Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan, pandemiyle geçen bir yılı üretici adına Eskişehir Ekspres okurları için değerlendirdi. Başkan Buluşan, üreticiler adına önemli açıklamalarda bulundu. 

"İnsanların tüketim alışkanlıkları değişti"

Bu süreçte sağlıkçılardan sonra en çok biz çiftçiler zorlandık. Her zaman sahadaydık. Çiftçi üretimine devam etti.  Yasaklar başlamıştı ancak çiftçi belgesi olana hükümetimiz müsaade verdi. Bu karar bizim için önemliydi. Ancak üreticinin sıkıntısı bitmedi ve pazarlama sorunu yaşamaya başladı. Üretilen ürünün pazarlamasında sıkıntı oldu. İnsanların tüketim alışkanlıkları değişti. İnsanlar daha çok hazır gıdaya yöneldi bu süreçte. Pazarlar ise çoğu zaman kapalıydı. 

"Bizimle ilgili kararlar masa başında alınıyor"

Çiftçilerin sorunları ile ilgili olarak ise, biz üretmezsek bu ülke aç kalır bu bir gerçek. Biz üreticiyiz, üretmeyi seviyoruz, üretmekten başka şansımız da işimiz de yok. İkinci bir ek iş bir düşüncemiz de asla yok. Ülkenin her konumu tarım… Biz olmazsak esnaf olmaz… Bu bilince varmamız lazım. Özellikle son üç yıldır hububat ve sebze üreticisi artık geriye gitmekte. Son günlerde mısır, ayçiçeği ve şeker pancarı gündemde. Yani üreticinin zarar etmeyeceği veya alnının terini alamasa da maliyetlerin içinden çıkabileceği ürünler bunlar oldu. Hükümetin tarıma destekleri var yok değil. Fakat yapılan çalışmaların bazıları çok yanlış. Masa başında alınan kararlar gibi… Bu çok yanlış. Sağlık için nasıl ki profesörler oturuyor ve pandemi döneminde onların almış olduğu tedbirleri uyguluyorsak tarımda da aynısını yapmalıyız. Bizimle ilgili karar alırken bize sormayı bırak, bizi dinlemiyorlar bile. Bizim önerilerimizi dinlemiyorlar. Siyasi partiler tarım raporu gibi bir şey hazırlıyor. Bunu iktidar da muhalefet de yapıyor. Ancak tamamen sosyal medya kendi çalışmaları ve kendi çapları içerisinde bir tarım politikası uyguluyorlar. Bu tarım politikasının yanlış olduğu, sahaya-toprağa inmedikleri için yanlış olduğu ortaya çıkıyor. 

"Sorunlarımız bir anda çözülebilir"

Bizim talebimiz, biz üreticimizin talebi doğrultusunda hareket ediyoruz. Bizi Türkiye Ziraat Odaları Birliği dinliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ni Tarım Bakanlığı dinlemiş olsa bizim tarım politikamızın çoğu bir anda düzelebilecek.  Örneğin planlı bir üretim, planlı bir pazar. Neden biz üretimimizin fazlasını yapıyoruz… Şu anda deposunda çok düşük ücrete soğanını, patatesini satamayan üreticimiz var. Çünkü üretim fazla. Pandemi döneminde tüketim de azaldı. Şimdi sofralar çok farklı kuruluyor. Hazır gıda gibi hazır yemek meselesi yani getir-götür meselesi  esnafın, üreticinin işini bozdu, üreticinin dengesini bozdu. Getir-götür de birilerinin yapmış olduğu ürünler satılır hale geldi. Yani yemeği seçme şansımız kalmadı. Bununla ilgili ortak bir çalışma yapılması lazım. Üretici kooperatifleri, ziraat odaları bu işin zinciridir, halkasıdır. Bunlar dinlenmelidir, dinlenmediği taktirde hiçbir sorunumuz çözülemez. 

"Kuraklık çok büyük bir tehlike"

