2020’nin Mart ayında Türkiye’de ilk pozitif vakanın ortaya çıkışıyla ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart’ta salgını küresel Pandemi olarak ilan etmesiyle birlikte yaşam şeklimiz tamamıyla değişikliğe uğradı. Salgın sürecinde yaşanan zorluklar ve beraberindeki karantina uygulamaları ile gelen sokağa çıkma yasakları, yaşam alanları ile ilgili ihtiyaçları ve beklentileri kökten değiştirdi. Ev satın alırken ya da kiralarken artık daha farklı öncelikler dikkate alınıyor. Eskişehir’deki konut piyasası da bu değişimlerden etkilendi. Apartman dairesi şeklindeki konutlara ilgi azalırken müstakil konutlara olan talep arttı.

Salgın nedeniyle evden çalışma yönteminin yaygın olarak kullanılmaya başlanması ve iş hayatının da buna uyum sağlamasıyla birlikte artık konuta barınma işlevinin ötesinde, daha farklı bir gözle bakılıyor. Salgın döneminde evden çalışmayı deneyimleyen çalışan kesimin, iç ve dış mekân düzenlemeleri konusunda yeni talepleri oluştu. Evler yaşam ve dinlenme ortamlarından öte çalışma ofisi, spor salonu, hobi merkezi ve daha farklı amaçlarla kullanılan yerler hâline geldi. Daha bağımsız bir ortamda çalışabilmeye olanak sağlayan iç mekân düzenlemeleri kriterler listesinde ön plana çıkmaya başladı. Ev satın alınırken rahatça sosyalleşmeye olanak tanıyan ortamların yanında aile fertlerinin kendilerine özel zaman dilimlerinde yalnız kalabilecekleri yaşam alanı modelleri talep edilmeye başlandı. Bu dönemde insanlar yalnızca açık havaya erişim olanağının bile yaşamları için ne derece kritik bir öneme sahip olduğunu tecrübe ettiler. Yapılaşmanın yoğun olduğu büyük kentlerdeki daire konseptinde pek fazla yer bulamayan teras, balkon, bahçe gibi özelleşmiş dış mekân kullanımları artık olmazsa olmaz kriterler hâline gelmeye başladı. Kısıtlamalarla birlikte yürürlüğe sokulan sokağa çıkma yasakları bahçeli evlere olan talebi artırdı. Bunun sonucu olarak müstakil tipteki konutların satış ve kiralama fiyatlarındaki artış oranları çok yüksek seviyelere ulaştı. 

Eskişehir’de konut fiyatlarındaki artış oranı 2020’de yüzde 29,0 ile ülke ortalamasına yakın seyretti. Bununla birlikte bu oran müstakil tipteki konutlarda yüzde 50,0 seviyelerine ulaştı. 3+1 tipindeki bir apartman dairesi için Eskişehir geneli 2021 Şubat ayı ortalama satış fiyatı 313.000 TL seviyesinde bulunuyor. Merkez ilçelerden Odunpazarı’nda satılık daire fiyatlarındaki artış oranı yüzde 26,0 düzeyinde kalırken müstakil evlerde bu oran yüzde 37,0’yi buldu. Odunpazarı ilçesinde 3+1 daire ortalama satış fiyatı Şubat ayında 310.000 TL düzeyinde gerçekleşti. Tepebaşı satılık daire fiyatları ise bir yılda yüzde 29,0 düzeyinde artış gösterdi. Bunun yanında müstakil konut fiyatları yüzde 55,0 oranında artış sağladı. Tepebaşı’nda 3+1 daireler için Şubat ayı ortalama satış fiyatı 302.000 TL olarak gerçekleşti.

Eskişehir genelinde 2020 yılında 22 bin 181 konut satışı gerçekleşti. Bu rakam, 2019 yılındaki 20 bin 426 adetlik satış rakamına göre yüzde 8,6’lık bir artışa işaret ediyor. Sıfır konut satışlarında belirgin değişim olmazken ikinci el konut satışları yüzde 15,6 düzeyinde artış gösterdi. Bunda içerisinde bulunduğumuz dönemde yaşanan olumsuz ekonomik şartların da etkisinin olduğu yadsınamaz.

Büyük bir öğrenci nüfusuna ev sahipliği yapan Eskişehir’de salgın öncesi üniversite öğrencilerinin önemli bir kısmı barınma ihtiyaçları için şehir içindeki daire seçeneklerini tercih etmekteydi. Salgınla birlikte yüksek öğretim kurumlarının da uzaktan eğitim sistemine geçiş yapmaları ile birlikte şehirde kiralık dairelere olan talep dramatik şekilde düştü. Bunun sonucu olarak geçtiğimiz sene boyunca Eskişehir genelinde kira fiyatlarındaki artış oranı TUİK tarafından açıklanan enflasyon oranının altında seyretti. 

