Özçimen, "Siyasal iktidar halkın, emekçilerin yaşadığı dertleri, sıkıntıları çözmek yerine attığı her adımda sorunlar yumağını büyütüyor. Acı reçete yine emekçilerin, yoksullaştırılan halkın payına düşüyor. Milyonlarca kamu emekçisi, işçi, emekli çarşıda pazarda yaşanan gerçek enflasyonu TÜİK’in perdeleyen rakamlarıyla, sahte verilerle açlığa mahkûm edilmek isteniyor. Açlık sınırının 2.600, yoksulluk sınırının 8.600 TL’yi aştığı bugünün koşullarında sıra emekçilere gelince “kaynak yok” diyorlar. Ama 5’li çeteye vergi muafiyetleri ve istisnalar adı altında bütçeden devasa paralar aktarırken kaynak sıkıntısı çekmiyorlar. Varlık affı, prim destekleri vb. adlarla sermayeye kaynak bulmakta zorlanmıyorlar. İşsizler ordusuna her gün yeni on binler katılırken eş, dost, akrabalarını işe yerleştirmede adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 32, elektriğe yüzde 31, baklagillere yüzde 60, peynire yüzde 27, yumurtaya yüzde 80, ayçiçeği yağına yüzde 50, köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yüzde 26 zam yapıldı" dedi.

"Ek zam istiyoruz"

Özçimen şöyle konuştu;

"Ali Cengiz oyunları ile rakamlara takla attırmaya, yandaş medyası aracılığıyla gerçek gündemleri unutturmaya, anti demokratik baskı politikalarıyla tepkileri önlemeye çalışsalar da, ‘asgari ücretliyi işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik’ nutukları atmaya devam etseler de artık mızrak çuvala sığmıyor. Sadece son bir yıl içinde ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 114 dolar, çeyrek altın 3 adet, gram altın ise 4,5 adet azalmıştır. Siyasal iktidarın memur kolları gibi faaliyet gösteren sözde konfederasyon Memur Sen ve bağlı sendikaları ise her defasında sahte enflasyon rakamlarının altına imza attıkları, kamu emekçilerinin hiçbir temel sorununu çözmedikleri mutabakatları tarihi başarı olarak yutturmaya çalışıyorlar. Sonuçta hangi sendikanın üyesi olursa olsun kaybeden her defasında tüm kamu emekçileri ve emekliler oluyor! Diyoruz ki; Artık bıçak kemiğe dayandı. Biliyoruz ki, emekçilerin, yoksul halkın daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Biliyoruz ki vatandaşlarımızın bizlere insanca yaşayacak bir maaşı dahi fazla görüp kendilerine en yükseğinden 5 maaş alanlara, bizlere kuru ekmek almaya yetecek yüzde 3, kendilerine 3 asgari ücret tutarında artış yapanlara tahammülü kalmadı. Adaletsiz gelir vergisi tarifesi ile bu artışlar dahi cebine girmeden el konulan, sonuçta her yıl yoksulluk sınırından daha fazla uzaklaşıp açlık sınırına daha fazla yaklaşan beş milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisinin daha fazla fedakârlık yapacak hali kalmadı. Sendikalı, sendikasız, KESK üyesi olsun ya da olmasın, tüm kamu emekçileri adına çağrıda bulunuyor, kamu emekçilerini hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine, yoksulluk, yolsuzluk ve israf düzenine karşı aşağıdaki asgari taleplerimiz etrafında örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz. Çoktan hükmünü yitiren, kamu emekçilerine 2021 yılı için yüzde 3 + yüzde 3 maaş artışı dayatılan toplu sözleşme derhal yenilenmeli, yeni toplu sözleşme yapılıncaya dek yaşanan gerçek enflasyon, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak ek zam yapılmalıdır. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır. Birinci vergi dilimi yüzde 15 ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesinti birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Emekçilerin sağlık, eğitim, gıda, barınma, giyim, elektrik, ısınma giderleri için ödediği vergiler gelir vergisi matrahından mahsup edilmelidir. Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderleri pandemi tehdidi tamamen ortadan kalkıncaya kadar hazineden karşılanmalıdır. Bebek maması, bebek bezi ve ekmek, süt ürünleri, elektrik, doğalgaz, su başta olmak üzere temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır" diye konuştu.