Başkan Zeydan, pandeminin tarıma etkilerini anlattığı açıklamasında “Tarımsal desteklerin daha rasyonel bir düzeyde sağlanması gerektiğini ve ulusal, uzun vadeli  bir tarım politikası ve tarımsal üretim planlamasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” dedi.

Pandemi tüm dünyanın yüzüne adeta bir şamar gibi vurdu

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecini siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Tarımsal destekleri yeterli buluyor musunuz, bu konuda önerileriniz nelerdir?

Dünyayı etkisi altına alan ve önceden şiddeti, süresi ve ekonomilere olumsuz etkileri öngörülemeyen bir pandemi sürecini yaşamaktayız. Pandeminin ortaya koyduğu belirsizlik içinde elbette uzun vadeli, sürdürülebilir, sağlıklı makro ekonomik planlamalar yapabilmek oldukça zor. Zira global ekonomilerin ne yöne ve nasıl evrilebileceğini henüz gerçekçi olarak kestiremiyoruz. Dünyadaki bazı sektörlerde pandemi nedeniyle üretim sekteye uğradı ve global pazarda bir arz eksiği oluştu. Üretimini sürdürebilen ülkelerde ise bizde de olduğu gibi dünyadaki kapalı üretim sektörlerinin hitap ettiği sektörlerin taleplerini karşılamak üzere bir üretim ve dolayısıyla da ihracat artışı yaşamaktayız. Bu durumu çimento, inşaat malzemeleri, demir-çelik, tarımsal ürün ve bağlı olarak gıdada vb sektörlerde görüyoruz.  Global üreticiler pandemi sonrası üretimlerini sürdürmeye ve güçlü bir rekabetle yeniden çalışmaya başladıklarında bu balonun söneceğinden ve üretime dönük olup da sadece oluşan geçici talebi karşılamak üzere yapılan / planlanan kısa vadeli yatırımların sürdürülebilir olmaktan uzaklaşacağı endişesini taşımaktayım. Ayrıca pandemi sonrası yıllarda dünya ekonomisine Çin yön verecek diye düşünüyorum.

Tarımsal üretimin, gıdanın çok değerli ve vazgeçilemez olduğunu pandemi tüm dünyanın yüzüne adeta bir şamar gibi vurdu. Bu bakış açısıyla tarımsal desteklerin daha rasyonel bir düzeyde sağlanması gerektiğini ve ulusal, uzun vadeli bir tarım politikası ve tarımsal üretim planlamasına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Türkiye sahip olduğu tarımsal alt yapısı ile hem kendi kendine yeter hem de dünya tarımsal ürün piyasalarına yön verir hale rahatlıkla gelebilir.

Tarımsal desteklemeler ürüne ve hatta çeşide göre verilmeli 

Bir açıklamanızda gıda üretiminin dünya nüfusuna yetmediğini söylediniz, bu konuda ne gibi tedbirler alınmalı, alınmazsa ne gibi sonuçlar yaşanabilir?

Evet maalesef istatistikler tarıma dayalı küresel gıda üretiminin dünya nüfusuna yeterli olmadığını söylüyor. Ayrıca çok önemli bir etkende israftır. Bazı araştırmalar ise dünyadaki gıda israfının önlenmesiyle dünyada aç insan kalmayacağını rakamlarla ortaya koymaktadırlar. Hal böyleyken öncelikle tarımsal üretim esnasında ve sonrasında ortaya çıkan tarımsal kayıplar minimuma indirilmeli, ulusal ve uzun vadeli tarımsal planlar ile stratejik olan tarımsal üretim artırılmalı, ürün kalitesi yükseltilmeli, vahşi sulama engellenmeli, modern sulama yöntemleri teşvik edilmelidir. Tarımsal desteklemeler ürüne ve hatta çeşide göre verilmeli. Kalite ve verimi en yüksek çeşitler belirlenmeli ve daha fazla oranda destekleneceği ilan edilmelidir.

