Çalışkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Türkiye’nin Anayasa tartışmalarının ötesinde başka bir gerçekliği var,bunun üzeri başka gündemlerle örtülemez! Bu sorunun adı; sosyal çürüme ve artan şiddet! Güvensizlik hissi her bir vatandaşımızı sarmış durumda. Bunu son dönemde çok sık kurduğumuz cümlelerden anlayabiliriz:
Narin’in katili kim? Rojin’in başına ne geldi? Şehit polisimizin katili kaç yıl ceza alacak? Savcımızı makamında kim, niçin tehdit etti? Şu sorulara bakar mısınız? Çok acı ama bu soruları tüm Türkiye soruyor. Son aylarda bu şiddet sarmalı ne yazık ki görevi başındaki polislerimizin bile canına mal olmaya başladı. Emniyet mensuplarının bile emniyette olmadığı, sokak ortasında şehit edildiği bir ülkeyi hiçbir vatandaşımız haketmiyor. Bunu birileri yazsaydı abartı bulurduk. Fakat biz bugün tam olarak bunu yaşıyoruz. Ülkemiz cinnet geçiriyor. Eline bıçak alan, silah alan kurban aramaya başlıyor.
Maalesef kurbanlar çoğu zaman ya çocuklar ya da kadınlar oluyor. Sicili arşa ulaşmış, katalog suçların neredeyse tamamını işleyip her türlü suça bulaşmış kriminal tipler sokakta cirit atıyor. Bugün adalet çeteler tarafından sokaklarda infaz ederek gerçekleşiyor. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere tüm vatandaşlarımız dışarıya çıkarken ölüm korkusu ile çıkıyor. Okula gidenin eve döneceğini garanti edemeyen bir ülkede yaşıyoruz.
Gencecik kızlarımız kanımızı donduran bir vahşetle parçalanıyor, sokakta yolunda yürüyen bir kadın iki şehir eşkıyası tarafından toplum içinde tacize uğruyor. Polisimiz görev esnasında bıçaklanıyor. Bu caniler bu cesareti nereden buluyor? Bu cesareti maalesef mevcut infaz yasamızdan buluyorlar.
Öncelikle şunu ifade etmek isteriz Türk Ceza Kanunu, elbette pek çok ceza için, dünya ortalamasının üstünde cezalar öngörmüştür. Fakat bu cezaların, infazı noktasında büyük bir açık bulunmaktadır. Sorun infaz yasamızdan kaynaklanmaktadır. Bu konuda acilen harekete geçilmelidir. Ve bu konuda her türlü desteği vereceğimizi daha önce ilan etmiştik, buradan yine ilan ediyoruz. Gelin bu tablodan kurtulmak için ne gerekiyorsa hep birlikte yapalım. Suça karşı topyekun savaş açalım. Öncelikle suçu ortaya çıkaran toplumsal zeminle mücadele edelim. Ahlaklı ve empati yeteneği olan bir nesil yetiştirelim. Ceza ve infaz yasasını değiştirip caydırıcılığı sağlayalım. Hukuk önünde herkesin eşit olduğu ve adaletin kamil manada sağlandığı bir Türkiye inşa edelim. Adaleti siyasetten arındırılalım. Güçlünün delip geçtiği, güçsüzün ceza aldığı bir hukuk algısıyla mücadele edelim. Artık bunu görmezden gelme lüksü kalmadı. Aksi takdirde ülkemiz maalesef karanlık bir geleceğe doğru hızla ilerlemektedir”