Kendinizden bahseder misiniz?

Eskişehir’de doğdum, öğrenim yıllarımı Eskişehir’de tamamladım. Ticarete erken yaşlarda atıldım, farklı sektörlerde iş tecrübelerim oldu ancak uzun süredir Anıl Medya markasıyla medya sektöründeyim. 

İş hayatına nasıl başladınız? 

Dediğim gibi ticarete atılmam erken yaşlarda oldu. Öğrencilik yıllarımdan itibaren çalışıyorum. Durağan bir hayat bana göre değil. Ama “medya sektörüyle nasıl tanıştın” diye soracak olursanız “Tesadüfen” derim. Uzun bir konu, belki de başka bir röportajın konusu. 

Hep daha iyisi, daha niteliklisi... 

Hayallerinize ulaştınız mı? 

Hayal, bana göre ulaşılabilir bir şey değil. En azından sonu olan, sonu gelen bir şey değil. Belki de ulaştım, ama benim hep yeni bir hayalim oldu. Hep daha iyisi, daha niteliklisi. Sanırım hiçbir zaman hayallerime ulaşamayacağım çünkü her zaman yeni bir hayalim olacak ve yine hiçbir zaman “ben oldum” demeyeceğim. 

Hızla gelişen bir sektör 

İşiniz gereği toplumun her kesimi ile görüşüyorsunuz. Sektörün zorlukları nelerdir?

Evet, toplumun her kesimi ile görüşüyoruz çünkü tabelası olan her firma bizim potansiyel müşterimiz. Özellikle pandemi süreci ile beraber firmalar reklamın ne kadar önemli olduğunun farkına vardılar. Özellikle dijital reklamın. Medya ve reklam sektörü hızla gelişen bir sektör haline geldi ve bunun akabinde çok sayıda medya şirketi ortaya çıktı. Tabii sektördeki her firmanın gerekli donanıma sahip olduğunu söyleyemem. Hal böyle olunca da ucu olmayan bir fiyat ve nitelik skalası ortaya çıktı. Müşterinin beklentilerini anlamayan, anlasa dahi karşılayamayan firmalar bile çok sayıda iş alabildi. Günün sonunda medya sektörüne karşı bir güven açığı da ortaya çıktı. Biz bir yandan kendini geliştiren diğer yandan portföyünü genişleten bir firma olduk ama hala bu güvensizlik ortamı ile mücade ediyoruz. 

Gençler hayatı ertelememeli

Genç iş insanı olarak gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Belki klişe olacak ama “çalışmak, çalışmak, çalışmak” derim. Çok sayıda üniversite var artık, her ilde en az bir üniversite var. Herkese eğitim imkânı sunuluyor ama bununla beraber üniversite mezunu gençlerin sayısı da artıyor. Dolayısıyla bir rekabet ortamı oluşuyor. Sadece üniversite bitirmiş olmak artık yeterli değil maalesef. Teorinin yanında pratikte de bir şeyler öğrenmiş olmak gerekiyor. O yüzden gençlerin hayallerindeki işe, eğitimini alıyor olsalar dahi, erken başlamalarını tavsiye ediyorum, tabii imkanları varsa… Üniversiteni ilk yıllarından itibaren staj olanaklarını, iş olanaklarını doğru değerlendirmeliler. Hayatı ertelememeliler. Ne istediklerini bilip, nasıl yapacaklarını erken yaşta öğrenmeliler. Hayal kurmalılar, ama halüsinasyon görmemeliler.