ÖZEL RÖPORTAJ | Nevin Bulut Atak, Gazete Eskişehir Ekspres

Eğitim sistemini eleştiren açıklamalarınız oluyor, 2018-2019 eğitim dönemi ile ilgili değerlendirmenizde ‘Bakanlık sınıfta kaldı’ dediniz, sistemdeki en çok eleştirdiğiniz konu nedir?

Eğitim sistemimiz var mı? Gerçekten sistem mi? Sistemsizlik mi? Biz eğitimcilerin yarınları inşa edecek ülkeyi kalkındıracak, mutlu kılacak bireyler yetiştirme zorunluluğu var. Fakat öyle bir kör döğüşündeyiz ki ne öğrencilerimiz ne bizler ne de veliler mutlu değil. Sokakta, evde, hayatın her alanında hep eğitimde yaşadığımız olumsuzluklar konuşuluyor. O yüzden sürekli eleştirilerimizi sıralıyoruz. Eğitimde yaşanılan sorunların temelinde kamusal, bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşma yatmakta. Bu anlayıştan uzaklaşma nedeniyle ne yazık ki yeni başlayacağımız eğitim yılı daha da zor geçecek gibi görünüyor.

Yeni eğitim öğretim dönemine girerken ne söylemek istersiniz?

Ağır yapısal sorunlarımız var. İnsanımızın eğitim sistemine güveni kalmamış. Genç ve eğitimli işsizlik ülke tarihinin en üst noktasında. Önceden eğitim sayesinde sınıf atlama, statü kazanma hayalinde olan gençlerimiz ülkeden göç etmeyi hayal eder konuma gelmiş. Eğitim politikalarını belirleyen bürokrasi maalesef kör ideolojik saplantılarını dayatmakta. Son dönemde okula başlayan öğrenciler başladıkları sistemle hiç mezun olamadılar. Anlık değişen sınav sistemleri gelecek kaygısı yaratmakta. Eğitim emekçileri sadece seçimlerde ve 24 Kasımlarda hatırlanıyor ve verilen tutulmayan sözlerle rencide ediliyorlar. Sanki eğitimde yaşanılan bütün sorunun kaynağı öğretmenlermiş gibi gösteriliyorlar. Saygınlıkları ve itibarları zedelenmiş durumda. 

Eskişehir’deki eğitim durumunu değerlendirir misiniz?

Eskişehir eğitim ortamı diğer illere göre nispeten daha iyi durumda. Sisteme giren öğrenci hep doğrusal çizgi gösterdiği için planlama kolay olmakta. Tabii ki çağdaş eğitim normlarına yakışmayan örneklerimiz var. Kalabalık sınıflarımız var, bina eksiliği en önemlisi depreme dayanıksız okullarımız da var. Birleştirilmiş sınıflar kapanan köy okulları hatta prefabrik okul binamızda ilimizde var. Geçmişte yerel yönetimlerle çatışan MEB bürokratları eğitimde Eskişehir’i etkiledi. Şu an en azından bu durum aşıldı gibi. Ama siyasetin aşırı müdahalesi eğitim çalışanlarını rahatsız etmekte. Türkiye ortalamasının göreceli de olsa üzerinde bir sınav başarısına sahip durumdayız. LGS’de de gördük ilk yerleştirme neredeyse yüzde 94’ ü geçti. En olumsuz tablo siyasal iktidar ve yandaşı olan sendikanın kadrolaşma müdahalesi ile oldu. Özellikle idareci atamalarında yapılan usulsüzlükler ayyuka çıktı. İş bilmeyen idareciler kraldan çok kralcı oldular ve sonuçta ortada.

Velilerin en çok zorlandığı konu eğitim harcamaları, bu konuda neler yapılabilir sizce?

