Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan, Eskişehir Ekspres'e özel açıklamalarda bulundu. 

Yattığımız yerden maaş almadık bu süreçte

1 yıldır Covid- 19 pandemisini yaşıyoruz. Bu bir yıllık sürecin Eskişehir’ de okul öncesinden yüksek eğitime kadar eğitim ve bilim emekçilerine yansımasını kısaca değerlendirir misiniz?

Türkiye’de Covid-19 pandemisinin resmi olarak ilk kez görülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Geçtiğimiz bir yıl içinde pandemi koşulları toplumsal yaşamın bütün alanlarını etkisi altına aldı, toplum sağlığı başta olmak üzere, pek çok alanda kalıcı tahribatlar yarattı. Pandemiden toplum sağlığı ve ekonomiden sonra en çok etkilenen alanların başında eğitim gelmektedir. Eskişehir’de uzaktan eğitim süreci, eğitim ve bilim emekçilerinin emeği ve yoğun çabası eşliğinde hayata geçirilmiştir. Uzaktan eğitim süreci daha önceden planlanmış bir çalışma olmadığından uygulamaya konulması da olağanüstü koşullar altında gerçekleşmiştir. Uzaktan eğitim yapmak öğretmenlerin ve üniversite hocalarının daha önce deneyimlediği bir çalışma biçimi olmaması nedeniyle eğitim-öğretimi olumsuz etkilemiştir. Deyim yerindeyse eğitim ve bilim emekçileri, evlerini fiilen okul haline getirmiş, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi araçlar bireysel çabalarla sağlanmış veya satın alınmıştır. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresi öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere, akşam saatlerine ve hafta sonlarına kadar uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde sessiz bir yer bulmak için büyük özverilerde bulunarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu çabalara karşın, özellikle kadın emekçilerin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır. Özel hayat, aile yaşantılarımız neredeyse kalmamıştır. Bazılarının dediği gibi yattığımız yerden maaş almadık bu süreçte. Zor bir o kadar da yıpratıcı oldu. 

Covid-19 tanısı konan öğrenci ve öğretmen sayısında ciddi bir artış yaşandı

Covid- 19 virüsünün ilk çıktığı günden bu yana okullarda kaç vaka görüldü. İkinci yarıyılın başladığı 2 Mart'dan itibaren vaka sayıları arttı mı?

11 Mart 2020 tarihinde COVID-19 salgınının resmi olarak pandemi ilan edilmesinin ardından, Nisan 2020 itibariyle dünya genelinde 188 ülkede okullar kapatılmıştı. 2020 yılının Mart ayında toplumsal tedbirlerle birlikte kapanan okullar, pek çok ülkede Mayıs ayının ilk haftalarından itibaren kademeli olarak açılsa da, tamamen açık olan okulların sayısında Kasım ayı itibarıyla yeniden düşüş gerçekleşmişti. Bu süreç boyunca ülkemizde aç kapa şeklinde bir eğitim politikası izlendi. Kasım ayında Eskişehir il merkezi ve ilçelerimizde covid 19 tanısı konan öğrenci ve öğretmen sayısı ciddi bir artışla çift basamaklı hanelere ulaştı. 2 Mart itibarıyla geçen  iki haftada devlet ve özel olmak üzere 10’ a yakın okulda mutasyona uğramış covid 19 tanısı konan öğrenciler ve öğretmenler oldu.

Yasalara uymayan özel okullar var Eskişehir’ de

Özel okullara yönelik eleştirileriniz olmuştu pandemi süreci ile ilgili olarak...Gerekçeleriniz  nelerdir? 