Yağışlar çok güzel gidiyor. İnşallah böyle devam eder, bu yağışlar bizim için çok önemli. Kuraklık çok büyük bir tehlike. Kuraklığın önüne geçme şansımız yok. Sadece toplum olarak israfı önleyerek suyumuza sahip çıkabiliriz. Bu arada israf çok. Üretim fazlalığı var. Bazı ürünler soğan patates gibi çöpe gidiyor. Bu yaz sebze ve meyve fiyatları ne olur öngörümüz hiç yok, ancak, umudumuz çok. 2021 inşallah kazandığımız bir yıl olur ancak üretici bu sistemde kazanamaz. Acımasız bir sistemimiz var bizim, bu vicdan meselesi. Hükümetin ya da her hangi bir kimsenin elinde sihirli bir değnek yok. Ama tabi ki sorumlusu hükümettir, çünkü tedbiri alması gereken onlardır. Örneğin bizim 2020 yılı Ocak ayında yaşadığımız bir gübre olayı var. Gübre fiyatları bir anda yükselmişti. Biz Eskişehir Ziraat Odaları olarak bir toplantı yaptık ve üreticimizle gübre kullanmadık bu çok tehlikeli bir şey. Karşı tarafa bir dur demek istedik. Üreticimiz bizi dinledi. 2021 yılındayız gübreye yüzde yüz zam geldi. Geçen yıl zammı dolara bağladık sesimizi çıkarmadık, ancak şimdi dolar geriledi gübreye yine yüzde yüz zam geldi. Bu üreticiye bir hançerdir. Müdahale edilmediği gibi zamma çıkıp hiçbir şey de söylenmedi. Tarım Bakanı veya Ticaret Bakanımızın hemen müdahil olması gerekiyordu. Gübre fiyatları şimdi daha yüksek fiyatlı. Neden, işte bu nedeni arıyoruz bulamıyoruz, sorumlu arıyoruz bulamıyoruz. Suçlu, sorumlu kim? Bunun çözümünü bulacak olan bakanlığımızdır, hükümettir. Üreticiye destek olmak zorundayız. Bizim kimsenin kazanacağında gözümüz yok, kimsede bizim üzerimizden acımasızca ticaret yapmamalı. 

"Üreticimizde süt 3 lira, markette 8 lira. Bu halka kazık, üreticiye yazık…" 

Biz tarımı seviyoruz, üretmeye devam etmek istiyoruz. Fakat ülke olarak önlemini almamız gereken çok şey var. Örneğin, üretimde yaş ortalamamız 50 ile 60 yaş arası. Yani bir on yıl sonra çok büyük bir sıkıntı. Yeni nesil gençlerimizi özendiremiyoruz. Bir evlat babasının çalışmasını ve zirai girdilerinin pahalanmasından kaynaklı kayıplarını görüyor. Üretmekten kaçmıyoruz. Sattığımız fiyattan bile çok şikayetçi değiliz. Ama bizim sattığımız ürünü birileri beş misline sattığı zaman üzülüyoruz, para kazanamıyoruz. Ne olursa olsun tarıma hep birlikte sahip çıkalım. Tarım çok önemli… Üreticiye sahip çıkmalıyız, üretmeliyiz. Adaletsizlik olmamalı. Üreticimizin elinde süt 3 lira, çarşı-pazarda 5 lira, markette 8 lira. Bu halka kazık, üreticiye yazık… 

"Çiftçi kazanamıyor"

Hayvancılıkla uğraşan Mehmet Ali Törü, “Yem fiyatları çok yüksek. Sütün taban fiyatı düşük. Girdilerimiz sürekli artıyor. Gerekli çalışmayı Bakanlık yapmalı, hükümetimiz buna dur demesi lazım. Veya aynı oranda bizim süt fiyatlarımızı da artırması gerekir. Bu süregelen bir sorun. Hükümetimiz süt ile ilgili taban fiyatı açıkladıktan sonra akabinde yem üretimi yapan firmalar faaliyete geçiyor. Ben 89’dan bu yana bu işi yapıyorum, kendi ailemde mesleğin son neferiyim. Benden sonra yapacak yok, neden çünkü kazanamıyoruz” diye konuştu. 

"Kaybeden çiftçi oluyor"

Çiftçi Yüksel Keskin ise, “Dünyada pandeminin patlaması ile beraber belli bir zorluklarımız oldu. Bunu, sırf hükümete değil, sırf çiftçiye değil iki tarafı da düşünerek karar vermek lazım. Çiftçi en çok gübre fiyatları nedeniyle zorlanıyor. Esnaf diyor ki , ‘Dolar arttı, gübre fiyatları arttı’ Tamam 10 liraya kadar Dolar çıktı ve fakat şimdi de 8 buçuğa kadar düştü şimdi gübremiz neden düşmüyor? Yani bunun Devletten kaynaklanan yönleri de var, esnaftan kaynaklanan yönleri de var. Kaybeden çiftçi oluyor. Bugünümüze şükür, şimdilik hala tekeri döndürüyoruz, zincir kopmadı ama bu durum pandemiden dolayı daha devam ederse, Devletin destekleri var ama yetersiz, tabi ki biz Devletin bütçesini bilmiyoruz, yaptığı yardımlar yeterli değil. Devletimizi düşünerek bu yardımları iyi değerlendirmek lazım. Tarlamıza iyi bakmak lazım. İsraf etmememiz lazım. Suyumuzu bilinçli kullanmak lazım” dedi.