, vatandaşlarını bu tür lokantalara muhtaç etmek değil, onları güçlü bir ekonomik yapı içinde kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamaktır.

Halkımızı, ucuz yemek kuyruklarına değil, adil bir ekonomik düzenle hak ettikleri refaha kavuşturmak için mücadelemizi sürdüreceğiz”