CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, deprem felaketinin ardından farklı şehirlere göç eden depremzede yurttaşların yaşadığı sıkıntıları Meclis gündemine taşıdı. Eskişehir’de kamu misafirhanelerdinde, yurtlarda ve evlerde 25 bin depremzedenin misafir edildiğini söyleyen Çakırözer, “Deprem bölgesinden şehirlerimize konuk gelen on binlerce yurttaşımızın acılarının paylaşılması için kentlerimizde örgütlerimiz, belediyelerimiz ve vatandaşlarımızla seferberlik içindeyiz. Bugün bu kürsüde olma gerekçem de Eskişehir'imize gelen ve bir aydır konuğumuz olan 25 bin depremzedenin dertlerini, sıkıntıların sizle paylaşmak. Eminim Türkiye'nin dört bir yanına dağılmak zorunda kalan yüz binlerce vatandaşımızın ortak derdi bunlar” dedi. 

Depremin üzerinden 38 gün geçtiğini aktaran Çakırözer, Eskişehirlilerin dayanışması ve depremzedelere gerçekleştirdiği ziyaretlerde kendisine aktarılan talep ve sıkıntıları şöyle sıraladı: 

“38 gün geride kaldı! İktidar enkaz altında ama milletimizin muazzam dayanışması sürüyor. Öyle güzel dayanışma örnekleri var ki, Şirintepe Mahallemizde Halit amca Malatya'dan gelen, Gültepe Mahallemizde Satılmış Ağabey Hatay'dan gelen ailelere bir dakika dahi düşünmeden kendi oturdukları evleri bırakmış. Halit amca bir akşam bir evladının, öbür akşam diğer evladının evinde kalıyor ama acıları paylaşabildiği için kendini bahtiyar sayıyor. Başka bir hemşehrimiz Alanönü'nde 4 katlı apartmanının tamamını depremzedelere bıraktı. Gülcan ablamız ve gönüllü ekibi mobilyasından tenceresine, halısından kömürüne her ihtiyaç için seferber. Tüm bunların yanında arzu etmediğimiz görüntüler de yok değil. Başını sokacak evi olmadan çok uzaklarda hayat kurmaya çalışan binlerce depremzedemiz normalin 2, 3, 4 katına çıkan kiralar nedeniyle ev bulamıyor ve buradan size sormamı istiyorlar: Bu astronomik kiralara dur diyecek yok mu?

"115 milyar liar toplandı, hala yardım bekleyenler var" 

Depremzedeler kayıplarının yasını dâhi yaşayamamışken bu insanlarımız ilk günden bir büyük hayat mücadelesiyle karşı karşıya. Sözde onlara hane başına 10 bin lira verilecekti ama yok. Biz Eskişehir'de gittiğimiz her yerde soruyoruz. Bir kişi aldıysa 10 kişi almamış. O zaman soruyoruz: Nerede söz verdiğiniz bu yardımlar, bu acil yardımlar? Hani taşınma yardımı, hani kira yardımı? Oysa şov yaparak topladığınız 115 milyar lira vardı, nerede o paralar? Malatya'dan gelen Nesime amcamız, Hataylı Bahattin kardeşimiz, Hayat ablamızla dün kaldıkları TÜRASAŞ misafirhanesinde dertleştik. Bırakın 10 bin lira yardım almayı, 5 kuruşları yok. Onlara ev sahipliği yapan misafirhaneler, yurtlar, kurumlar özveriyle çalışıyor ama sadece 3 öğün yemek vermek yeterli değil. İnsanların büyük sıkıntıları var. Evladına mama, kıyafet, ilaç alamadığından dert yanıyor anne babalar. 

"Yüzüğünü satıp Eskişehir'e gelmişler" 

İşte, Maraş'tan gelen Hatice ve Bekir kardeşlerimiz. Henüz altı aylık evliler. Hatice kardeşimiz hamile, evlerini kaybetmişler, işleri yok, tek kuruşları yok. Hatice kardeşimin parmağındaki evlilik yüzüğünü satmışlar, benzin alıp Eskişehir'e ulaşabilmek için. AFAD'ı, Kaymakamı, Valisi çalmadıkları kapı, gitmedikleri kurum kalmamış. Tekrar tekrar soruyorum size: Topladığınız o paralar nerede? 

"Bilimsel ve güvenilir hasar tespit raporu istiyorlar" 

Şehirlerimize gelen depremzede kardeşlerimizin aklı da yüreği de memleketlerinde. En büyük sıkıntı hasar tespit raporları. Evi yerle bir olmuş, girecek kapısı olmayan binalara az hasarlı denmiş. Bölgede hâlâ artçılar devam ediyor. Bu insanlar bu evlere nasıl girecek? ‘Duvarı yarılmış, kapısı parçalanmış o evlere siz girebilir misiniz?’ diye soruyorlar. Hangi göz, hangi vicdan, hangi bilimsel çalışma bu raporu verdiriyor? Tekrar yaşanacak bir deprem tehlikesine karşı bu insanlar güvence istiyor, bilimsel rapor istiyor. 

"Evlatları için kaygılılar" 

Haziran ayında üniversite sınavına girecek on binlerce depremzede evladımız ve aileleri kaygılı. Test kitapları, ders kitapları, ders çalıştığı bilgisayarı, tableti enkaz altında kalan, hâlâ çalışacak bir kitaba ulaşamayan öğrenciler var. ‘Sınav ücretlerini almayacağız’ demek, ‘İstediği şehirde sınava girebilir.’ demek yeterli değil. Geleceğimiz evlatlarımızın hayatlarını, hayallerini yok etmemeliyiz. Bu ailelerin kaygılarını gidermek de yine bu Meclis’in boynunun borcu olmalı. Depremin ardından şimdi de selin vurduğu yurttaşlarımızı artık daha fazla kandırmayın. Bu millet, bu halkın dayanışması yaraları sarmaya devam ediyor, edecek! Sizin sözünü verip yapmadığınız yardımları da bu millet yapar! Bir tas çorbasını, bir dilim ekmeğini, bir bardak suyunu paylaşıyor, paylaşacak ama bu aymazlığınızı, bu utanmazlığınızı unutmadı, unutmayacak.”