Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenocak, üniversitelerin uzaktan eğitim kararı, üniversite olarak yapmış oldukları çalışmaları ve hedeflerini Eskişehir Ekspres’e anlattı. Eskişehir’deki üç üniversite olarak alınan uzaktan eğitim kararını değerlendiren Prof. Dr. Şenocak, “Tüm ihtimaller, senaryolar ve etkenler göz önünde bulundurularak bu karara varıldı” dedi. Şenocak, uzaktan eğitim sistemi ile ilgili olarak da güven verdi: Bu alanda Ar-Ge yapan bir üniversite olmanın avantajları ile pandemi sürecinde hızlıca uzaktan eğitim modeline geçiş yapabildik... 

Şenocak, uzaktan eğitim kararları ile ilgili olarak, “İçinde bulunduğumuz pandemi süreci tüm doğru bildiklerimizi bize unutturan, önceliklerimizi, planlarımızı değiştiren bir süreç oldu. Şehrimizin karakteristiğini oluşturan en önemli unsurlardan olan üniversitelerimizin de süreci hem sağlık hem de eğitim açısından doğru yönettiğini düşünüyorum” dedi. 

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sürecinde uzaktan eğitime yönelim oldu, siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, üniversitelerimizde bu süreç nasıl işliyor? Bu konuda alınan tedbirler nelerdir?

Üniversite öğrencileri özellikle Eskişehirimiz için önemli bir insan hareketliliği kaynağıdır. Böyle olağanüstü bir süreçte hem üniversiteler hem de şehir için en doğru karar uzaktan eğitim kararı olmuştur. Sosyal bir varlık olan, güçlü iletişim bağları kurarak bugüne kadar eğitim alışkanlıklarını geliştirmiş olan insan için elbette uzaktan eğitimin önemli eksiklikleri vardır. Ancak insan sağlığı söz konusu olduğunda eğitim alanında da tüm seçeneklerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca teknolojinin son yıllarda iletişim başta olmak üzere hayatımızın birçok noktasını değiştirip dönüştürdüğünü yaşayarak gözlemliyoruz. İletişim biçimlerimizin merkezinde teknolojik araçlar yer alıyor. Pandemi sürecinde de bu iletişim araçları doğru eğitim metotları ile birleşerek birer eğitim aracı haline dönüştü. 

Dünyadaki gelişmeleri takip ediyoruz

Esasında uzaktan eğitim hâlihazırda tüm dünyada alternatif bir eğitim modeli olarak değerlendirilen, çeşitli platformlarda denenen bir yaklaşımdı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi olarak biz de bu alanda dünyadaki gelişmeleri takip ediyor, araştırmalar yürütüyor ve bu konuda kendi alt yapımızı oluşturuyorduk. Üniversitemizde bu alanda faaliyet yürüten Uzaktan Eğitim Merkezimiz 2012 yılında kurulmuş bir merkez. Bu merkez aracılığıyla açık ve uzaktan eğitim felsefesine uygun ders tasarımları, öğrenme yönetim sistemleri, eş zamanlı ders araçları üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Merkezimiz bazı ortak zorunlu derslerin uzaktan eğitim yöntemi ile verilmesini de uzun süredir sağlamaktadır. Yine 2012 yılından beri bazı lisansüstü programlarımızı tamamen uzaktan eğitim modeli ile veriyorduk. 

