ÖZEL RÖPORTAJ | Nevin Bulut Atak, Gazete Eskişehir Ekspres

Göreve geldiğiniz günden bu yana öğrencilerle samimi karelerde yer aldınız, öğrenciler size rahatlıkla ulaşabiliyor. Eskişehir’in öğrenci profilini nasıl buluyorsunuz?

Eskişehir, eğitim konusunda gelen bütün yatırımları sindirmiş, içerisinde bunu benimsemiş, eğitim konusunda güzel bir vizyona sahip. Bu durum öğrenciye de yansıyor. İyi ve neşeli bir öğrenci profili var, aynı zamanda bize yol açan, bize yol gösteren iyi bir arkadaşlık yapan bir profile sahip. Bu bizi rahatlatıyor. Öğrenci profilimizi şöyle tanımlarım, ‘Çok güzel’. Instagram hesabım var, resmi kullandığım şahsi bir hesabım var, oradan ulaşıyorlar tüm öğrenciler. Şimdiye kadar bin sekiz yüze yakın soru cevapladım. Ve sorunları çözdük. Evini taşırken zorluk yaşamış öğrenciler var, yemekhanede bir sorun varsa hemen onun fotoğrafını atan öğrencilerimiz var. Bir kedi acıkmış kampüsün içerisinde onu söylüyorlar. Hemen yardım gönderiyoruz. Oturduğu sıradaki sıkıntıyı bile yazan oluyor. Ailelerden de soru soranlar oluyor. Hepsini çözüyoruz. 

URAYSİM milli bir proje

Türkiye’yi raylı sistemler konusunda dışa bağımlılıktan kurtaracak URAYSİM Projesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Projenin Eskişehir’e ne gibi katkıları olacak, projenin gerçekleşmesi için insan kaynağı ya da teknoloji sıkıntısı var mı? Projenin tamamlanması ile ilgili öngörünüz nedir?

Bu konuda Eskişehir’de kafası karışmış bazı insanlar var. URAYSİM Projesi Türkiye’nin milli bir projesi. Bu, milli bir proje ve bu proje ile raylı sistemler konusunda büyük oranda bazı hususlarda bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Bunun için zamanında çalışmalar başlatılmış. Ancak bazı durumlarda mevcut, özellikle Fetullahçı Terör Örgütü’nün eylemleri vs. durma noktasına gelmiş, hatta durmuş. URAYSİM ile dosyayı elimize aldığımızda baktık ki, Eskişehir Teknik Üniversitesi ile ilgili bir bölünme yaşandığı için Anadolu Üniversitesinde bünyesinde onu yetiştiren elemanlar ESTÜ kısmında kalmış. Biz proje kapsamında konvansiyonel hattı ön plana aldığımız için yapacağımız yatırımda da, sağ olsun Cumhurbaşkanımız da finansman konusunda güçlü bir irade gösterdi, biz bu konvansiyonel hattan başlayıp test merkezini inşa edeceğiz. Fakat ESTÜ’de olan hocalarımızı bu projeye dahil edeceğiz. Aramızda yapacağımız protokollerle hocaları projeyi dahil edeceğiz. URAYSİM Projesi ile ilgili biz Anadolu Üniversitesi olarak gereğini yapacağız, fakat bu oluşturmuş olunan ekibe teslim ederek bu işi geliştireceğiz.. 

Eskişehir'e katkısı büyük olacak

Bu proje ile ilgili olur mu, olacak mı gibi şeyler de söyleniyor. Kalkınma planına dahil ettiğimiz bir projenin muhakkak düşünülmüş bazı hususları vardır. Projenin ana sahibi Anadolu Üniversitesidir, bu projeyi yapıp teslim edeceğiz. Bu bir memleket meselesidir. Anadolu Üniversitesi bu projeyi yapmakla mükellef kılınmış bir kurum, biz bunu yapıp devletimize teslim edeceğiz. Proje bittikten sonra raylı sistemler konusunda bağımsızlığımızı ilan edeceğiz. Projeyi eğer bir aksilik çıkmazsa iki buçuk sene içerisinde tamamını bitirmeyi planlıyoruz. Projenin ekonomik olarak çarpan katsayısı çok yüksek bir proje. Proje ile, çok büyük bir döngü meydana gelecek ve Eskişehir akredite ve sertifikasyon merkezi olacak. Önceden yurt dışına göndermek zorunda kalıyorduk. Bu çalışma sonrası, bütün bu süreç Eskişehir’de kalacak. Büyük bir ekonomik döngü oluşacak. Devletin kendine ait bu tür merkezlerle ayakta kalması önemli.

Anadolu Üniversitesi köklü bir üniversite

Anadolu Üniversitesi’nin yapısı, işleyişi hakkında ne düşünüyorsunuz, değiştirmek istediğiniz şeyler var mı?

