Nasıl okuyoruz?

Üzerinde hiç düşünmediğimiz, doğal olarak ve kolayca yerine getirdiğimiz “okuma” işlevi aslında beynin olağanüstü başarılarından biridir. Okuma gözlerin yazılı kelimeleri algılamasıyla başlar. Yukarıdaki satırları okurken gözleriniz sayfayı soldan sağa, spazmodik hareket adını verdiğimiz ve saniyede dört beş defa tekrarlanan çok kısa süreli duraksamalarla taradı. Spazmodik hareketin nedeni, gözün retina adını verdiğimiz ve görmemizi sağlayan kısmının sadece merkezinin küçük yazıları görebilecek çözünürlüğü algılayabilecek hücre yapısına ve hücre sayısına sahip olmasıdır. Böyle bir yapının sonucu olarak sadece görme alanımızın merkezine düşen kelimeleri net bir şekilde görürüz. Gözümüz bir bakışta sadece bir veya iki kelimeyi net algılayabilir (Ortadaki kelimeye odaklanarak aynı satırın başındaki ve sonundaki kelimeleri görmeye çalışın. Görmenize rağmen onları okuyamadığınızı fark edeceksiniz) 

Okuduğunu anlama

Okuduğunu anlama becerisi sadece sözel olarak düşünülmemelidir. Bir çocuk okuduğunu anlamazsa diğer derslerinde de başarılı olamayacaktır. Cümleler arasında bağlantı kuramayacak haliyle de mantık yürütemeyecektir. Bu yüzden bu becerisi gelişmiş öğrenciler diğer derslerde de başarılı olurken gelişmemiş olanlar maalesef başarısız oluyorlar. Çocuğumun dersleri neden kötü diye düşünürken bunu ihmal etmeyin ve bu konuya odaklanmaya çalışın. İçerisinde yaşadığımız çağ fonksiyonel okuryazarların zorunlu kılmakta. Fonksiyonel okuryazar okuduğunu anlayan ve anladığı şeyi yaşamını değiştirmek için kullanan kişidir. Yani çocuklarımız daha ilkokulda böyle sorunlarla karşılaşırlarsa ileriki hayatlarında da sorunlar yaşayacaklardır. Çok klasikleşmiş doğru bilinen bir yanlış var. Gerek öğretmenlerin gerek ebeveynlerin bir bölümü, okuduğunu anlamayı metindeki kelimelerin anlamını bilme ile karıştırıyor. Halbuki durum böyle değil. Okuduğunu anlama, okunan metindeki bilgilerle ön bilgiler arasında köprü kurabilmektir. Bu köprü neticesinde de ortaya bir sentez çıkar. Çocuk okuduklarını, ön bilgileri sayesinde de anlamlandırır ve yeni sonuçlar çıkarır. Okuma işlemi ne kadar sık tekrarlanırsa çocuk da bilgisine bilgi katar ve hayata daha farklı anlamlar katar.  Akranları arasından da kolayca sıyrılır.

Okumada anlamayı geliştirme

Çocuklar okuduğunu anlamak için okuduğunu anlama metinleri okuyup okuduğunu anlama çalışmaları yapabilirler. Ya da ilkokul hikaye kitapları var. Bu hikaye kitaplarını okuyabilirler. Bunu da veli ve öğretmen gözetiminde yapmaları faydalıdır. Onlara uygun materyalin hangisi olacağına daha doğru karar verebilirler çünkü. Bunun dışında öğretmenin ve velinin de bu konu hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor. Ancak aslında mesele, kaç tane kitap okuduğumuzdan çok, ne kadar verimli okuduğumuzdur. Yani okuduğumuz kitapların, okuma eyleminin bize ne kadar yarar sağladığı, bize ne kattığı ve bizi ne kadar değiştirdiğidir önemli olan. Modern hayatta okumaya ilişkin olarak şunu kabul etmek durumundayız, çÇok zamanımız yok; bu darlıkta çok okumak zor, o halde verimli okumalıyız!

Peki, nasıl?

Çoğunu kişisel deneyimlerim üzerinden edindiğim görüşlerimi paylaşmak isterim. Öncelikle, kendimiz için “doğru” kitabı, yani hoşumuza gideceğini, ilgimizi çekeceğini, bize zevk vereceğini düşündüğümüz, bizde bir eksikliği kapatacağını tahmin ettiğimiz kitapları seçmeliyiz okumak için. Başlangıçta okuma kültürü güçlü tanıdıklarımızdan, bunu meslek edinen kütüphanecilerden, öğretmenlerden, bir kitapçıdan yardım alabiliriz. Belli bir okuma kültürü olgunluğuna eriştiğimizde “doğru” kitap seçimini artık kendimiz yapabiliriz. Bu arada çocuklar için kitap seçiminde çok dikkatli olmak gerekir. Yetişkinler için söz konusu olmayan “iyi kitap-kötü kitap” gerçeği çocuklar için vardır ve kitabı “çocuğa görelik” ilkesine, yani onun düşünsel ve duygusal dünyasının düzeyine, gerçekliğine ve niteliğine göre dikkatlice seçmek gerekir. Kısaca, verimli okumak için “kitap seçimi” önemli.

Neden anlayarak okumalıyız?

Okumanın temel amacı öğrenmektir. Bir roman bile okusak, okuduklarımızın bize bir şeyler katmasını umarız. Okuduğumuz cümlelerin kuruluşları, hoş betimlemeler bile aslında öğrenmek, hissetmek istediğimiz şeylerdir. Tek başına hızlı okuma, anlama olmayınca  bilinçli okuyucu olma  sürecimizi gerçekleştirmemiş oluruz.. Yani hedeflediğimiz anlama seviyesine ulaşamayız. O yüzden birincil önceliğimiz anlayarak okuma olmalıdır. Hızlı okuma ve anlama için yapılacak birçok şey vardır. Ancak eğer anlayamıyorsak ya da geç anlıyorsak bu tamamen bizimle ilgili bir sorundur. Yani bunu sadece okuduğumuz metne, okuma yaptığımız ortama, kafamızın dağınık olmasına bağlarsak hata etmiş oluruz. Aktif ve bilinçli okuyucu olmanız dileğimle. Bol okumalı günler.