Gelir eşitsizliği, servet eşitsizliği, eğitimde fırsat eşitsizliği derken pandemi uzun zamandır görmezden geldiğimiz, inkâr ettiğimiz, yok saydığımız büyük bir eşitsizlik gerçeğini daha yüzümüze vurdu: Dijital Eşitsizlik!

Pandeminin başlaması ile birlikte kuşkusuz hepimiz iki büyük alanda büyük endişe yaşadık.

Bunlardan ilki elbette sağlığımızdı. Sağlığımıza ilişkin olarak pandeminin yarattığı büyük belirsizlik zengin fakir, genç ya da yaşlı herkesi derinden etkiledi. Bu kaygı dolu tablonun daha uzun bir süre gerginliğini yaşayacağız gibi görünüyor. 

İkinci olarak bizi etkileyen durumlardan birisi ise şüphesiz hem bireysel hem de toplumsal olarak ekonomik durumumuz oldu. Pandeminin yeni bir ekonomi sistemi mi yarattığı ya da tamir etmesi uzun yıllar alacak büyük bir enkaz mı bıraktığı şu anda hala akademik düzeyde bir tartışma konusu. Benim fikrim ise birinci şıktan yana!

Sosyal Bilimler alanında yapılan araştırmalar bize şunu söylüyor. Büyük felaketlerden (savaş, iklim krizleri, doğal afetler, salgın hastalıklar vb.) en çok ekonomik ve sosyal olarak dezavantajlı bireyleri etkiliyor. Bu dezavantajlı bireyler içinde de kadın ve çocuklar nitel ya da nicel olarak maalesef en çok hasar alan grubu oluşturuyor. 

Şu anda yaşadığımız COVID-19 Pandemisi döneminde ise ekonomik eşitsizliğin aslında farklı bir yüzü karşımıza çıktı. Dijital Eşitsizlik!

‘Dijital Eşitsizlik’ temel olarak iki farklı alanda kendisini gösteren bir eşitsizlik türü. 

Dijital eşitsizliğin ilki bilgi ve iletişim teknolojilerine ulaşabilme olanağı ile ilgili. Buna göre toplumda bilgisayar ve internet olanağına sahip olanlar ve olmayanlar arasında büyük bir farklılık oluşuyor. Bu farklılık bilgiye erişme, bilgi üretme, dijital katılım gibi alanlarda dezavantajlı grupların geride kalmasına neden oluyor. Bilgisayarı ve internet bağlantısı olmayan bireyler maalesef bilgi ve üretim, hatta çalışma hayatından uzak kalıyor. Bu da bu bireylerin sosyal ve ekonomik olarak daha dezavantajlı hale gelmelerine neden oluyor. 

Dijital eşitsizliğin ikinci ayağını ise bu teknolojileri kullanabilme yeteneği ve bilgisi oluşturuyor. Zira Birleşmiş Milletler verilerine göre kadınlar, yaşlılar, eğitim alanında dezavantajlı bireyler bilgi ve iletişim teknolojilerini kullan(a)mıyor. Bu teknolojilere ulaşabilseler bile kullanmakta güçlük çekiyorlar veya verimli olamıyorlar. Ülkemizde özellikle kırsal kesimlerde dijital eşitsizliğin bu kısmı ile ilgili büyük sorunlar yaşandığı bilinen bir gerçek. Üstelik bu sorun sadece bizim ülkemize özel bir durum değil. Bu eşitsizlik gelişmiş ülkelerin de başını ağrıtan bir sorun. 

Peki dijital eşitsizlik neye yol açıyor? 

Çok yetenekli olduğunuz bir konu olduğunu varsayalım. Sırf bilgisayar veya karmaşık bilgisayar programlarını kullanamadığınız için ürettiğiniz eserleri dijital ortama aktaramıyorsunuz. İnternet alanında çalışmalarınızı kimseye sunma imkânınız olmuyor. Yani bir bakıma sizi kimse görmüyor ve duymuyor… 

Bu teknolojileri kullanmayı öğrendiniz diyelim…  

Bu noktada da karşımıza başka bir sorun çıkıyor: bu teknolojileri satın alabilmek! Konu sadece bir bilgisayar alabilmek değil aslında.

Sürekli bir internet bağlantısı, yan donanımlar, programlar gibi diğer masrafları karşılayabilmek.

Ya da iş arıyorsunuz…

Alanınızda en iyi mimar ya da ressamsınız. Sırf bu teknolojileri kullanamadığınız için büyük bir ihtimalle iş başvurularınızı bile tamamlamanız yani sektöre girebilmeniz mümkün olmuyor. 

Yaşlı bireylerin iş gücüne katılım oranının düşük olmasının en temel nedeni işte bu! 

Tam tersi şekilde bu teknolojilere ulaşabilen ve kullanabilen kişiler mesleki bilgileri ve yetenekleri kısıtlı olsa bile sadece bu özelliklerinden dolayı birçok kişinin önüne geçiyorlar. 

Bu durumu engellemek için Hindistan gibi ülkeler ucuz, kullanımı kolay bilgi ve iletişim teknolojilerini halka ulaştırmaya çalışıyor. 

Bu noktada önceliği yaşlı bireylere, kadın ve çocuklara veriyorlar. Gelişmiş ülkelerde de benzer uygulamaları görmek mümkün. 

Eğer bu yazımı dijital bir ortamda okuyabiliyorsanız aslında dünyada şanslı sayılan küçük bir azınlığın içinde yer alıyorsunuz demektir. 

Uzun lafın kısası; pandeminin başta eğitim daha sonra iş alanında bize gösterdiği en korkunç tablolardan biri Dijital Eşitsizlik oldu. 

Eğitimi aksayan öğrenciler, on-line çalışma hayatına uyum gösteremeyen bireyler ve daha niceleri…  

Bu ülkede nice kadın, nice yaşlı, nice genç sırf bu teknolojilere ulaşamadığı için bir yerlerde umutsuzca keşfedilmeyi bekliyor. 

Gazete Eskişehir Ekspres'in Şubat-2021 sayısından...