Hızlıca uzaktan eğitim modeline geçiş yaptık 

Ayrıca üniversitemiz 2005 yılından bugüne online ve uzaktan eğitimde Enformatik bölümümüz tarafından geliştirilen “Ders Yönetim Sistemi”ni kullanmakta. Bu sistem 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren ve internete bağlı olan bütün cihazlarla erişilebilen bir sistemdir ve bugüne kadar birçok öğretim elemanımız sistemin esnekliğinden, erişilebilirliğinden, faydalanmış ve ders materyallerini sistem üzerinden paylaşarak öğrencilerin erişimine sunmuştur. Covid-19 pandemisi sürecinde ise tüm eğitim sürecimizi ESOGÜ Ders Yönetim Sistemi başta olmak üzere tamamen teknolojik olanaklarla yürüttük. Ders Yönetim Sistemi’mizde derslere kayıtlı olan öğrenciler, internet erişimine sahip herhangi bir bilgisayar ya da mobil cihaz aracılığı ile sisteme giriş yapabilmekte ve dersin öğretim elemanının paylaştığı ders materyallerine istedikleri zaman kolaylıkla erişebilmektedir. Üniversite olarak ileride de mobil ve uzaktan erişim teknolojilerinin sınıf içi eğitimin kalite ve başarı düzeylerini arttırmak için de yaygın kullanımını hedeflemekteyiz. Hâlihazırda uzaktan eğitim teknolojilerini ve bu alanda dünyadaki gelişmeleri takip eden, bu alanda Ar-Ge yapan bir üniversite olmanın avantajları ile pandemi sürecinde hızlıca uzaktan eğitim modeline geçiş yapabildik. Önümüzdeki güz dönemine teknik alt yapımızı daha da güçlendirmiş olarak giriyoruz. Tüm akademik kadromuzun uzaktan eğitim alanındaki yeterliliklerinin artırılmasına yönelik olarak da çeşitli eğitimler gerçekleştiriyoruz.

Şenocak: Uzaktan eğitim olanakları, kayıp dönemlerin önüne geçti

Sağlıklı günlerde tekrar öğrencilerimizle sınıflarımızda buluşana kadar esas olanın, bilginin çağdaş bilimsel eğitim metotlarına uygun bir şekilde öğrenciye ulaştırılması olduğunu düşünüyorum. Uzaktan eğitim olanakları, pandemi sürecinin eğitim anlamında tamamen kayıp bir dönem olarak geçirilmesinin önüne geçmiştir. Etkin bir şekilde kullanıldığında bu olağanüstü şartlar dahilinde elde edilebilecek maksimum faydayı verecektir. Ancak elbette her konuda olduğu gibi bu konuda da tüm teknolojik olanaklara rağmen ana faktör insandır ve tüm süreç onun elleri ile şekillenecektir. Bu nedenle hem akademisyenlerin hem de öğrencilerimizin gereken özeni göstermesi uzaktan eğitimde belirleyici olmaktadır. 

Dijitalleşme, günlük hayatımızın her alanında

Dijitalleşme, günlük hayatımızın her alanına artan ölçüde girmeye başlamaktadır. Üniversiteler de çok çeşitli yapısal-stratejik bakış açıları ve uygulama ile ilgili zorluklar ve fırsatlarla yüzleşmektedir. Dijital teknolojiler mevcut bilgi portföyünü korumak ve kullanmak yanında (örneğin veri tabanları) birçok öğrenme ve öğretme metodlarının yeniden yapılandırılmasına katkıda bulunmaktadır. Öğrenme artık bir yerde olmayıp, belli bir zamana ve kütüphanelerde mevcut kitap ve materyallere bağlı değildir. Bu cümle ile kütüphanelerin artık işe yaramaz kitap yığınlarının biriktirildiği yer haline geldiğini söylemiyorum. Bence büyük bir üniversite, büyük bir devlet olabilmek daha çok kitap içeren daha yaşayan daha aktif kütüphanelerin varlığına bağlıdır. Harvard Üniversitesinde şimdi yaklaşık 15 milyon kitap sayısı ile karşımızda bulunuyor. Harvard Üniversitesini Harvard Üniversitesi yapan temel taşlardan biri de budur. Bizim üniversitemiz de bunun bilinciyle son iki yılda ekonomik imkânlarımız doğrultusunda yaklaşık 10 bin kitap satın almış bulunmaktayız. Tabii ki, büyük ve saygın üniversite olmak sadece kitap almakla olmuyor; Bunları okuma aşkıyla yanıp tutuşan akademik personel olmadıkça hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Şüphesiz dijital platformların eğitime ve öğretime entegre etmenin, üniversitelerde bir katma değer yaratacağı konusunda hiçbir şüphe yoktur. Öğrencilerin artan sayısı ve bununla paralel giden heterojenliği üniversitelerin hem müfredatı hem de ders faaliyetini bireysel ihtiyaçlara uyarlama güçlüğü ile karşılaşmasına yol açmaktadır. Multi medya uygulamaları ve e-öğrenme, akademik eğitimi daha esnek hale getirmeye, kalitesini artırmaya yardımcı olabilecek temel yapı taşlarıdır. Çünkü, dijitalleşme didaktik imkânların seçimini daha büyük ve çeşitli hale getirmektedir. Öğrenme içeriği ve bilgi daha büyük bir kitle tarafından ulaşılabilir hale gelmektedir; zaman ve yerden bağımsız olarak öğrenilebilir hâle gelmektedir. Hepimiz gelişen teknoloji olanaklarını takip etmeli, çağın gerisinde kalmamak ve teknolojik imkanları layıkıyla kullanabilmek için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. 