Eğitim Sen olarak kamusal eğitim politikamız gereği özel okullara yönelik her dönem duyarlı olduk. Çünkü eğitim bir meta haline geldi ve sınıfsal bir hal aldı ülkemizde. Evler öğrenciler için okula dönüşmüşken, evde uygun bir çalışma ortamı olmayan öğrencilerin evden öğrenmeyi gerçekleştirebilmeleri mümkün değildir. Devlet okullarında okuyan öğrencilerin önemli bir kısmı uzaktan eğitime dahi ulaşamazken, özel okullardaki öğrenciler hem yüz yüze eğitim yapmakta, hem de uzaktan eğitim almaktadır. Devlet okullarında okuyan öğrencilerle özel okullarda okuyan öğrenciler arasındaki eşitsizliğin giderek büyümesi, milyonlarca öğrencinin eşit koşullarda eğitim alma hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Özel okullardaki öğrenciler salgının başından itibaren uzaktan eğitime erişimde hiçbir sorun yaşamazken, devlet okullarında uzaktan eğitime erişim ve teknolojik araç eksiklikleri sorunu bir türlü çözülememiştir. Yüz yüze eğitimde yaşanan eşitsizlikler uzaktan eğitim süreciyle daha da derinleşmiş, bütün yük öğrencilerimizin, velilerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın üzerine yıkılmıştır. Son günlerde gördüğümüz en dikkat çekici durum özel okulların denetiminin deyim yerindeyse hiç yapılmamasıdır. Haftada 5 gün yüz yüze eğitime geçen,  uyması gereken yasalara uymayan özel okullar var Eskişehir’ de. Sonuçta sınavlar gerçekliğimiz var. Eskişehir ‘ de şu anda devlet okulu ile özel okul arasında fırsat eşitliği derinleşmiştir. Eğitim makası 2 yıl gibi kapatılması imkansız olan bir süreye evrilmiştir. Devlet okullarını ikinci plana atan İl Milli Eğitim olan bitene seyircidir adeta. Özellikle özel kurslar adeta salgına davetiye çıkarmaktadırlar. Örneğin 30 dakika ders kuralı buralarda 40 ile 50 dakikaya çıkmış durumda. Bu öğrencilerin sağlığını düşünen yok. Halk sağlığı bu kadar tehdit edilirken, yasalar , İl Hıfzıssıhha Kurulları kararları hiç edilirken birileri de Eskişehir’ de çıkıp doğruları söylemelidir. Bunu da ancak Eğitim Sen yapar. 

Bu süreci uzaktan eğitim alan öğrenciler açısından değerlendirebilir misiniz?

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun verilerine göre Covid-19 pandemisi dünyada 190’dan fazla ülkede 1,6 milyardan fazla çocuğun eğitimini etkilemiştir. Bu sayı dünya üzerindeki çocukların yüzde 90’ını ifade etmektedir. Salgından dolayı 10 milyona yakın çocuğun okulu bırakma riski ortaya çıkmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’e göre Covid-19 salgını sonucunda milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilmesi riski artmıştır. Türkiye'de en az 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitim için gerekli cihazları, başta internet erişimi olmak üzere gerekli imkânlara tam anlamıyla sahip olmadığı görülmüştür.  Örneğin Eskişehir’ de okullara  2600 adet tablet dağıtıldı fakat okulların talebi 12 bin adetti. Türkiye’ de salgın çocuk işçiliği ve çocuk gelinlerin hızla artmasına neden olmuştur.

Kalabalık hanelerde yaşayan çocukların ne kadarı televizyona ve internete erişebildi?

Eskişehir’de bir tarafta hem tablete, hem bilgisayara hem de akıllı telefona erişen öğrenciler, diğer tarafta herhangi bir cihaza sahip olmadığı için akşam babasının ya da annesinin eve gelmesini bekleyen ve onun cep telefonundan internete girmeye çalışan, hatta evinde televizyonu olmayan, olsa dahi kalabalık hanede yaşadığı için televizyon önceliği olmayan öğrenciler bulunmaktadır. Kalabalık hanelerde yaşayan çocukların ne kadarının televizyona ve internete erişebileceği tartışmalıdır. Özellikle yoksul ve kırsal bölgelerde iletişime geçtiğimiz öğretmenlerin önemli bölümü öğrencilerin yarısından fazlasının EBA’ya erişemediğini ifade etmiş ve bu durumun kendilerini çaresizliğe ittiğini belirtmişlerdir.

Bir şey yapamamak bizleri de etkiliyor

Bir de çocuklar açısından psikolojik boyutu var tabi, çocuklar uzaktan eğitim sürecine girdiler, şimdi tekrar okullar açıldı, yaşanan süreçte vaka artışlarına bağlı belki yine bir uzaktan eğitim sürecine girilebilir. Böyle bir ortamda okulda uyum sorunu yaşayan öğrenciler oldu mu?

