Urfalı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

Milli Eğitim Bakanlığının “Öğretmenlerin Performansını Değerlendirme” sevdası bitmek bilmiyor. Geçtiğimiz günlerde yine bu konuda hazırladığı “MEB Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği Taslağı” gündeme düştü. 

Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz yıl öğretmen performans değerlendirme sistemi için seçilen Eskişehir’inde aralarında bulunduğu 12 pilot ilde çalışma başlatmış, öğrencilerin hakaret içerikli paylaşımlarının ardından MEB, iki gün sonra sistemi kapatmak zorunda kalmıştı. Bu ortam ve aşamada yapılmak istenen performans değerlendirmesi asla objektif olmayacak, çalışma barışını bozacak, tehdit içerecektir. Nitekim öğrencilerin öğretmenleri hakkındaki, “Hocam 100 ver ben de 100 vereyim”, “Yıl intikam yılıdır. Kimse not için yanıma gelmesin” şeklindeki tehdit, şantaj içeren mesajları ve küfürlü sözleri hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Bu uygulamayla öğretmenlerin öğrencilerine hak ettikleri notu vermesi mümkün olamayacak, öğretmenlerin toplumdaki itibarı daha da zedelenecektir. Zaten öğretmenlere yönelik şiddet toplumda kanayan bir yaradır. Öğrenci ve veliye değerlendirme hakkı verilmesi öğretmenlere yönelik psikolojik şiddet aracı olarak kullanılabilecektir. Öğrenci üzerinde hiçbir hâkimiyeti kalmayan, yetkisiz ve etkisizleştirilen, korkutulan, sindirilen öğretmenlerimizle bu kez de not pazarlığı yapmaya yeltenen öğrenciler ve veliler çıkabilecektir. Veli ve öğrenci tehditleri bu uygulamayla farklı bir boyuta taşınacaktır.

Yine öğretmenlerin müdürler, zümre öğretmenleri ya da aynı kurumda görev yapan diğer öğretmenler tarafından değerlendirilmeleri de okullarda iş barışının bozulmasına, adam kayırmacılığın had safhaya ulaşmasına yol açacaktır. Okulların büyük bir kısmının liyakatten yoksun, ehil olmayan, torpille iş başına gelen müdürler tarafından yönetildiği göz önüne alındığında, öğretmenlere verilecek puanların ne kadar adil ve tarafsız olacağı soru işaretidir. Daha önce dile getirdiğimiz gibi; performans değerlendirmesi ve buna dayalı hayata geçirilecek uygulamalar öğretmenlerimizi huzursuz etmek ve çalışma barışını bozmaktan başka bir amaca hizmet etmeyecektir. 

MEB’in anlamamakta ısrar ettiği konuların başında, yöneticilere duyulan güven eksikliğidir. Ehliyet ve liyakate sahip olmayan insanların adaletsiz davranacakları endişesidir. Şunu demek istiyoruz; performans konusunu tartışmadan önce MEB'de yaşanan ve öğretmenlerin nerdeyse tamamının yaşadığı bu güven problemi halledilmelidir. Güven problemini halletmenin tek yolu, liyakat ve kabiliyete dayalı objektif bir yönetici atama sistemi ihdas edilmesidir. Gelin bu güvensizlik ortamını hep birlikte aşalım. Herkesi kucaklayacak, korkuları yok edecek sağlam bir sistemi hayata geçirelim. MEB acilen bir ihtiyaçlar hiyerarşisi oluşturmalıdır. Artık karar acilen verilmelidir; önceliğimiz performans değerlendirmesi mi, yoksa öğretmenlerimizin performansını artıracak tedbirlerin alınması mı olmalıdır? 

Yayınlanan taslağa göre, değerlendirme işlemlerinin temel ilkeleri adalet, şeffaflık, katılımcılık ve uzlaşma, belirlilik, işlevsellik ve çok yönlülük olarak belirlenmiştir. 16 yıldır merkez ve taşra teşkilatlarında bir türlü adaleti, şeffaflığı, katılımcılığı ver uzlaşmayı sağlamayan Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda bunları sağlayacağını beklemek ham hayalden öteye gitmez.