İthalatçı konumdan ihracatçı konuma geçebiliriz

Yeterli ölçüde üretebilme potansiyelimiz olduğu halde ve Türkiye küresel buğday üretiminde onbirinci ve arpada sekizinci en büyük üretici olmasına rağmen kaliteli buğday, arpa, yem bitkileri, çeltik-pirinç, pamuk, yağlık ayçekirdeği gibi bazı stratejik tarım ürünlerini ithal etmek zorunda kalmaktadır. 
Doğru bir tarımsal planlama ile ithalatçı konumdan ihracatçı konuma geçebiliriz. Sonuç olarak, özellikle de covid-19 sürecinde üretim kapasitesi, verimlilik ve ürün çeşitliliği açısından güçlü bir konumda olan Türk tarımı önümüzdeki yıllarda sıçrama yapabilecek sektörlerin başında geliyor. Ancak diğer sektörlerde de görülen maliyet artışları süreci olumsuz etkiliyor. İhracat ve üretim başarısının farklı markalaşma süreçleri ile desteklenmesi ve uluslararası piyasada rekabet gücünün yüksek seviyeye çıkarılması tarım politikasının en önemli gereklerindendir. 

İç ve dış pazarda etkili rekabet şansını yakalayabiliriz

Önümüzdeki süreçte daha fazla üretim ve daha fazla kazanç için üreticiye ne tavsiye edersiniz?

İyi Tarım Uygulamaları esaslarını dikkate almalarını öneriyorum. Dünya tarımına öncülük eden ülkelerin tarımda ilerleme çabaları, Türkiye’de de uluslararası alanda kabul görmüş çeşitli standartların izlenmesi ve uygulanmasını gerekli hale getirmiştir. Türkiye sahip olduğu iklim, toprak ve su koşulları ile tarımsal üretim için son derece avantajlı konuma sahiptir. Buna karşılık, üreticilerimizin dededen-babadan kalma yöntemlerle üretimi gerçekleştirmeleri ve buna bağlı olarak da teknik hizmet almak konusundaki isteksizlikleri tarımsal üretimimizde birtakım sorunları ortaya çıkartmıştır. Özellikle bilinçsiz zirai ilaç ve gübreleme uygulamaları, zararlılarla mücadelede ilgisizlik, kulaktan dolma bilgilere dayalı çeşit ve hatta tohumlara yönelim kaliteli ve yüksek rekoltede tarımsal ürüne ulaşmamızda ve ihracatımızda ise kalıntı sorunu yaşamamıza neden olmaktadır. Ülkemizde “İyi Tarım Uygulamaları” şartlarının, tüm sektör çalışanları tarafından benimsenip, doğru şekilde uygulanması ve uygulatılması, ülke tarımımızın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. İyi Tarım Uygulamaları konusundaki gelişmeler sayesinde tarımsal üretimimizin tamamı iç ve dış pazarda etkili rekabet şansını yakalayacaktır. Çiftçimiz daha yüksek seviyede gelire kavuşacaktır. Dış pazara güvenli ürün sunulurken, ülkemiz insanının da sağlıklı ve güvenilir ürün tüketmeleri sağlanacaktır. İyi Tarım Uygulamaları FAO tarafından, “tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler” olarak tanımlanmaktadır.

Modern bir mezbaha, Eskişehir’in çok önemli bir ihtiyacıdır 

Önümüzdeki yıl içerisinde hedeflerinizden bahseder misiniz?