Maalesef genç işsizlik artıyor

Günümüzde meslek seçiminde, üniversite seçiminde kararsız kalan çok sayıda öğrenci var, bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir? Ve yine sizce geleceğin meslekleri nelerdir, bu mesleklerle ilgili yeni bölümler açılacak mı?

Bugün Türkiye’de en büyük sorunlardan biri gençlerimizin kendilerine doğru mesleği bulamamalarıdır. Bu yüzden genç işsizliğin maalesef çok yükseldiğini görüyoruz. İşgücü piyasası kendini belirli alanlarda aldığı eğitimlerle geliştiren ve sahip olduğu becerilerle bazı işleri yerine getirmeye talip olan kişilerle, bu gibi kişileri istihdam ederek işlerin yapılmasını, sürmesini hedefleyen işyerleri tarafından oluşmaktadır. Piyasanın tarafları ortak bir noktada buluşamadıkları zaman ya nitelikli personel arayışı ve beraberinde doldurulamayan açık iş pozisyonları ya da iş arayıp istihdam edilemeyen kişiler karşımıza çıkar. İşte bugün gelinen noktada piyasanın en temel sorunu ihtiyaç duyulan iş deneyimi veya becerisine sahip çalışanlar bulamamaktır. 

Uygulamaya ağırlık verilmeli

Eğitim süreçlerinde uygulama imkânı barındırmayan, staj faaliyetlerine yer vermeyen programlardan yetişen mezunların işverenler tarafından kabul görmediğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla meslek sahibi olma açısından kişilerin, kendilerine hitap edecek alanları tespit etmeleri ve bu alanların piyasadaki durumunu, gelişmeleri gözetmeleri yerinde olacaktır. Doğru bölümü seçtikten sonra da tavsiyem hem çok çalışmaları, okumaları, dünyayı görmeleri hem de uygulamaya ağırlık vermeleri; staj yapmaları, projelere katılmaları, iş deneyimi elde edecek faaliyetler sürdürmeleridir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi olarak biz öğrencimizin ilgili sektörle buluşmasına, sahada deneyim edinmesine çok önem veriyoruz ve eğitim modellerimizi bu şekilde güncelliyor, çeşitli sosyal faaliyetlerle de bunu güçlendiriyoruz. “İnovasyon için üniversite-sanayi-toplum işbirliği” ilkesiyle hareket ediyoruz. “Kampüste Sanayi” sloganını hem Ar-Ge stratejilerimizin hem de eğitim stratejilerimizin merkezine koyduk. Öğrencilerimizi de bu Ar-Ge ve girişimcilik ekosistemine dahil etmeye çalışıyoruz. Sektör temsilcileri ile birlikte geliştirdiğimiz programlar aracığıyla öğrencilerimiz girişimcilik konusunda kendilerini geliştirebiliyor, girişimcilik eğitimleri alabiliyor, projelerini sektör temsilcilerine sunma imkanı bulabiliyor.

