Merhaba sayın okuyucular. 

Mart ayının kararsız hava durumu ister istemez herkesi etkiliyor. Bazen tshirtle çıkıyoruz bazense kazakla sağlık açısından en tehlikeli durumlardan birisi de bu hava durumu. İnsan en kolay böyle hava değişimlerinde hasta oluyor. 

Yasakların kalkmasıyla birlikte hepimiz rahat bir nefes alsak da tedbiri elden bırakırsak eski puslu günlere hemen dönebiliriz. 

Bu yüzden de lütfen toplumun büyük çoğunluğu aşılanmadan korona bitmiş gibi davranmayalım.

Geçtiğimiz 14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle katıldığım birkaç davette hekim arkadaşlarla konuşurken şunu gözlemledim herkes mutsuz evet hekimler de öğretmenler de polisler de kısacası  hangi meslek grubundan olursa olsun herkes mutsuz. 

Bu korona bize ne yaptı böyle sorusu hep akıllarda. Başlar önde gözlerde donuk bakışlar. 

Yeniden yasaklar başlar mı? 

Olabilecek olumsuz senaryoları düşünerek yaşamak insanı hep yorar. 

Bir İskandinav atasözü şöyle der; Az kork, çok umut et; az ye, çok çiğne; az homurdan, çok nefes al; az konuş, çok anlat; az nefret et, çok sev ve en güzel şeyler seninle olsun. 

Bu yüzdendir ki geleceğe dair hep umut dolu planlarınız olsun. 

Maskelerden o kadar bunalmışız ki eve gelir gelmez hemen çıkartıyoruz. 

Artık maske takıyoruz hocam yüzümüz görünmüyor cümlesi o kadar çok karşımıza çıkıyor ki. 

Tabi ki insan güzelliğinin karşıdan görülmesini ve beğenilmesini ister. Böyle olunca maske yüzünden umarsız bir ruh hali oluşuyor. Kişi ne zaman eve tıkılıp kalırsa aynaya bakıyor ve yüzünden mutsuz olduğunu hatırlıyor. 

Maske kaynaklı oluşan sivilceler siyah noktalar hepsi geçici lütfen stres yapmayın. Bu dönemde kliniklere hastanelere de gitmek zor olduğundan bir çok hastam telefon ile bana ulaşarak evde bakım uygulamaları hakkında bilgi alıyor ve uyguluyor.

Siz de eğer çekiniyorsanız lütfen evde güzelliğinize zaman ayırın. Çirkin insan yoktur bakımsız insan vardır. 

O kadar değişim fotoğrafı görüyoruz ki sosyal medya da hepsine imrenerek bakıyoruz. Aslında biz hekimler mucizeler yaratmıyoruz kişinin sahip olduğu güzel şeyleri vurgulayarak onların mutlu olmasını sağlıyoruz.

Kliniğime gelen hastalarımın umudunun azaldığını o kadar hissediyoruz ki yüzlerine değil kalplerine dokunmak ilk amacımız oluyor.

Bu yüzdendir bazen hasta başka bir işlem için gelmiş olsa bile onu mutlu edecek bir iki ufak dokunuş yapmaya özen gösteriyorum.

İnsanlar mutlu oldukları insanlarla görüşmek isterler.

Bu yüzdendir ki hastalarım benim için kimi zaman bir abi abla kimi zaman ise bir kardeş gibidir. 

Onların hayatlarında yer edindikçe emin olun tedavi başarınız da artıyor. 

Kişiyi iyi tanımak, beklentilerini bilmek sorunu çözmekteki en önemli avantajımız oluyor. 

Hayat sizi hep mutlu eden insanlarla karşılaştırsın. 

Sağlıcakla kalın…