Bozgeyik, kamu emekçilerine teklif edilen zamla ilgili, "Ülkenin alın teri ile geçim savaşı veren milyonları olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Ülkeyi yönetenler yıllardır “Büyümede rekor kırdık”  dediler.  “Dünya bizi kıskanıyor” dediler.  Ama büyüdüğünü söyledikleri Türkiye’de bizim payımıza
yllardır çocukların bile inanmadığı TÜİK enflasyonuna bağlanmış düşük maaşlar, sefalet ücretleri düştü. Çalışanların neredeyse yarısının asgari ücrete mahkum edildiği,  ucuz emek cennetine çevrilmiş bir ülke düştü. Sofrasındaki ekmeği küçülen,  güvencesiz, angarya çalışmaya mahkum edilen hep bizler olduk. Karın tokluğuna, düşük maaşlarla,  sefalet ücretleri çalıştırılan hep bizler olduk" diye konuştu.

Bozgeyik, "Sermaye yanlısı, emek karşıtı bu zihniyet 3,5 milyon kamu emekçisini, 2 milyon kamu emeklisini kapsayan toplu sözleşme görüşmelerine de aynen yansımıştır. Siyasal iktidar 12 Ağustos’ta Çalışma Bakanı tarafından yapılan teklifle aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleyle açıkça dalga geçilmiştir. Hükümetin 12 Ağustos’ta açıkladığı teklifte burada saymakla bitirmeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle bile edilememiştir. Bunun yerine üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında  ‘üzerinde çalışacağız’ melalinde bir cümle kurulmuştur.  Sayısı son yedi yılda dört kat artarak 550 bine dayanan, yıllardır kadro bekleyen sözleşmeliler konusunda ‘haklarının yeniden düzenlemesi için çalışacağız’ gibi köşeli sözler edilmiştir. Peki, kamu işvereni olan hükümet 12 Ağustos’ta 5,5 kamu emekçisine ve emeklisine ne teklif etmiştir? 3600 ek gösterge ve sözleşmeliler konusundaki içeriği belirsiz, dolayısıyla boş bir vaat sınırını aşmayan cümleleri dışarıda bıraktığımız da hükümetin aslında tek bir teklifi vardır. O da hedeflenen, üstelik hiçbir zaman tutmayan resmi enflasyon rakamlarına göre maaş artışı teklifidir.Buna rağmen söz konusu teklif her zaman olduğu gibi yine “memuru, memur emeklisini enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyerek cilalanmıştır" şeklinde konuştu.

Bozgeyik, taleplerini ise şöyle sıraladı;

  • Pandemi sürecinde daha fazla derinleşen kriz sonucunda gıda, barınma, su, ısınma gibi en temel giderlerini karşılamakta zorlanan tüm yurttaşlara temel gelir güvencesi verilmesini istiyoruz. 
  • Her felaketten sonra vatandaşlarına IBAN veren değil, zor durumdaki vatandaşlarına yardım için IBAN isteyen bir ülkede yaşamak istiyoruz. 
  • Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını istiyoruz. 
  • Halktan yana bir kamu hizmeti istiyoruz. Dar gelirli milyonlarca vatandaşımızın sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerine parasız ulaşmasının sağlanmasını istiyoruz. 
  • Ülkenin kanayan yarası haline gelen kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının önüne geçilmesini istiyoruz. Bunun için İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı fesih kararından vazgeçilmesini,190 sayılı ILO şiddet ve taciz sözleşmesinin onaylanmasını istiyoruz. 
  • İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz. Hiçbir kamu emekçisi hanesi yoksulluk sınırı altında kalmasın diyoruz.
  • Vergide adalet istiyoruz. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istiyoruz. 
  • Otomotiv sektöründe bile ÖTV indirimi yapılırken bordoluların maaşlarından-ücretlerinden peşin peşin kesilen gelir vergisinin her yıl daha fazla artırılmasına artık yeter diyoruz. Maaşımızın cebimize girmeden buharlaşmasına neden olan gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz. 
  • Boş vaatlerden, defalarca verilen sözlerin yıllarca ertelenmesinden bıktık. Güvenceli istihdam, güvenli gelecek istiyoruz. 
  • Hiç kimsenin ayrımcılığa uğramadığı, kariyer ve liyakatin esas alındığı, sendikal hak ve özgürlüklerimizin önündeki engellerin kaldırıldığı demokratik, adil bir çalışma yaşamı istiyoruz.
  • Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemi istiyoruz.