Duymaya başladığımız mesleklerin bazıları on yıl önce yoktu

İçinde bulunduğumuz dijitalleşme çağı, insanlığın bilgi haznesini ve teknolojik yapabilirliklerini o ölçüde genişletmiştir ki; milyarlarca insanın mobil cihazlara bağlandığı, eşi görülmedik miktarlarda işlem gücünün, depolama yeteneklerinin ve bilgi erişiminin ortaya çıkmasını sağlayan sınırsız imkânlara sahip olunan bir dünyayı karşımıza çıkarmıştır. Bu dönüşüm hızla devam etmekte ve her şeyi değiştirdiği gibi meslekleri de değiştirmektedir. Bugünlerde duymaya başladığımız mesleklerin bazıları on yıl önce yoktu. Araştırmalar gelecekte karşımıza çıkacak mesleklerin çok büyük bir bölümünü hala bilmediğimizi gösteriyor. Siber güvenlik analistliği, üç boyutlu üretim mühendisliği, robot mühendisliği, dijital pazarlama uzmanlığı, iklim kontrolü mühendisliği, mobil uygulama geliştiriciliği, veri analistliği, nanoteknoloji mühendisliği, veri madenciliği, insansız hava aracı operatörlüğü ve hatta çöp mühendisliği gibi alanların karşımıza çıkacağı düşünülüyor. Çünkü insanlığın içinde bulunduğu koşullar ve dünyanın dinamikleri artık değişiyor. Örneğin çöp mühendisliği olacak çünkü insanlığın bu büyük çaptaki atıklarla yaşayabilmesi hem de giderek kıt hale gelen kaynaklarını yönetmek için bir şeyler yapması gerekecek… Geleceği düşündüğümde üniversite olarak bu sürece doğru katkılar sunabildiğimizi görüyorum. Bu alanlara yönelik vermekte olduğumuz eğitimler olduğu gibi son dönemde hayata geçirmeye çalıştığımız en önemli alanlardan biri de Uçak Mühendisliği. Bugün Uçak Mühendisliği’nin dünyada çok önemli ve geçerli bir alan olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu alan gibi öne çıkan bölümleri meslek seçecek gençlerimizin göz önünde bulundurmasını öneririm. T.C. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi gençlerimizin geleceğine ışık tutmak için çok önemli bir girişimde bulundu ve lisans mezunlarının işgücü piyasası performanslarını bölüm bazında değerlendiren bir araştırma gerçekleştirdi. Örneğin bu araştırmaya baktığınızda Uçak Mühendisliği alanında bir mezunun birçok mezundan çok daha hızlı iş bulabildiğini ve girdiği işe daha kolay uyum gösterebildiğini görüyorsunuz. 

ESOGÜ öğrencilere çok geniş olanaklar sunuyor

Eskişehir ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi her zaman tercih edilen il ve üniversitelerin başında geliyor, siz bu durumu neye bağlıyorsunuz?

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 12 fakülte, 2 Yüksekokul, 5 Meslek Yüksekokulu, 4 Enstitü ve 30500’ün üzerindeki öğrencisi ile çok geniş bir yelpazede eğitim, uygulama ve araştırma imkânları sunan ve bu yıl 50. yılını dolduran, köklü bir üniversite. Türkiye’nin ya da dünyanın herhangi bir yerinden bu bölümlerde okumak için gelen öğrencilere çok geniş olanaklar sunuluyor. Dolayısıyla öğrencilerin burada okumak ve bu olanaklardan yararlanmak için tek yapması gereken çalışıp, başarılı olmak.

‘Osmangazi Üniversitesi yükseliyor Eskişehir ise güvenilir ve yaşanabilir...’

