Dünyada belki de bugüne kadar gördüğümüz, en büyük salgın 2020 yılı ile birlikte geldi. Koronavirüs grubunun daha önce yaptığı SARS, MERS kadar öldürücü olmasa da, çok daha bulaşıcı olan Covid-19 insanın aslında olduğundan çok daha güçsüz ve insanlığın da doğanın gücü karşısında aciz olduğunu suratımıza vurdu adeta. İnsanlar Covid-19’un nasıl meydana çıktığını araştırınca gördüler ki; insanların enfeksiyonlarınının yüzde seksenini oluşturan hastalıklar gibi hayvansal kökenli. Yani aynı zamanda hayvanlarda da hastalık oluşturan bir virüs grubu tarafından insanlarda meydana gelen oldukça bulaşıcı bir hastalık. Aynı virüs grubunun kedi ve köpeklerde de oluşturduğu bulaşıcı hastalıkların varlığı gözönünde bulundurulduğunda bir soru beynimizi kemirmeden edemiyor.   

“Koronavirüs kedi ve köpeklerden insanlara bulaşıyor mu?”

Enfeksiyonun ilk başladığı zamanlarda insanların korkuyla evlerindeki kedi köpeklerini sokağa terkettiklerine şahit olduk malesef. Tıpkı yıllar evvel Erinç Pütün’ün Eskişehir sokaklarında sokak köpekleri tarafından parçalanmasının travmasıyla sokaklarda yapılan kurumsal zehirleme olayları ile nasıl ilk  fatura masum canlara haksız yere kesilmişse Covid-19 enfeksiyonunda ilk mağduru evlerde bakılan kedi ve köpekler oldu malesef. 

Kedi ve köpekleri zan altında bırakan genel kanının aksine bugün yapılan araştırmalar göstermiştir ki, aynı virüs grubu kendilerinde farklı enfeksiyonlara sebep olsa da Covid-19 enfeksiyonun bulaşmasında can dostlarımız risk oluşturmamakta. Yani evimizde yada sokaklarımızda beslediğimiz hayvanlar hastalığın bulaşmasında ve yayılımında etkili değil.

Peki bu durumda bir soru daha akla geliyor mu?

“Evlerinde kedi ve köpek besleyen hayvan sahiplerinin yapması gerekenler nelerdir?”

Yazımın başında da ifade ettiğim gibi bugün insanlarda hastalık oluşturan mikro organizmaların yüzde sekseni hayvansal kökenli. Yani insanlarla beraber yaşayan hayvanlar Covid-19 için olmasa da farklı enfeksiyonlar için risk oluşturabilmekte.

Birlikte yaşadığımız hayvanlarla ilgili oluşacak enfeksiyon riskini en aza indirmek için alınması gereken en önemli önlem basit temizlik ve hijyen önlemleriyle ilgili.

Özellikle beslenmesine dikkat etmek, ihtiyacı olan besin gruplarını dengeli ve zamanında vererek tüylerinin dökülmesi ile ilgili riskleri en aza indirmek aynı zamanda düzenli taramak ilk yapılması gerekenler.

Özellikle sokağa çıkışta gerekli önlemleri almak ve eve dönüşte temizlik işlemlerini yerine getirmek basit ama önemli uygulamalar.

Yine başta iki buçuk ayda bir uygulanacak periyodik antiparaziter uygulamalar ve aşı programları olmak üzere rutin sağlık uygulamalarının yapılması, traş ve tırnak kesim işlemlerimin gerçekleştirilmesi de mutlaka yapılması gerekenler arasında.

Tam burada veteriner kliniklerinin Covid-19 enfeksiyonu açısından oldukça güvenli olduğunu ve biyogüvenlik tedbirlerinin rutin olarak yapıldığını ifade etmek istiyorum. Yani vatandaşlarımız enfeksiyon dönemlerinde bile candostlarımızı gönül rızası ile veteriner kliniklerine götürebilirler.

Covid-19 enfeksiyonu bize bir kere daha göstermiştir ki; İnsan sağlığı herşeyden önemlidir. Ve devam eden hayata dair alınması gereken önlemler sağlık merkezli olmalıdır. Yerel yönetimler insan sağlığı ile ilgili yükümlülüklerini mutlaka yerine getirmeliler.

Yerel yönetimlerin özellikle sokak hayvanları kısırlaştırma merkezleri ile ilgili ve başta mezbaha olmak üzere sağlıklı hayvansal gıda üretimi ile ilgili tesisler yapımı ile ilgili sorumluluklarını yerine getirdiği zoonotik hastalık riskinin en aza indiği bir şehirde yaşamak temennileriyle...