Lisanslı Depoculuk Projemiz, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında T.C. Eskişehir Ticaret Borsası bünyesinde kurulacak en az 50 bin ton kapasitesi olan Lisanslı Depoculuk Sisteminin bölgemize kazandırılmasıdır. Planladığımız sistem, bölgemizde üretilen hububat ve yağlı tohum vb. tarım ürünlerinin, emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanmasını, ürün senetleri vasıtasıyla, finansman ihtiyacına da teminat olarak ticaretin kolaylaştırılmasını sağlayacak hizmet ve faaliyetlerin yürütülmesini gerçekleştirecektir. Bu manada Eskişehir Ticaret Borsası hem Yetkili Sınıflandırıcı Belgesi ile hem de Türkiye Ürün İhtisas Borsası TÜRİB acentesi olması nedeniyle konunun teknik hukuksal altyapısına sahiptir. Diğer bir projemiz olan Mezbaha yapımı planlamamız ise bölgemiz halkının, besici ve kasap üyelerimizin bu alandaki tüm ihtiyaçlarını bir arada karşılayabileceği bir tesisinin kurulmasıdır. ETB olarak kurmayı planladığımız mezbahada halkımızın sağlıklı kırmızı ete ulaşması için gereken hizmet ve faaliyetlerin yürütülmesi sağlanacaktır. Mezbaha eksikliğini çok kez ilgililere ifade etmemize rağmen rasyonel bir yaklaşım maalesef göremedik. Bu defa BEBKA desteği ile ihale açıp bağımsız bir kuruluşa fizibilite raporu hazırlattık. Raporu ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaştık. 

Rapordaki sonuç kısaca şöyledir;

Eskişehir’e yeterli kapasitede modern bir mezbaha yapılması elzem ve acildir. Bu tesisi yapmaya istekli ETB gibi kamusal bir kurumun olması önemli bir şans olup dikkatle değerlendirilmelidir.   Modern bir mezbaha, Eskişehir’in çok önemli bir ihtiyacıdır. Şu anda şehrimizde bir tane mezbaha var. İlçelerimizdekiler ise önceki yıllarda kapatıldı. Biz Eskişehir Ticaret Borsası olarak yerel yönetimler ve diğer ilgili kurumlarla da iş birliği yaparak modern bir mezbaha oluşturma çalışması içerisindeyiz Şehrimizde mezbaha eksiliği konusunda ciddi bir farkındalık oluşmuş durumda. İstatistiki rakamlara bakıldığında Eskişehir halkı sanki kırmızı et tüketmiyor gibi gözüküyor. Ancak tüketilen kırmızı etin önemli bir miktarı usulsüz kesimlerden elde ediliyor. Kapatılan mezbahalar modern olmasa bile kesimler en azından devletin iki tane veterinerinin denetiminde yapılıyordu. Günümüzde maalesef kriterleri uygun olmayan yerlerde besi hayvanları kesilip etleri halkımıza satılıyor. Halk sağlığı açısından da çok önemli olduğuna işaret ettiğimiz yeni ve entegre bir Mezbaha yapmak üzere modern bir projemiz var ancak bu yatırımı Eskişehir Ticaret Borsası olarak tek başımıza oluşturmamız kolay değil. Dolayısıyla hem yerel yönetimlerin önayak olmasına hem de konuyla alakalı tüm kurum ve kuruluşların desteğine ihtiyacımız var.

Eskişehir’e yatırım konusunda iş birliği yapılmıyor

Açıklamalarınızda şehrin geleceği için tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde olunması gerektiğini vurguluyorsunuz, sizce şehre yatırım konusunda bu iş birliği sağlanabiliyor mu?

Şehrimizin gelişmesi, ekonomimizin büyümesi ve insanımızın refahı için tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde olunması gerektiğini her platformda ifade ettiğim gibi bu anlamda atılan her adımında yanında olmaya çalışıyorum. Ancak üzülerek ifade ediyorum ki Eskişehir’e yatırım konusunda henüz bu hedeflediğimiz iş birliğini sağlayabilmiş değiliz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Maske, mesafe, temizlik ve mutlaka aşı diyorum. Sağlıklı günlere bir an önce kavuşmamızı diliyorum. Yaklaşan hasat döneminin tüm üreticilerimize ve üyelerimize bereket ve bol kazanç getirmesini temenni ediyorum. Görüşlerimi kamuoyuna aktarmak için özel emek sarf eden siz Eskişehir Ekspres çalışanlarına teşekkürlerimi ve başarı dileklerimi sunuyorum.