Tek yapılacak şey okullara yeterince ödenek gönderilmesi. Bütçeden eğitime ayrılan payın neredeyse 2/3 personel ödemelerine gidiyor. Geriye kalan ile yatırım yapmak çok zor. Gelişmiş ülkelerin çok gerisinde devlet eğitime para harcıyor. Sonra da velilere yükleniliyor. Zorla bağış toplanıyor. Okul Aile Birlikleri bağış toplama yerine anayasal hak olan kamusal eğitim konusunda efor kaydetseler daha farklı konumda olurduk. Okul kayıtları yapıldı, veliler bizleri arayarak astronomik bağış taleplerinden söz ettiler. Kaygı duyan veliler de temel ihtiyaçlarından keserek bağış yapmaktalar. 

Okullarda şiddet konusunda geçtiğimiz dönemde üzücü olaylar yaşandı, bu yıl yaşanmaması için ne gibi tedbirler alınmalı?

Maalesef eğitimcilere uygulanan şiddet dozu artmakta. Bu duruma gelmemizde en temel neden hedef haline eğitim çalışanlarını getiren siyasal politikalardır. Polisiye tedbirlerle bu işi çözemeyiz. Şunu herkes açıkça anlamalıdır: Eğitimde yaşanılan sorunların kaynağı eğitim çalışanları değildir. Sonuçlar üzerinden hareket edilerek asıl nedenleri görmemezlikten geliyoruz. Bürokrasi başta olmak üzere hiç kimse eğitim çalışanlarına sahip çıkmamakta. Düşünebiliyor musunuz zamanında bir Milli Eğitim Bakanı öğretmenleri az çalışmakla, çok tatil yapmakla suçlamıştı. Bir istatistik verecek olursak biz OECD ülkeleri içerisinde en fazla toplam çalışma zamanına sahibiz, 1880 saat. 
Toplumun her kesimi şiddet konusunda -sadece eğitimcilere, sağlıkçılara değil– durup düşünmeli. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet neredeyse hayatımızın parçası oldu. Kanıtsatıldık ve amok koşucusu gibi her tarafa saldırıyoruz. Medya üzerine düşen görevi yapacak, eğitimcilere idareciler ki bu da ayrı tartışma alanı mobbing uygulamayı bırakacaklar, sendikalar şiddet konusunda kenetlenecekler.

Okullarda idareci-öğretmen arasındaki uyumsuzluklar ne gibi sorunlar meydana getiriyor? 

İdareler mobbingi neredeyse olağan hale getirdiler. Özellikle kadın eğitim emekçileri bu duruma çok maruz kalmaktadırlar. Ders programıyla başlayan baskı sendika değiştirtmeye kadar varmakta. Bu durum ister istemez çalışma ortamını bozmakta. Bu da eğitimde niteliğin düşmesine neden olmaktadır Bu duruma en güzel örnekler Yunus Emre E.M.L de veya Mustafa Kemal İlkokulundaki yaşanılanlar gösterilebilir. Huzur yoksa başarıda olmuyor. 

Günümüz öğrencilerinin ve eğitimcilerinin beklentileri neler?

Güzel bir gelecek aslında en büyük beklenti bu. Mutlu olmak isteyen çağı iyi takip eden gençlerimiz  var. Hayalleri var, ütopyaları var istediği mesleği yapmaktan alı konulmak istemiyorlar. Ama yalanın gerçek olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bizler güvenceli gelecek istiyoruz, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz.

Öğretmen maaşları ile ilgili haklarınızın yeteri kadar savunulduğunu düşünüyor musunuz?

Kesinlikle hayır. 3600 ek gösterge vaadinde gördük bu durumu. Seçim bitti verilenler unutuldu. 

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Eğitim bu ülkenin en temel sorunu olarak önümüzde durmakta. Düzeltmek için mücadele etmek zorundayız. Geleceğimize sahip çıkmak için eğitimde uygulanan olumsuz politikalara refleks göstermeliyiz. Çok basit kazanılmış haklarımıza sahip çıkalım. Zorla bağışa hayır diyelim. Öğretmen seçimi yapmayalım. Okullar halkın malıdır sahip çıkıp en iyi okul yanımızdaki okul diyelim. Ve en önemlisi birbirimize saygı gösterip sevelim. 

Gazete Eskişehir Ekspres'in Eylül sayısından...