Kentimizde gazeteci deyince akla gelen ilk isimlerden olan, gazetecilik mesleğini hakkıyla yapan, yıllarını mesleğe veren şu sıralar emekliliğin keyfini çıkaran Gazeteci Eyüp Kelebek, Eskişehir Ekspres’in konuğu oldu anılarını paylaştı.

Mesleğe kaç yaşında, nasıl başladın abi?

Mesleğe 1981 yılında ÖSS’de Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi , Basın Yayın Yüksekokulu, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’ne girmekle başlamış oldum. Üniversite son sınıftayken stajımı Sakarya Gazetesi’nde yaptım. Bir aylık staj süresinde Eskişehir basını ile tanışmış oldum. Mezuniyet sonrası İstanbul’dan Eskişehir’e döndüm. Sonhaber ve İstikbal gazetelerinde çalıştıktan sonra 1988 yılında Hürriyet Haber Ajansı Eskişehir Bürosu’nda muhabir olarak göreve başladım. 1995 yılında Büro Şefi oldum. Hürriyet Haber Ajansı önce Doğan Haber Ajansı, son olarak da Demirören Haber Ajansı olarak isim değiştirdi. Ajansta aralıksız 30 yıl görev yaptıktan sonra kendi isteğimle emekliye ayrıldım. 

Her haber ayrı anı

Unutamadığın çok anı biriktirmişsindir, bize bir kaç tanesini anlatır mısın?

Gazetecilik mesleği anılarla doludur. Her haberin, her olayın ayrı ayrı anıları vardır. 1990’lı yılların başında lotodan büyük ikramiye Eskişehir’de çıkmıştı. İstanbul haber merkezimizde görevli arkadaşımız telefonla büromuzu aradı. Loto milyarderinin ismini ve adresini verdi. Haberi yapmak için belirtilen adrese gittim. Yaşlı bir adam kapıyı açtı. Lotodan büyük ikramiye çıktığından haberi yoktu. Durumu kendisine bildirdim. Bana loto oynadığını ancak sonuçlara bakmadığını söyledi. İçeriye girdim, evde eşi ve oruçlarını açmak için yerde kurdukları sofra vardı. Loto kuponunu bir yerlere sakladığını söyledi. Birlikte aramaya başladık. Kuponu ansiklopedilerin arasında bulduk. Bana ‘dile benden ne dilersen’ dedi. Ben de ona ‘tek isteğim fotoğraf çekip, haber yapmak’ dedim ve yaşlı çifti ellerindeki kuponla yer sofrasında otururlarken fotoğraflarını çekip ayrıldım. Talihlinin mutluluk anlarını onunla yaşamak bende unutulmaz bir anı olarak kaldı. 

Satırla kovalandık

Yine 1990’lı yıllarda Milli Piyango’nun yılbaşı büyük ikramiyesi Eskişehir’de bir kişinin aldığı bilete çıkmıştı. Araştırmalarımız sonunda talihlinin kasap olduğunu öğrendik. Haber yapmak içi kasap dükkanına gittik. Adam kızgın bir şekilde talihlinin kendisi olmadığını söyledi. Biz ısrar edince adam bizi satırla kovaladı. Bir kaç gün sonra kasabı televizyonda büyük ikramiye çekini alırken gördük. 

Bu mesleğin gecesi gündüzü yok

Mesleğe yeni başlayan, iyi bir gazeteci olmak isteyen gençlere tavsiyelerin ne olur?

Mesleğe yeni başlayan gençlere tavsiyem, öncelikle bu mesleği sevmeleridir. Gazetecilik özveriyi, fedekarlığı ve çok çalışmayı gerektirir. Bu mesleğin gecesi gündüzü yoktur. Başarılı olmak için araştırmacı ve sorgulamacı olunmalı. Haberlerde mutlaka karşı tarafın görüşüne yer verilmeli. Mümkünse bir alanda uzmanlaşılmalı. Örneğin ekonomi, siyaset, spor gibi… 

Şimdi neler yapıyorsun, yeni projelerin var mı?

30 yıllık aktif gazetecilik yaşamından sonra emekliye ayrıldım ve 2 yıldır çalışmıyorum. Sanırım yoğun çalışma temposu beni fazlasıyla yordu. Dinlenmeye ihtiyacım varmış. Şu an için bir projem yok. Emekli olduktan sonra sağ olsunlar birçok iş teklifleri aldım ancak kabul etmedim. Bu konuda davette bulunanlara sonsuz teşekkürler. Şu an fırsat buldukça çeşitli kentleri geziyoruz. Haberleri dışarıdan izlemek de daha güzel oluyormuş. Çünkü stres yok, haber yapma telaşı yok. 

Meslek aşkı ağır bastı

Çalıştığın yıllarda çok zorlanıp mesleği bırakmayı düşündün mü hiç?

Çalıştığım yıllarda zorlandığım anlar oldu. 5 yıla yakın süre tek çalıştım. Bu sürede haftalık ve yıllık izinleri kullanamadım. O yıllarda üniversite mezunlarına öğretmenlik hakkı tanınmıştı. Bir ara öğretmen olmayı düşündüm. Ancak daha sonra meslek aşkı ağır bastı, bundan vazgeçtim. 

Mesleğimiz eskiden daha zordu ancak daha keyifliydi

Mesleğe ilk başladığın yıllarla şimdiyi değerlendirdiğinde gördüğün farkları anlatır mısın? Gazetecilik mesleği eskiden daha mı zordu? 

Mesleğe başladığım yıllarda elbette zorluklar vardı. Bilgisayarlar henüz kullanılmıyordu. Haberlerimizi daktilo ve teleksle yazardık. Fotoğraf makineleri dijital değildi. Renkli, slayt ve siyah beyaz filmler kullanırdık. Filmleri büromuzdaki karanlık odada banyo eder, karta basardık. İnternet olmadığı için masamızda Türkçe sözlükler, imla kılavuzları ve ansiklopediler bulundururduk. Ulaşım için ne özel ne de şirkete ait aracımız yoktu. Şehir içinde genellikle belediye otobüslerini kullanır, büromuza bağlı olan Kütahya ve Bilecik illerine de yolcu otobüsü ile giderdik. Ancak o yıllarda gazetecilik mesleği daha zevkli ve daha iyiydi. Özel haberlere ağırlık verir, atlatma haberler için çalışırdık. 

Öğretmen olabilirdim…

Gazeteci olmasaydın hangi mesleği yapmak isterdin ve son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersin?

Gazeteci olmasaydım coğrafya ya da tarih öğretmeni olurdum. Çünkü ÖSS tercihlerimde gazetecilik okulunun altında bu öğretmen okulları yazıyordu. Ancak gazeteci olduğum için mutluyum. Son olarak okuyuculara söylemek istediğim şu, özellikle sosyal medyada gördüğünüz haberlerin doğru olup olmadığını internet haber sitelerine bakarak teyit edin. İnternet haber sitelerinde hem yerel hem de Türkiye geneli haberlere ulaşabilirsiniz.