Anadolu Üniversitesi köklü bir üniversite ve Eskişehir halkı kabul etmiş durumda. Biz bir şeyi değiştirmekten ziyade, Anadolu Üniversitesi’ni güncelleştirmeyi hedefliyoruz. Anadolu Üniversitesi zaten açık öğretim sistemi, fakülteleri, güzel sanatları, eczacılık, edebiyat gibi bunlar Türkiye çapında söz sahibi olan fakülteler. Bizim istediğimiz ise bunların gelişmesi ve değişimi yakalaması. Yakalayamazsa orta vadede geri plana düşebiliriz. Ancak bu olmaz, şehir eğitimle ilgili her şeyi hemen özümseyebiliyor. Buna güveniyoruz. Yaptığımız çalışmalarda özellikle zamanı ve çağı yakalamayı hedefliyoruz. Yavaş kalırsak bizde milletimize karşı sorumluluğumuzu aksatmış oluruz.

Anadolu Üniversitesi öğrenci sayısı oldukça fazla, bu kadar kalabalık bir üniversiteyi yönetmenin zorlukları nelerdir?

Bir milyon 110 bin aktif öğrencimiz var. Zorluklar değil de zaman yetmiyor. Biz bir şeyi zorluk olarak görmüyoruz sadece zaman yetmiyor. Burada çalışan her arkadaşım öğrencilerin sorunlarına cevap vermek için çalışıyorlar. Onlarla ilgili ne yapılabilir diye ciddi emek harcıyorlar. Zorluk ise zamanın yetmemesi. Biz herkese cevap vermek istiyoruz. Ben tek kişiyim ama ekip olarak cevap veriyoruz. 

AÜ sadece açık öğretim sisteminden ibaret bir üniversite değil

Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM)’nin kuruluş amacı ve işleyişini anlatır mısınız?

SODİGEM çok önemli bir proje ve önemli bir merkez. Anadolu Üniversitesi’nin güncelleyen ve geliştiren en önemli husus SODİGEM oldu ve olacak. Biraz önce sormuştunuz, üniversitede ne gibi değişiklikler yapmayı planlıyorsunuz, biz değişiklik değil bunu geliştirme ve güncellemeyi planlıyoruz. SODİGEM işte burada çok önemli bir yere ve misyona sahip. Çünkü, şu anda çağımızdaki dijital hayat ve sosyal medyayı bu merkez üzerinden analiz edip insanlara anlatacağız ve burada bilimsel araştırmalar, yurt dışı projeleri oluşturarak, Anadolu Üniversitesi’ni yalnızca açık öğretim sisteminden ibaret bir üniversite olmaktan çıkaracağız. Çünkü, güncelleme yapmazsak açık öğretim sistemi de burada tekleyecektir. SODİGEM’e çok büyük görevler düşüyor bu zamana kadar hakkıyla yerine getirdiler ama daha çok kat edilmesi gereken yol var. Değişim ve gelişimin oluşmasında ilk adım buranın oluşması idi. 

Uyanır uyanmaz sosyal medyadayız

Bu merkez ne yapıyor? Hayatımızda sosyal medya var, vazgeçemiyoruz, herkes uyanır uyanmaz önce elini telefona atıyor. Artık hiç kimse önce gözlüğünü aramıyor. Bir merhaba demiyor. Uyanan herkes elini telefon, bilgisayarına atıyor. O dünyada dijital dünyada ne döndüğünü merak ediyor. Dijital dünyanın içinde sosyal medya dediğimiz bir kısım var. Orada dönenlerle ilgileniyorlar. SODİGEM Devlet adına bir misyon üstlendi. Dijital dünyanın dilini öğrenmemiz gerekiyor. Bu dili öğrendikten sonra öğretmemiz gerekiyor. Sonra bunun avantaj ve dezavantajları ile ilgili bir açılım sağlanacak. Bu misyonu Anadolu Üniversitesi olarak üstlendik. Türkiye’de bu misyonu üstlenen hiçbir üniversite yok. Biz merhabası farklı, aşkı farklı, ticareti farklı, inancı farklı, yazışması farklı her şeyi farklı olan bir dünyanın dilini bilmiyoruz şu an. Bunun dilini net bir şekilde öğrenip insanımıza anlatacağız. Bunun zararları da faydaları da var diyeceğiz. Bunu akademik bir alt yapı ile Anadolu Üniversitesi olarak üstlendik. 

O bilgi bizi vurabilir

Teknoloji, sosyal medya kullanımı hızla ilerliyor, Gençlerin bu konuda yeteri kadar bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?

Gençler, bilgili ama bilinçli değiller. Bilgili ama çok bilinçli olduklarını sanmıyorum. Çünkü, bir dünya var o dünyayı yetişkinler ve bu dünyayı üretenler de bilmiyor. Bu dünyada merhaba farklı bir şekilde, kavga ediyorsunuz, kavga bile farklı şekilde. Bunu bilmek farklı bilinçli olmak farklı. Futbolu bilebilirsiniz, ancak bilinçli olmazsanız mahalle topu oynarsınız. Bilinçli olursanız şampiyonlar ligine kadar çıkarsınız. Bizim şu anda sosyal medya teknolojileri ile ilgili bilgimiz var, çok iyi çocuklarımız, hocalarımız, teknik personellerimiz var, Türkiye genelinde ve üniversitemizde. Ancak çok bilinçli bir toplum değiliz. Dünyada da bu konuda tam manada bilinçli olunduğunu sanmıyorum. Şu anda önlemlerini alan ülkeler on sene sonra ayakta durur bu konuda. Aksi taktirde sosyal medyada yer alan her kelimeye inanan koyun gibi bir toplulukla karşılaşırız on sene sonra. Maviye siyah, beyaza kırmızı diyen, öylemiymiş diyen bir güruh geliyor. Sosyal medyada yazdıysa doğrudur diyen, iyi niyetli fakat sonuçlarını bilmeyen bir kesim oluşmaya başladı. Bu dünyanın dilini öğrenip bizim de bunları öğretmemiz lazım, aksi taktirde bu bilgi silah gibi geri dönecek. O bilgi bizi vurabilir, o nedenle bilinçlenmemiz lazım. SODİGEM’in bu konuda büyük bir misyonu ve kutsal bir görevi olduğunu düşünüyorum. 