Bu süreçte ki en büyük sıkıntılardan birisi de çocukların sosyal aktivitelerinin ve beceri eğitimlerinin eksilmesi, resim, müzik ve beden eğitimi gibi, derslerden uzak kalmasıdır. Bunlardan uzak kalmaları onlarda kişisel ve yetenek gelişimi açısından dezavantajlı bir  faktördür.  Çünkü bir çocuk Matematik, Türkçe dersleri ile bilimsel eğitim alırken Resim, Müzik, Beden eğitimi gibi dersler ile de bunları geliştirir ve zihni daha fazla gelişir.  Bir öğretmen arkadaşımın anlattığını aktarmak istiyorum size:  “28 kişilik bir sınıfım var ve  sadece 14 öğrencim yüz yüze eğitime geliyor ve diğer 14 öğrencimin de en az yüzde 40’a varan bir kısmı gerek maddi imkansızlıklar gerek ev ortamından kaynaklı  uzaktan eğitime katılamıyor. Bu süreçte insanların çocuklarını korumak istemesi mantıklı ama elindeki imkanlar ile eğitim alması da kısıtlanıyor. Bu yüzden o çocukların eğitim hayatı en başından sorunlarla iç içe girmeye başlıyor ve bu noktada da bir şey yapamamak bizleri de etkiliyor.”  Arkadaşım aslında her şeyi özetliyor. Öğretmenin öğrenciyi, öğrencinin öğretmeni tanıması açısından ve çocuğun , ailelerin sorunlarını çözme açısından yüz yüze eğitimin avantajları daha fazladır. Pandemi sürecinin çocuklarda bir travmaya yol açtığını ve bundan kaynaklı arkadaşlık ilişkisi kurma açısından ilk okul öğrencilerinin bu konuda sorunlar yaşadığını söyleyebilirim.

Sistemin tamamen dışına itildiler

Hocam erişim engeli olan ve mülteci çocukların üzerinde  pandeminin etkisinin sonuçları ne olmuştur?

Pandemi sürecinde öğrencilerimiz, uzaktan eğitime erişen, kısmen erişen ve hiç erişemeyen şeklinde sınıflara ayrılmıştır ve  özellikle yoksul emekçi çocukları, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan mülteci  çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin tamamen dışına itilmişlerdir. Okulların, dezavantajlı çocuklar başta olmak üzere, milyonlarca çocuğun hem eğitim hem de sosyalleşme ortamı olduğu gerçeği ortadadır. Dezavantajlı milyonlarca çocuk, uzaktan eğitimin uzamasıyla beraber aylarca okul ortamından, öğretmenlerinden ve örgün eğitimden uzak kalmış, evdeki ağır koşullara daha fazla maruz kalmıştır. Toplumda geçmişten bugüne var olan bütün eşitsizlikler çocuklar üzerinden daha da derinleşmiştir. Dezavantajlı gruplar için söz konusu eşitsizliğin sonuçları okuldan ayrılma, aile içi şiddet ve istismar gibi daha ağır sonuçlar ortaya çıkarmıştır.

200 yıllık kamusal eğitim, parasız eğitim mücadelesi kaybedecek o zaman...

Toplumsal ihtiyaçlar sürekli değişiyor, örneğin birkaç yıl önce öğrenciler teknolojik cihazlardan uzaklaştırılmaya çalışılırken, günümüzde tam tersi hem öğretmenler hem de öğrenciler teknolojik cihazların her birini zorunlu olarak kullanmak zorunda... Sizce tüm bunlara bağlı olarak eğitimde sistemsel bir değişiklik gerekli mi?

Bundan sonraki eğitim süreçleri uzun bir süre hibrit devam edecek gibi görülüyor. Fakat eksik olan ve aynı zamanda yönetilemeyen bir süreç var. Teknolojiye evet de teknolojik bağımlılık sorunu nasıl çözülecek?  Hatta okulsuz toplum söyleminin ağırlık kazandığı bir dönemdeyiz gibi. Unutulmaması gereken bir şey var yalnız burada fırsat eşitliği ve parası olanın eğitim aldığı bir sonuç doğurdu pandemi. GAFAM adı verilen büyük şirketler ülkeleri kendilerine dijital altyapı ile bağladılar. Sistem değişikliği bu şekilde olacaksa 200 yıllık kamusal eğitim,parasız eğitim mücadelesi kaybedecek o zaman.  Biz buna geçit vermemek için mücadele ediyoruz.  Herkesin eğitim hakkını koruma mücadelesi bizce belirleyici olacak olan bu.

Ne yazık ki üniversitelerin kapıları kilitli

Tam da bu noktada üniversitelerin durumu ne olacak? 