Rektör Prof. Dr. Şenocak: Üniversitemiz önemli akademik kriterlere göre yapılan birçok ulusal ve uluslararası sıralamada önemli bir seviyede bulunan ve her geçen yıl başarı sıralamalarında yükselmeye devam eden bir üniversite. Kendisini hem eğitim hem de ar-ge alanında kanıtlamış bir üniversite. Bu da geleceğini inşa eden gençlerimiz için önemli bir kıstas elbette. Ancak üniversitenin bu geniş olanak yelpazesinin yanı sıra Eskişehir’in son yıllarda Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde tanınan bir şehir haline geldiğini de söyleyebiliriz. Eskişehir’in tanınırlığının artmasında pek çok faktör etkili oluyor. Eskişehir’in dünyanın en güvenli kentlerinden biri olması, en yaşanabilir şehirlerarasında yer alması, öğrencilerin yoğun biçimde yaşamlarını sürdürdüğü bir şehir olması gibi özellikler Eskişehir’i daha fazla ön plana çıkarmaktadır.  Bütün bunların yanında Eskişehir’de üç üniversite ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Tercihim Eskişehir tanıtım etkinlikleri de Türkiye’de üniversite tercihleri arifesinde büyük ses getirerek, bu yıl Eskişehir’i tercihlerde daha da üst sıralara taşıdı. Bundan sonra da Eskişehir ve üniversitelerinin iş birliği yapacağını ve daha da tercih edilir olacaklarını düşünüyorum. 

Başarıyı getiren çalışmadır ve rekabettir

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi başarı sıralamalarında her zaman ilklerde yer alıyor, bundan sonraki süreçte hedeflerinizde neler var?

Başarıyı getiren çalışmadır ve rekabettir. Çalışmayı motivasyonla sağlayabilirsiniz. Bizim üniversite anlayışımıza göre, gelecek tahmin edilemez, tasarlanır ve yaşanır. Vasat bir ünivesite olmaktan çıkmak istiyorsak, gelecekten korkmayalım; aksine geleceği merak edelim. gelecek cesurları sever. Geleceğin yarattığı değişim içimize korku salıyor olabilir. Araştırdıkça, öğrendikçe, yaptıkça, hareket ettikçe, korkularımız azalacak, alışılacak, çareler ve çözümler üretilecek ve nihayetinde yaratıcılık coşacaktır. Daha iyi bir gelecek için, multidisipliner yaklaşımla, uzgörülü, yenilikçi, stratejik ve sürdürülebilir öneriler ve vizyon geliştiren bir üniversite olmalıyız. İyi bir üniversite olmak için, bizi oluşturan her parçanın özellikle öğretim üyeleri bilgi açısından donanımlı; araştırma azmi ve arzusu ile yatıp kalkan olmalıdır; onların kılcal damarlarında ar-ge ve inovasyon dolaşmalıdır. Multidisipliner çalışmalar için ise öğretim üyeleri arasındaki duvarları yıkmaya çalışıyoruz. 

Bölümlerle yaptığımız her toplantıda ESOGÜ öğretim üyesi ailesinde yer alabilmek için, öğretim üyelerinin, kendisi ve tüm insanlık için olumlu, ilerici, yenilikçi vizyon geliştiren, kişi, kurum ve toplumların yararlı, etkin yol haritası oluşturmasına yardımcı olan, insanlıktan sorumlu olduğunu bilen, geleceğin seyircisi değil; tasarımcısı olması gerektiğinin farkında olan; geleceği edilgen değil, etkin algılayan, çağdaşlık kelimesinin bugünü yaşamakla sınırlı olmadığının bilincinde olan, niteliklere sahip olması gerektiği bilincini yerleştirmeye çalışıyoruz. Bizim sözlüğümüzde, irade yetersizliği, zamanı iyi kullanamama, keşke bağımlılığı, karamsarlık, vazgeçme, çabuk pes etme, tembellik gibi kavramlara yer yoktur; olmamalıdır da.

