Eskişehir Özel Anaokulları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Uzunçam, yaptığı açıklamada "Bizler Ülkemizdeki illeri temsil eden dernek başkanları olarak, yaşanan süreçten dolayı fazlasıyla kaygılıyız. Her zorluğa düştüğümüzde eğitimden, çocuklarımızdan, gelecekten çalıyoruz. Kayıp bir nesil yetişiyor ve bunu hiç kimse görmüyor. Ne yazık ki bu uzun zamandır da böyle. Pandemi döneminde alınan ve uygulanan önleyici tedbirler sayesinde 1 Haziran'da açılan anaokullarımız ve kreşlerimiz itinalı bir çalışma ile süreci çok iyi yönettiler. Çocukların evde kaldıkları süreçte yaşadığı olumsuz izleri silmek adına, inanılmaz eforlar harcandı" dedi. 

Uzunçam, her yerde zaman kısıtlamasına gidilirken 0-6 yaşın kapatılmasının büyük bir hata olduğunu düşündüğünü ifade etti ve şunları ekledi:

"Bu yaşın bir telafisi yok. Salgın hastalığın ortalığı kavurduğunun farkındayız lakin yapılan istatiksel verilere göre en az bulaş riskini oluşturan grup okul öncesi. Ve herkesin bildiği gibi okul öncesinde eksik kalınmış bir eğitim geleceğin meyve vermemiş kurumuş ağaçlarına benzer. Çocuklarda 2 yaşındaki zekânın üst sınırı, 4 yaşındaki kişilik gelişiminin tamamlanması, 6 yaşına kadar olan sürecin bir çocuğun altın çağı olduğu unutularak hareket edilmesi, geleceğimizi inşa edecek çocukların eksik büyümesi demektir. Zaten uzunca bir müddet kapandığımız evlerimizden yeni çıkmıştık. Çocukların sadece sosyal yönünün eksik kalması dışında konuşma problemi, gelişim geriliği ve özgüven kaybı, sosyal kaygı oluşturduğu da gözlenmektedir. Bu süreç birçok çocuğumuz için kötü sonuçlanmış, alamadıkları eğitimle birlikte tablet, televizyon cep telefonu bağımlılığına dönüşmüştür. Atepik rahatsızlıklar ve geri dönüşü zor olmayan hasarlar bırakmıştır. Bunun yanı sıra kapanan anaokulları kreş ve gündüzbakımevlerine çocuklarını teslim eden velilerimizin de kaygıları artmıştır.”

Dernek başkanı Ümit Uzunçam, kurumların kapanmasından kaynaklı toplumda oluşacak önemli bir konuya değinerek, şu soruyu sordu;

"Çalışan zorunlu kesim çocuklarını nereye bırakacak? Ya sağlık çalışanları bu süreçte çocukları açıktayken ne kadar sağlıklı çalışabilecekler? Ayrıca özel sektörde çalışan her iki kişiden biri çocuklarına bakabilmek için işsizler ordusuna katılacak, buda hem anaokullarındaki işsizlik oranını hem de toplumdaki işsizlik oranını artıracaktır.  Okul öncesi kurumların kapanması hem bir sektörü yok edeceği gibi, çocuklarımızı ordan oraya koştururken daha tehlikeli bir kaygı ve belirsizlik ortamına belki de kontrolsüz olan merdiven altı ya da eğitimsiz çocuk bakıcılarına teslim edeceğiz. Her yıkım büyük resmi görememekle başlıyor. Okulların güvenli olduğunu herkes biliyor ama güvensiz ortamlar açıkken, eğitim kurumları olarak biz kapatılıyoruz. Kadın istihdamının fazla olduğu ve çalışan kesime hizmet ettiğimiz ve gelecek nesli inşa ettiğimiz düşünüldüğünde büyük bir kayıp yaşacağımızı aslında hepimiz net görüyoruz. O yüzden umarım doğru zamanda doğru kararlar alınarak ve geçmişten ders alınarak yolumuza devam edebiliriz.”