Tek adam rejimi tarafından yaratılan bu karanlık dönemde, İstanbul İl Başkanının, yol arkadaşları Canan Kaftancıoğlu’na, Yargıtay tarafından verilen onama kararının, aynı zamanda Türkiye’de hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ve en temel Anayasal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığının kanıtı olduğunu vurgulayan Taşel, “Saray rejimi İstanbul başta olmak üzere, kaybettiği belediyelerin halen hazımsızlığını yaşıyor. Bu hazımsızlığın, yerel seçimlerden sonra, iktidarını kaybedeceği korkusuna dönüştüğünü görüyoruz, yaşıyoruz. Saray rejimi, iktidarını kaybedeceği korkusuyla toplumun her kesimindeki despotik baskılarını giderek artırıyor. Ancak korkunun ecele çaresi yok. Çare millettir, demokrasidir, sandıktır” dedi. 

"Anayasa rafa kaldırıldı" 

Taşel, sözlerine şöyle devam etti:

“Ekonomiden dış politikaya, her alanda ülkemizi ekonomik ve siyasi uçuruma sürükleyen, halkla dalga geçen, gündelik popülist politikalarla varlığını çaresizce sürdürmeye çalışan Saray rejiminin iktidarını kaybetme korkusu, yol arkadaşımız Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza ve siyaset yapma yasağı ile vücut buldu. O nedenle yasaların, bilimin, sanatın, insan haklarının rafa kaldırıldığı bu karanlık ortamda, 2019 yılındaki Ağır Ceza Mahkemesi kararına nasıl şaşırmadıysak, Yargıtay kararına da şaşırmadık. Çünkü biliyoruz ki, kamuoyu vicdanını yaralayan ve adalete olan güveni bir kez daha sorgulatan bu kararın kaynağı hukuk değil ucube saray rejimidir. Ülkemizde hukuk vesayet altındadır. Adalet yok edilmiş, anayasa rafa kaldırılmıştır. İstanbul İl Başkanımız, yol arkadaşımız Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen karar da, hukuk ve adalete göre değil, sarayın vesayetçi rejiminin diliyle yazılmıştır. Bu karar, hukuksuz bir karardır. Millet adına verilmeyen bu karar, vicdan sahibi tüm kalplerde hükümsüz olacaktır. Bu hukuksuzluğun muhatabı sadece Canan Kaftancıoğlu değil, tüm Türkiye’dir.”