Gerçek dünyadan silinip dijital dünyaya kaydılar

Dijital dünyada ilk terör örgütü FETÖ, bu tehlikeye karşı özellikle gençlerin korunması için sizce neler yapılmalı?

Fetullahçı Terör Örgütü 1980’lerde başladı, abi-abla, ev sohbetleri gerçek dünyadaki kavramları artık 15 Temmuz’da başarısız darbe girişimi sonrası toplumda kabul görmediğini fark etti. Artık somut bir şekilde insanlara temas ederlerse, bu temasın bir netice getirmediğini gördüler. 15 Temmuz’dan sonra toplulukta hiçbir yere çıkıp da sohbet edelim, gel toplanalım diyemiyorlar. Bunu diyemeyince bunların bir yol bulması gerekiyordu. Bu şekilde bir yere kanalize olmak istediler. Bir terör örgütü olarak bunlar hedeflerinden vazgeçmeyecekler. O terörizmi gerçekleştireceklerdi. Peki ne yaptılar? Şu anda çok ilginçtir eğer otuz sene önce yapmış olsalardı bunlar bitmişti. Dijital dünya bunlara bir mecra oldu. 30 sene önce bu darbe girişiminde bulunsalardı, başarısız olsalardı, şu anda bunlar dünyada da bitmişti. Fakat gerçek dünyadan silinip dijital dünyaya kaydılar. Böyle olunca bunları akademik olarak bu dünyada bulup, insanlarımıza, öğrencilerimize, ailelerine anlatmamız gerekiyor. Gerçek dünyadaki olayın bir benzeri dijital dünyada karşımıza çıkmasın. Aksi taktirde orada da kendilerine militan toplayacaklardır. Gençlerimizi kendilerine örgüt üyesi şeklinde bağlayacaklardır. Bu çok önemli bir konu.

Sosyal medyada her yazılana inanmayın

Bu konuda gençler neler yapmalı?

Her yazılana inanmamaları gerekiyor. Resmi kişilerin ve kurumların dışında her yazılanı mutlaka şüphe ile karşılamaları gerekiyor. Şüpheci olmaları gerekiyor. İkincisi bir bilgiyi teyit etmeden kullanmamaları gerekiyor. Bilgiyi teyit etmeden yaymamaları gerekiyor. Örgütler sosyal medyadan çok iyi organize oluyorlar. Kişinin duygusal yönünde giriyorlar. Teyit etmek yirmi saniyelerini alır. İnternete girip teyit edebilirler. Sosyal medya üzerinden teyit olmadan bilgi aktarımı yapmasınlar. Lütfen özel hayatlarını sosyal medyada paylaşmasınlar. Aile mahremiyetlerini kimse bozmasın. Herkes kendi mahremini kendisi yaşasın. Her şeyini ortaya dökmesin. Kız çocuğunu erkek çocuğunun plaj görüntülerini keyif diye paylaşmasınlar. Hanımının evdeki halini ya da erkek tarafının yapmış olduğu bir durumu internetten herkese yaymasın. Eğlenceli gibi görünebilir ama her türlü insan var bu dünyada. Her şeyi yapabilirler. Özellerini kimseyle paylaşmasınlar.

Şehrimize yeni gelen öğrencilere ne söylemek istersiniz?

Devlet dışında hiç kimse ile muhatap olmasınlar, bu kadar basit. Burada dört yıl okuyacaklar. Okuyacakları dört yıl süre içerisinde Devlet onlara yeter. Bu millet onlara yerer. Tanımadıkları kişilere, bilmedikleri şahıs ve kurumlara her şey güzel görünüyor diye gidip yapışmasınlar. Devlete sorsunlar. Şüphemi duyuyorlar Devlete sorsunlar. Birbirlerine kefil olmasınlar. Herkes kendi hayatını yaşasın eğitimini alsın mutlu bir şekilde buradan ayrılsın. En önemlisi yalnızca Devlete inansınlar. Yeni eğitim öğretim döneminde ilkokul, ortaokul, lise, üniversite öğrencilerimize hayırlı osun. Huzurlu, mutlu, keyif içinde geçecek insani ilişkilerle dolu bir hayat temenni ediyorum herkese. 

Gazete Eskişehir Ekspres'in Eylül sayısından...