14 yaşında tekstil atölyelerinde ayakçılık yapan Gülnur Kökten, kendi işyerinin patronu oldu. Molalarda makine kullanmayı öğrenmeye çalışan girişimci Kökten, tüm zorluklarla pes etmeden savaştı. Şu an 41 yaşında olan Gülnur Kökten, 39 yaşında kendi işyerinin sahibi oldu. Tekstil atölyesinde kıyafet diken Kökten’in ürünleri Türkiye genelinde ve dünyaya satışa sunuluyor. İlkokul mezunu olan ve her zaman kurduğu hayalleri gerçekleştirmeye dönük adımlar atan Kökten, 3 kız sahibi ve en küçük bebeği 3 aylık. Kökten’in bir de kızından bir yaş büyük torunu var. Kökten’in başarı hikayesini kendisinden dinleyelim…

Eskişehir'den dünyaya hizmet

İki yıl oldu tekstil atölyemi açalı. Hiçbir yerden destek almadım. Trendyol’da satılıyor diktiğimiz ürünler. Bayan kıyafeti dikiyoruz. 2 yıl oldu açalı işyerimi. 12 kişilik bir ekibimiz var. Daha önce 25 yıl bir tekstil fabrikasında çalıştım işçi olarak. Şimdi kendi tekstil şirketimin yöneticiliğini yapıyorum. 3 çocuğum bir torunum var. 3 aylık bebeğim var. Torunum kızımdan bir yaş büyük. Kızımla torunum arasında bir yaş var. Tekstil atölyemizde  dikilen kıyafetler Türkiye genelinde ve dünyada pek çok ülkeye satışa sunuluyor. 

"Cebimde 100 lira vardı"

Ben hep istiyordum bir işyerim olsa, tekstil atölyem olsa diye. Hep böyle bir hayalim vardı. Bir gün çalışırken karar verdim, birden bire niyetlendim ve oldu. Diktiğimiz ürünler Türkiye genelinde her yere gidiyor, yurt dışına gidiyor. 39 yaşımda başladım bu işe. Bir de tam pandeminin başladığı bir süreçte böyle bir şeye karar verdim. Zordu tabi. Ben burayı açarken sermayem yoktu cebimde sadece 100 lira vardı. Sadece 100 lira ile yola çıktığımı yanımda çalışan herkes bilir. Hiçbir malzeme, makine hiçbir şey yok, para da yok. Çevrem bu konuda destek oldu. Nasıl? Makine satan bir ağabeyim var ondan makine aldım, çalıştıkça onu ödedim, mobilyalar yaptırdım, masalar, sehpalar.

"Tek sandalyede iki kişi yemek yedik"

Tek sandalyeye iki kişi oturup yemek yediğimiz günler oldu. O dereceydi yaşadıklarımız. Yaptığımız işleri koyacak masamız yok, kolilerin üzerine koyup çalışıyorduk ilk zamanlar. Öyle öyle ama hiç pes etmedim, hep olacak olacak dedim. Geçen süreçte her şeyimiz oldu. Hiçbir yerden de destek görmedim. Bu süreçte resmi kurumlardan da destek almadım. Çok zor bir süreçti tabi. Hele ki hamilelik sürecimde çok sıkıntı yaşadım. Şimdi işlerimiz çok iyi. Çok sabrettim. Günlerce ağladığım günler de oldu, ne yaşarsam yaşayayım pes etmedim. Eşim de tekstil işinde çalışıyordu. İşini bıraktı benim yanıma geçti, destek olmak için. Bebeğim burada benimle. Çok küçük çünkü 3 aylık. 

"Gözüm karadır, mavi olduğuna bakmayın"

Ben 14 yaşımda bir tekstil atölyesinde işe başladım ayakçı olarak. Ütü yapıyordum, makinecilere iş götürüp getiriyordum, molalarda makine öğrenmeye çalışıyordum. Kimse bana makine kullanmayı öğretmedi, hiç pes etmedim. İp nasıl geçirilir onu bile göstermediler. Kendi çabamla her molada oturdum makinenin başına. Patron gelir kızardı, ‘bozuyorsun makineleri oturma’ derdi. Ama ben diğer molada yine oturuyordum. Bu şekilde bütün dikiş makinelerini öğrendim. Kadın erkek ayrımı yapılmamalı hiçbir konuda. Bence tüm kadınlar çalışmalı. Hayatın ne getireceği gerçekten hiç belli olmuyor. Okumuş veya okumamış olsun fark etmiyor. Ben ilkokul mezunuyum. Üniversite mezunları belki iş de bulamıyor olabilir ama bence Türkiye’mizde her yerde de iş var bence. Yapmak isteyen bence iş de olabilir kendi işini de kurabilir. Ben 5 kuruş param yokken o kadar alınan malzemelerin üstesinden geldim. Borç ödedim. Ben normalde hayatımda da çok cesaretli bir insanım zaten. Gözüm karadır, mavi olduğuna bakmayın. Öyle kolay kolay her şeyden korkmam elimi taşın altına koyarım, cesaretliyimdir. Yoruluyor muyum, bedenden çok beyin yorgunluğum var. Çünkü çok şeyle uğraşıyorsunuz. Gün içerisinde bir sürü şey yaşıyorsunuz. Burada her ay 12 bin ürün yollanıyor. Onların kontrolü vs oluyor. Burada dikilen bir ürün dışarıda bir kadının üzerinde görünce çok mutlu oluyorum, ‘Bunu biz dikmiştik’ diyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor tabi.