Yine aynı taslağa göre performans değerlendirmenin amacı, görevindeki gayret, verimlilik ve başarının tespit edilmesi, bilgi ve beceri düzeyinin belirlenerek, gerekli eğitim ihtiyacının tespit edilmesi ve buna yönelik tedbir alınması, ödüllendirilmesinin sağlanması olarak belirtilmiştir. Ayrıca 4 yılda bir “Öğretmenlik Mesleği Yeterlikleri” kapsamında yazılı sınava alınmaları planlandığı belirtilmektedir. Performans Değerlendirme ve Öğretmenlik Mesleği Yeterlikleri Sınavından alınacak puanların belirli bir oranda birleştirmesinden elde edilecek puanın ek hizmet puanı, başarı belgesi, uzman ve başöğretmenlik unvanı verilmesinde, yurtdışına öğretmen ataması ile yönetici görevlendirmesinde kullanılacağı ifade edilmektedir. Öğretmenler bu süslü sözlere inanmamaktadır. Çünkü çıkardığı yönetmeliğe aykırı olarak ilçe milli eğitim müdür ataması gibi yanlış işler ve uygulamalar yapan bir bakanlıktan doğru işler yapması beklenemez. Öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığından özlemle çalışma ve çözüm beklediği en temel konular, her kademede adaletli ve şeffaf bir yönetim anlayışının hayat bulması, ayrımcılığın olmadığı bir çalışma ortamı, görüş, öneri, istek ve taleplerinin dinlendiği ve hayata geçirilmesi, moral ve motivasyonunun yükseltilmesi ve mesleğinin toplumsal değerinin arttırılması için gerekli çalışmaların yapılmasıdır

Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine başta Sayın Bakan olmak üzere soruyoruz; öğretmen açığı, sözleşmeli ve mülakatlı atama, eş durumu mağduriyetleri, alan değişikliği, mobbing, yandaş yönetici atamaları, hizmet içi eğitim yetersizliği vb. pek çok soruna el atmadan hangi yüzle öğretmenin performansını değerlendireceksiniz? Performans değerlendirme pilot uygulamasında öğrenci değerlendirmesi diye yaşadığımız skandalları ne çabuk unuttunuz. Sizler görmezden gelebilirsiniz biz göreceğiz ve karşı duracağız.

Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatlarının performansının değerlendirilmesine ihtiyaç duyuluyorsa, öncellikle yöneticilere duyulan güven eksikliği ortadan kaldırılmalı sonrasında ise Sayın Bakandan başlamak üzere her kademedeki tüm yöneticilerde buna dahil edilmelidir. 

Eğitim çalışanları birçok sorunla boğuşmaktadır. Öğretmenleri daha da huzursuz edecek, yaşanan sıkıntılara yeni sorunlar ekleyecek uygulamalar hiçbir fayda sağlamayacak, aksine motivasyonu düşüreceği gibi çalışma barışını da bozacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Eğitim çalışanlarına katkı sağlayacak, onları hak ettikleri konuma ulaştıracak, mutlu edecek her türlü çalışmanın içinde,  öğretmenleri üzecek, mesleki gelişimlerine olumlu katkı sağlamayacak, itibarlarını ayaklar altına alacak her türlü çalışma ve uygulamanın da karşısında yer olacağız.

Tüm tedbirler alınmadan uygulanacak bir performans değerlendirme sistemi emin olun ki, moral ve motivasyonu tamamen yok etme sistemi olacaktır. Dileriz ve umarız ki; öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu  yok edecek, huzurunu kaçıracak ve onları adeta sistemin günah keçisi haline bir yönetmelikle karşı karşıya kalmayız. Aksi halde her türlü hukuki ve demokratik tepkimizi ortaya koyacağımızın bilinmesini istiyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da eğitim ve eğitim çalışanları söz konusu olduğunda yanlış gördüğümüz hususları, eksiklikleri en yüksek perdeden dillendirmeye ve gerekli tepkilerimizi her platformda ve alanlarda göstermeye devam edeceğiz. Türk Eğitim-Sen, her şart ve durumda ve her daim eğitim çalışanlarının ve öğretmenlerin yanında olacaktır.