Osmanlı Devleti açısında büyük öneme sahip olan Karaceşehir Kalesi, 1288 yılında Osman Gazi tarafından fethedildi. 1299 yılında ilk hutbenin okutulduğu yer olarak bilinen Karacaşehir Kalesi, bugün de tarihe tanıklık eden en büyük kaynaklardan biri olarak gösterilmeye devam ediyor. Uzun yıllardır Anadolu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen kazı çalışmaları ile döneme ait birçok bilgi elde edilirken, arkeolojik alan öğrenciler için de adeta bir eğitim yuvasına dönüştü.

Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nden Dr. Öğretim Üyesi Hasan Yılmazyaşar'ın başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları ile öğrenciler hem teorik hem de pratik bilgi alıyor. Yaşanan Korona virüs (Covid-19) pandemi döneminde, Karacaşehir Kalesinde arkeolojik çalışmalarına devam eden öğrenciler, aynı zamanda üniversite eğitimlerini de teorik olarak burada online sistem üzerinden derslere katılarak alabiliyor.

Tarihin tozlu sayfalarını aydınlatmak için yoğun mesai harcayan öğrenciler, Dr. Yılmazyaşar başkanlığında hem akademik eğitim çalışmalarına devam ediyor, hem de tarihi dokuların arasında geleceğe ışık tutuyor.

"Burası bilimsel, arkeolojik alan olmasının yanı sıra aynı zamanda öğrencilerimiz için bir eğitim alanı"

Karacahisar Kalesi Kazı Başkan Yardımcısı Mehmet Cihangir Uzun, Karacaşehir Kalesi'nin arkeolojik alan olmasının dışında bir eğitim alanı olduğunu belirterek, "Ağustos ayından beri arkeolojik çalışmalarımız kesintisiz şekilde devam ediyor. Aynı zamanda öğrenci arkadaşlarımızın da burada eğitimleri devam ediyor. Şöyle ki, burası bilimsel, arkeolojik alan olmasının yanı sıra aynı zamanda öğrencilerimiz için bir eğitim alanı. Lisans ve yüksek lisans düzeyinde öğrenci arkadaşlarımız var. Okulda aldıkları teorik eğitimi, burada pratik bilgi ve uygulamalarla pekiştirebiliyorlar. Kazı sırasında çıkan malzemeleri yakından tanıma fırsatı bulabiliyorlar. Eş zamanlı olarak onların arkeolojik alanlarındaki eğitimlerinin yanı sıra pandemi sürecinde öğrenci arkadaşlarımız online eğitimlerine de kazı evinde, kazı evindeki çalışma istasyonunda düzenli olarak devam edebiliyorlar" dedi.

"4 yıl boyunca kazılara geldim"

Yüksek Lisans öğrencisi Mert Teke, uzun süredir kaledeki kazılarda bulunduğunu ifade ederek, "Buraya geldiğimde lisans öğrencisiydim. Bulunduğumuz yerin ve bize kattığı maneviyatla biraz daha arkeoloji bilimine ve sanat tarihinde beni yetiştirdiğini söyleyebilirim. 4 yıl boyunca kazılara geldim. Pandemi süreci ilk başladığında hayat durma noktasına gelişti. Bu alanı da tabii ki olumsuz şekilde etkiledi, ama bu durma noktasını aşabilecek duruma getirmesi için olabilecek bütün şartlar zorlandı. Anadolu Üniversitesi’nden hazırlanan bir ekip oluştu ve kendi güvenli bölgemizi oluşturarak kazı çalışmaları devam ettirildi" diye konuştu.

"Burada hem akademik anlamda eğitim alırken hem de arkeolojik açıdan eğitim aldık"

Anadolu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Sayda Nisa Özek, hem akademik hem de arkeolojik açıdan eğitim aldıklarını söyleyerek, "Pandemi sürecinde olumsuz açıdan etkilendiğimi söyleyemem. Burada hem akademik anlamda eğitim alırken hem de arkeolojik açıdan eğitim aldık. Yani ikisinden de bir eksikliğimiz olmadı. Burada Anadolu Üniversitesinin bize sağladığı online sistem üzerinden derslerimize girdik ve ardından tekrar arazi çalışmalarına devam ettik. Yani hem teorik em de pratik olarak bir eksikliğimiz olmadı. Bence burada olmak tarihsel açıdan baktığımız zaman büyük şans. Tarihsel açıdan bu kadar bir yerde hem bunu eğitimini alıp hem de arkeojik çalışmaların içinde bulunmak gerçekten çok değerli bir şey" diye belirtti.