Baro Hizmet Binasında gerçekleşen toplantıda konuşan Eskişehir Baro Başkanı Avukat Mustafa Elagöz, Gezi Davası olarak anılan ve dün karar duruşması olan davada Osman Kavala için verilen müebbet hapis cezasına, aynı şekilde Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça iştiraklerinin yardım boyutunda kalmış olması sebebiyle 18’er yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına tepki gösterildi. 

Hukuk devletinde herkes yargılanabileceğini, suç varsa da yasaların öngördüğü şekilde suç işleyen kişilerin cezalandırılabileceğini hatırlatan Elagöz, “Buna bir itirazımız yok. Ancak yargılamanın bağımsız, tarafsız, şeffaf ve kamu vicdanını rahatlatmasıyla birlikte hukuka ve adalete olan inancı da güçlendirmesi beklenir. Mesele Osman Kavala ve yargılanan diğer sanıkların kişilikleri ve ideolojileri değildir. Bu kişiler suçludur ya da masumdur. Tartışmamız gereken konu bu da değildir. Davaları kişiler üzerinden değerlendirdiğimiz takdirde sağlıklı bir sonuca ulaşılması da mümkün olamaz. Maalesef Türkiye’de yargı çok uzun süredir idarenin vesayeti ve baskısı altında nefessiz bırakılmış durumdadır” dedi.

Elagöz, sözlerine şöyle devam etti:

“Bir kısım ideolojik davranan ve parti kadrolarından hakim olarak atanan ve üzerinde taşıdığı cübbenin onuru yerine peşinden gittiği siyasi ideolojinin yargı ayağını oluşturan anlayış eleştiri konumuzdur. Üç kişilik mahkeme heyetinde yer alan ve daha önce mevcut siyasi iktidar partisinden milletvekilliği adaylığı söz konusu olan bir kişinin hakim olarak bu kararı veren heyette yer alması, yargının tarafsızlığı ilkesini zedelediği gibi kararın meşruiyetini de tartışılır hale getirmektedir. Yine bu davada 2013 yılında suç teşkil etmeyen bir eylemden dolayı alınan dinleme kararlarının 2014 yılında ceza kanunumuzda suç olarak tanımlanan bir suça delil olarak esas alınması hukuka aykırı delille hüküm kurmaktır. Bu konuda gerek ceza yargılama tekniği, gerek hukuka aykırı delillere ilişkin yargıtayın yüzlerce içtihadı yok sayılarak hüküm kurulması eleştiri konumuzdur. İtirazlarımızda buna ilişkindir. Şayet hukuku kişilerin ideolojilerine ve kişiliklerine göre eğip bükerek yargılamaya konu ederseniz, bir gün hepimiz bu hukuksuzluğun altında kalırız. Eğer bugün bu hukuksuzluğa ses çıkartmaz isek 84 milyon Türk Vatandaşının yarın benzer hukuksuz yargılamalarla mahkum edilmesinin önüne geçilemez.”