Altı ay sürecek olan ve tıp-genetik bilimini konu alan programda, öğrencilere bilim adamı olmanın evreleri ve deney yapmanın kriterleri anlatılacak. Programı başarıyla tamamlayan öğrenciler, dönem sonunda ‘Genç Tıp Bilim Adamı Sertifikası’nı almaya hak kazanacak. Dersler ve deney uygulamaları Tübitak Martek Danışmanı Doç. Dr. Oytun Erbaş tarafından öğrencilere verilecek. 

"Gelecekteki hayatlarında onlara bir ilham vermeyi amaçlıyorum": Düzenlenen program ile ilgili görüşlerini paylaşan Doç. Dr. Erbaş, “Bir bilim adamının nasıl düşünmesi gerektiğini, bilim adamı olmanın evrelerini, bilim adamı olmak için hangi yolun seçilmesi gerektiğini ve deney yapmanın kriterlerini öğrencilere anlattım. 6 ay sonunda, genç tıp bilim adamı sertifikası vererek de bu çocukların motive olmalarını sağlamak, en azından gelecekteki hayatlarında onlara bir ilham vermeyi amaçlıyorum. 6 ay sonundaki beklentim, geleceğe yönelik bir beklenti olacak. Gelecekte bu çocukların içinden bilim insanı çıkması, akademisyen oranının artması, diğer taraftan da yayın sayılarının artması, deney sayılarının artması en büyük hedefimiz. Bahçeşehir Koleji ile tanışmamız esasında öğretmenlerimiz aracılığı ile oldu. Esasında temel şey, çocuklara liseden itibaren bu bilimsel beyin yapısını kazandırmak. Bilimin nasıl yapılacağını öğretmek. Bir söz vardır, ‘Balık verme, balık tutmayı öğret’ diye. Bence en önemli şey çocuklara balık tutmayı öğretmek. Onun için bizim gibi bilim insanlarının görevi, deneyimlerimizi çocuklar ile paylaşmak. Ama sadece ‘Çalışın, şunu yapın, bunu yapın’ demek değil. O hiç etkili olmuyor. Gerçekten bu çocukları bilim içine sokmak, laboratuvara sokmak ve öyle anlatmak gerekiyor” şeklinde konuştu. 

"Biz çok iyi bir genç nesle sahibiz": Her alanda olduğu gibi bilimde de milli adımların atılması gerektiğini vurgulayan Erbaş, şunları kaydetti: “Öğrencilerimizin potansiyeli iyi ama her zamanki gibi daha çok emek harcamak lazım. Başarının sırrı; istikrar ve emek harcamak. Benim beyinle ilgili olarak hep anlattığım bir şey var. Beyin nerede ise ona dönüşüyor. Mesela röportaj ile uğraşan bir kişinin beyni röportaja dönüşüyor. Kameramanın beyni, kameraya dönüşüyor. O konuda ustalaşıyor. Bilimle devamlı uğraşmak da beynin bilime çalışmasına sebep oluyor. Onun için hep hayatları ilim ve bilim ile geçmeli ki beyinleri ona dönüşsün. Biz çok iyi bir genç nesle sahibiz. Genç nüfusa sahibiz. Çok iyi de çocuklar var. Bu zeki ve başarılı çocukların milli araştırma-geliştirmeye (AR-GE), milli ilaca, milli teknolojiye yöneltilmeleri ve teknoloji alan değil teknoloji yapan hale gelmeleri çok önemli.”