Üç tane üniversitesi olan bir kentte yaşıyoruz Nevin Hanım. Ne yazık ki kapıları kilitli. Anlamak mümkün değil. Dünyanın tam tersini yapıyoruz. Kapatma. Aşı meselesini çözemedik ve bizim dışımızda hiç kimse aşı yok demeye cesaret edemiyor. Üniversiteler çalışan akademik kadroların iş yükü arttı. YÖK’ ün yaptığı büyük ankete göre, öğrencilerin yüzde 40’ı internete ya ulaşamıyor ya da sürekli sorun yaşıyor. Öte yandan öğretim elemanlarının hiç de azımsanmayacak bir oranı, yaklaşık yüzde 3’ü internete erişmek için kendisine ait bir cihazın olmadığını belirtiyor. Öğretim elemanlarının yüzde 50’si “iletişimin zorlaştığını”, sadece yüzde 23’ü “iletişimin kolaylaştığını” belirtmektedir.  Öğrencilerin yüzde 52’si derslerin çevrimiçi yapılmasının “öğrenmeye etkisinin olumsuz olduğunu” belirtmiştir. Öğretim elemanlarının yüzde 35’i kendisinden kaynaklanmayan sorunlar nedeniyle derslerini verimli yürütemediğini söylemektedir. Eğitim ve bilim emekçileri sendikası olarak, üniversitelerdeki vaka sayıları ve üniversitelerde alınacak önlemler konusunda açık, şeffaf ve katılımcı bir demokratik süreç izlenmesi için çalışmalar yürütülsün diyoruz. “Yüz yüze eğitim esastır; önlemler alınsın, üniversiteler açılsın” diye seslememize rağmen siyaset bilimin önüne geçmiş durumda.

Aşı programında ciddi sorunlar var

MEB Sayın Ziya Selçuk, aşılama işlemlerinin öğretmenler açısından kısa zamanda biteceğini söylemişti. Eskişehir'de durum nedir?

Maalesef hiç ilerleme yok. Bizde dedik ki, Bakanımız aşı olunca biz de mi olduk? Aşı nerede? Köy okulları 1. Dozu oldu. İlçe ve il merkezindeki öğretmenlere aşı daha ulaşamadı. Ne yazık ki, hem devlet okulu hem de özel okullarda çalışan eğitim emekçileri, pandemiye karşı aşılama konusunda da geri plana itilmişlerdir. Milli Eğitim Bakanlığının, pandemi koşullarında uzaktan eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikleri gidermek yerine akşamdan sabaha birbiriyle çelişen kararlar alarak hem öğrencilerimizi hem de eğitim emekçilerini mağdur etmiştir. MEB, eğitimde her şeyin güllük gülistanlık bir havada olduğuna dair algı yaratarak toplumu buna inandırmaya çalışması, bakanlığın süreci doğru yönetemediğini göstermiştir. Aşıda da yaşanılanlar bu durumun somut sonucu olmuştur.

Son olarak öğretmen atamaları başta olmak üzere öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının ve sizlerin talepleri nelerdir?

Pandeminin 1. yılında MEB tarafından halen alınmamış tedbirleri bir kez daha hatırlatarak tarihe not düşelim  ve bu tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini belirtelim. En başta eğtime ek bütçe oluşturulmalı, sağlıklı ve güvenli bir eğitim için ihtiyaç duyulan kadro atamaları yapılmalıdır. 20 bin atama değil en az 60 bin atama talep ediyoruz. Eğitim emekçilerinin iki doz aşılanması süreci hızla tamamlanmalıdır. Seyreltilmiş sınıf uygulamasını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmamalıdır. Eskişehir’ de ortalama 17 ile 20 olan ortalama düşürülmelidir. Maske ve hijyen malzemeleri konusunda sürekli ek takviyelerin yapılacağı bir düzenleme mutlaka planlanmalıdır. Kalabalık okullarda, öğretmenler odası sayısının artırılması konusunda çalışma yürütülmelidir. Kalabalık okullarda öğrenci ve öğretmen tuvalet sayılarının artırılması için çalışma yapılmalıdır. Okullarda bir sağlık görevlisine gereksinme bulunmaktadır, bu ihtiyaca dönük çalışma yürütülmelidir. Okullarda uygulanması gereken tedbirleri düzenli olarak denetleyecek ve eksikliklerin giderilmesi için çalışma yürütecek görevlendirmeler yapılmalıdır. Eğitim bileşenlerinin sağlıklı ulaşımı için valilikler ve yerel yönetimlerle birlikte kapsamlı bir planlama hızla hayata geçirilmelidir. Alınan önlemlerin kapsamı genişledikçe okullarımız kademeli olarak açılmalı, yaşamın tüm alanları kademeli bir şekilde normalleşme kapsamına alınmalıdır.

Kaynak: Nevin Bulut Atak, eskisehirpostasi.com