Şaka değil, gerçek…

Günümüzde birçok insan buna inanıyor.

Yapay Zeka kavramından korkuyor.

Ya da bu kavramı iyice yüceltiyor.

Peki işin doğrusu ne?

Günümüzde teknoloji ile ilgili bir kavram ortaya atıldığı andan itibaren hemen her yerde, doğru veya yanlış biçimde hemen her cümleye eklenir oldu.

"Web 2.0”, "Sosyal Medya”, "Dijital Çağ” ve diğerleri…

Bu kavramlar bir konuşmada, raporda veya genelde altı boş, sadece kalıplaşmış biçimlerde kullanılıyor.

Teknolojik kavramların insan hayatına dokunduğu her alanda bu kavramları kullanmak için büyük bir bilgi birikimine sahip olmak gerekmiyor kuşkusuz.

Ancak yine de "neyin ne olduğunu” bilmekte büyük bir yarar var.

Son zamanlarda dikkatimi çeken nokta Yapay Zeka kavramının hemen her yerde kullanılması.

Sakın gülmeyin, geçen günlerde "Yapay Zeka ve Diyet” başlıklı bir yazı bile okudum.

Yapay Zeka'nın zayıflama üzerindeki etkisini anlatıyordu.

Hayır, Yapay Zeka teknolojileri ile desteklenmiş uygulamaların etkisini değil, bildiğiniz bir kavram olarak "Yapay Zeka” ile forma girmeyi anlatıyordu.

Yapay Zeka aslında yeni bir kavram değil.

Bu isimle anılmamış olsa da konsept olarak farklı biçimlerde ve mekanizmalarda bu olgunun karşımıza çıktığını görüyoruz.

Çin'deki abaküslerden Babillerin kullandığı taştan hesap makinelerine kadar Yapay Zeka'ya birçok örnek verilebilir.

Yapay Zeka, bilim kurgu filmlerinin etkisi ile olduğundan farklı bir şekilde algılanıyor olsa da bu konuda konuşmadan önce bazı gerçekleri bilmemiz lazım.

Öncelikle Yapay Zeka mucizeler yaratan, tüm sorunlara çözüm bulan bir sistem değil.

Yapay Zeka kendisini yaratan mühendislerin, bilim insanlarının oluşturduğu çeşitli algoritmalara uygun biçimde hazırlanmış kodlama sistemleridir.

Basit olarak örnek vermek gerekirse; "A harfini gördüğün her yere B yaz” "Sensörler ile ışık algıladığında perdeleri kapat” gibi çeşitli kodlamaların oluşturduğu bir sistem.

Yani ezcümle, kendisini yaratan kişilerin öngördüğü olaylara, durumlara ve verilere göre ne yapması gerektiği önceden hazırlanmış bir sistem.

Birçok insanın sandığı gibi düşünen, hisleri olan, daha önce insanların çözemedikleri problemlere çözüm üreten bir sistem değil.

Bunun dışında "Yapay Zeka kendisini kodlayan, yaratan kişiden daha zeki olamaz”.

Bu ne demek?

Yani insanın daha önce görmediği, fark edemediği, üstesinden gelemediği sorunların, soruların, olguların cevaplarını bulabilecek bir sistem değil.

Tam tersine kendisini yaratan kişinin zekası ve bilgisi sınırlı olan bir kapasitesi var.

Derin öğrenme ve diğer fonksiyonları şimdilik bu yazının dışında tutuyorum.

"Yapay Zeka bir benliğe sahiptir”.

Ya bu ne demek?

Yapay Zeka temel olarak kendisini fark edemez, bir benlik, duygu, ideoloji ve kişilik sahibi olamaz.

Ancak şimdilik ;)

Olursa ne mi olur?

Bu konuyu şu anda bilim kurgu yazarlarının ve yönetmenlerinin hayal gücüne bırakacağım.

Ancak yaşayarak göreceğiz.

Kısa bir fikir vermesi açısından sadece iki ipucu vermek isterim.

Birincisi belirtilen durumun gerçekleşmesi ile insanlığın refah düzeyinin gelişeceği yönünde.

Bu konuda ortaya atılan teoriler, "dünyada cenneti yaşamak” deyiminin altını dolduruyor.

Bir diğer teori ise daha önce Terminatör filminde çok güzel bir şekilde ifade edilmişti zaten.

Anlatmama gerek yok…

İşin özü şu, Yapay Zeka kısaca masanızın üzerinde bulunulan hesap makinesinde bile var.

Yıllardır görüyor ve kullanıyorsunuz.

Ancak Yapay Zeka, Teknofobiklerin düşündüğü gibi insanlığa karşı savaş açmaya hazırlanacak kadar ilerlemedi.

Bırakın o kadar ilerlemesini bu ilerlemenin yani benlik sahibi olmasının asla mümkün olamayacağı yönünde önemli bir görüş var.

Buna katılıyorum…

Yapay Zeka şu an bir mucizeler yaratan cidden düşünebilen bir sistem değil.

Ya da cep telefonunuz siz uyurken internete bağlanıp buzdolabınız ve diş fırçanız ile insanlığa savaş açma konusunda gizli planlar yapmıyor.