Önceliğimiz bilim üretmek

Üniversitemiz son dönemde iyi bir gelişme grafiği yakaladı, çünkü araştırmaya yönelik verdiğimiz destekler ve teşviklerle akademisyenlerimizi motive edebildiğimizi, bilim üretmeyi daha fazla öncelik haline getirebildiğimizi düşünüyorum. Başarının mutluluk getirdiğini biliyoruz; ancak tam tersinin de yani, mutluluğun başarı getirdiğinin de bilincinde olarak çalışıyoruz. Bundan sonraki süreçte bu başarı grafiğini artırarak devam ettirmenin yanında, ulusal sınırlar içinde kalmayan uluslararası görünürlüğü daha da güçlenmiş bir üniversite olmayı hedefliyoruz. Times Higher Education 2021 dünya üniversite sıralamalarında 93 ülkeden 1500’den fazla üniversitenin arasında bu yıl Türkiye’den 44 üniversite ile dahil olduk. Her geçen sene bu sıralamada daha yukarıda olacağımızı düşünüyorum. Bunun için araştırmaya yönelik hem fiziki, hem insani altyapıyı güçlendirmeye devam edeceğiz. 
Üniversitemizde Merkezi Araştırma Laboratuvarı dışında Mühendislik ve Fen Bilimleri alanlarında kurulmuş 99 araştırma laboratuvarı çeşitli konularda çalışmalar sürdürmektedir. Yapay Zekâ ve Robotik Araştırma Laboratuvarı, Biyomedikal Teknolojiler, Bilişsel Davranış Araştırmaları, Moleküler Biyoloji, Biyoteknoloji, Kimya, Polimer Teknolojileri, malzeme laboratuvarları bunlardan ilk aklıma gelenleri… Bunun gibi pek çok alanda Ar-Ge faaliyetlerimiz bu laboratuvarlarımızda sürdürülüyor. Bizim öncelikli hedefimiz bu laboratuvarlarda üretilen bilginin uluslararası standartlara çekilerek tüm dünyada daha görünür olmasını sağlamak ve ülkemiz için ekonomik ve teknolojik fayda sağlayacak somut çıktılar elde etmektir. Bu yolda da adım adım ilerliyoruz. 

Oldukça kritik bir karardı

İçinde bulunduğumuz pandemi süreci tüm doğru bildiklerimizi bize unutturan, önceliklerimizi, planlarımızı değiştiren bir süreç oldu. Bu süreçte Eskişehir hem halkı ile hem de tüm kurumları ile süreci en doğru adımlarla atlatmak için çabaladı. Şehrimizin karakteristiğini oluşturan en önemli unsurlardan olan üniversitelerimizin de süreci hem sağlık hem de eğitim açısından doğru yönettiğini düşünüyorum. Eskişehir’deki üç üniversite olarak aldığımız ortak kararla güz dönemini büyük oranda uzaktan eğitim yöntemi ile geçireceğiz. Üniversitelerimizin aldığı bu karar tüm şehri ilgilendiren, oldukça kritik bir karardı. Tüm ihtimaller, senaryolar ve etkenler göz önünde bulundurularak bu karara varıldı. Öğrenciler bu şehrin vazgeçilmezi ve tüm şehir onların yokluğunu kuşkusuz hissedecektir. Ancak tüm dünyanın acıyla tecrübe ettiği bu zor ve tarihi günleri gerek öğrencilerimiz gerekse tüm toplum için en doğru kararları alarak atlatmaya çalışıyoruz. 

Öğrencilerimizle yeniden sınıflarda buluşabilmek için tüm tedbirlere uyalım

Bu dönem öğrencilerimizle bilişim teknolojileri aracılığıyla buluşacağız ve eğitim-öğretime devam edeceğiz. Ancak tüm bunların ötesinde Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanemizle Eskişehir’imize ve bölgeye sağlık hizmeti sağlamanın sorumluluğunu bu büyük pandemi sürecinde her zamankinden çok daha fazla hissediyoruz. Buradan Üniversitemiz Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi çalışanları başta olmak üzere sağlık çalışanlarımıza üstün gayretlerinden ve fedakarlıklarından dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. En kısa sürede öğrencilerimizle yeniden sınıflarda buluşabilmek, Eskişehir’in sokaklarını doldurabilmek için tüm halkımızın gerekli tedbirleri almasını, maske, mesafe, hijyen konularına özen göstermesini rica ediyorum. 

Gazete Eskişehir Ekspres'in Eylül sayısından...