Salgın döneminde alıcıların, aileleri için daha güvenli yaşam ortamları arayışına yönelmeleri, tercihlerde değişikliklerin oluşması ve gerçekleştirilen düşük faiz kampanyaları sektörde bir hareketlilik doğurdu. Ev satın alırken insan ölçeğine daha uygun, gökyüzünü görebilmeye imkân veren, açık ve yeşil alanlarla iç içe olan ortamlar daha popülerlik kazandı. İnsanların kolayca erişebilecekleri parklar gibi kamusal alanların, apartman bahçesi ve balkon gibi konut kullanımlarının önemli bir gereklilik olduğu görüldü. Müstakil tipteki bahçeli evlere ve villalara talep büyük artış gösterdi. 

Pandemi döneminde yaşanan zorluklar, büyük kentlerde bir tersine göç trendinin ortaya çıkma ihtimalini de gündeme getirdi. Yapılan çeşitli araştırmalar, küçük yerleşim yerlerine ve kasabalara olan ilginin arttığını, büyük şehirlere ise eski rağbetin kalmadığını gösteriyor. Konut piyasasında da artık daha az katlı, daha az yoğun ve yeşil alan, orman içerisinde ya da bu alanlara yakın yakınında inşa edilmekte olan sitelerin reklamlarını görür olduk. 

Bu türde bir tersine göç eğilimi var olup olmadığını görmek için Flatfy, konut piyasası verilerini detaylı olarak analiz eden bir çalışma yürüttü. Bu çalışmaya göre küçük yerleşim yerleri ve kasabalardaki konut alım satımlarında henüz çok hızlı bir ivmelenme mevcut değil. Bu bölgelerin konut piyasasındaki hareketliliği ve nüfus değişimlerini gösteren 2020 verileri büyük şehirlerdeki rakamlarla paralellik gösteriyor. Anlaşıldığı kadarıyla henüz tersine göç dalgası diyebileceğimiz şekilde bir hareketlilik mevcut değil. Ancak, bu bölgelerdeki gayrimenkul piyasasında geçmişe oranla daha fazla konut alım satımı gerçekleşmesi, geleceğe dair bazı öngörüler sunuyor. Salgının gidişatına göre ekonomik koşullarda normalleşme yaşanmaya başladıktan sonra da bu trendin devam edip etmeyeceğini gözlemleyerek ancak sağlıklı sonuçlara ulaşabileceğiz. Bireylerin bahçeli ve kent merkezinin karmaşasından uzak olan konutlara talepleri artmaya başladı. Kentlerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve kent sakinlerine daha iyi bir yaşam standardı sunulabilmesi için doğru bir kentsel planlama yaklaşımı geliştirilmesi artık elzem bir konu.

Örneğin Fransa’nın başkenti Paris’te salgın döneminde hayata geçirilen ve kalıcı olması düşünülen pop-up bisiklet yolları sayesinde kentin tamamına yayılan bir bisiklet ağından söz etmek mümkün hâle geldi. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, seçim kampanyası sırasında, kilometrekare başına 21 binden fazla nüfusun yaşadığı şehri, kentsel hizmet noktalarına ve sosyal imkânlara yürüme ve bisiklet mesafesinde bulunmayı ifade eden 15-dakikalık-şehir konseptine dönüştürme vaadi verdi. Yayalara ve bisikletlilere uygun olacak şekilde yolların ıslah edilmesinin yanı sıra, yerel ticari ve kamu idarelerini teşvik ederek kent merkezinin mobilize edilmesi hedefleniyor.

Ayrıca ülkemizin aktif deprem kuşakları üzerinde yer alması nedeniyle deprem tehlikesi her zaman gündemde olan bir durum. Birçok şehrimizde yaşanan hızlı kentleşme nedeniyle plansız yapılaşma ve zayıf altyapının neden olduğu sonuçlardan dolayı depreme dayanıklı evler için oluşan talep de geleceğe dönük olarak bir dönüşüm gerçekleştirmek için önemli bir fırsat sunuyor. Salgının etkileri ve evden çalışma pratiğinin yaygınlaşmasıyla birlikte bahçeli ve az katlı yapılar ya da villa tipindeki evlere yönelik olarak artan rağbet, yatay mimariye dönüş için bir itici güç olabilir.

Bugünlerde artık kiralık ya da satılık ev arayışında olan herkes çeşitli emlak ilan sitelerini gezerek aradığı özelliklerde ve bütçesine uygun bir seçenek bulmaya çalışıyor. Bu web sitelerinin sayısı hiç de olmadığından kullanıcı açısından bu süreç zaman alan yorucu bir yük hâlini alıyor.

https://tr.flatfy.com adresi üzerinden hizmet veren Flatfy, tüm bu emlak ilan sitelerinde ve yerel emlak ofislerinin web sayfalarında yayımlanan ilanları tek bir yerde toplayarak istenen kriterlere göre arama yapılmasına olanak sağlıyor. Aynı taşınmaza ait tekrarlayan ilanları otomatik olarak gruplandırıyor, yapay zekâ desteği ile ilan içeriklerinin kalite kontrolünü gerçekleştiriyor ve yalnızca kritere uygun seçenekleri listeleyerek kullanıcıların işlerini kolaylaştırıyor. Flatfy ile aradığınız evi bulmak çok daha kolay hâle geliyor.