Alkan, yaşanan süreci şöyle anlattı;

"2019 Eylül ve 2020 Şubat aylarında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde bir kısmı üyemiz olan dört akademisyenin işine hukuka aykırı biçimde son verilmesiyle başlayan süreç, ne yazık ki mantık ve hayal gücümüzün sınırlarını zorlayarak devam etmektedir. Hukuk Fakültesi özelinde Anadolu Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluklar artık trajikomik bir hal almıştır. Görevine son verilen eski yöneticilerimizden Dr. Barış Işık hakkındaki soruşturma raporunda yer alan sendikamızı terörize edici, hasmane dil ve üslup keyfiliğin, kural tanımazlığın, emek mücadelesine karşı düşmanlığın, nezaketten uzaklığın en açık ifadesidir. Hakkında açılan idari soruşturmada, üyemizin savunması ancak Üniversite ile ilişiği kesildikten sonra alınmıştır. Yani çalınan minareye kılıf uydurulmaya çalışılmıştır. Doç. Dr. Mesut Aygün tarafından yürütülen soruşturmada Işık,“Masonik-Fetöcü-Marksist Cephe” adlı terör örgütünün üyesi olmakla suçlanmıştır"

“Bir Hukuk ve TİS Sekreteri açıklama yapmayacaksa ne yapacaktır?" 

Alkan, "Soruşturma raporunda yer alan “şüpheli politika üretme konusunda, Eskişehir ili özelinde herhangi bir siyasetçinin veya basın mensubunun sahip olmadığı bir kudrete erişmiş, adeta kilit bir siyasi figür olarak ön plana çıkmıştır. Elbette bu, şüpheli üzerinden manevra bulmak isteyen siyasi ve karanlık güçlerin (FETÖ, terör destekçisi Marksist Cephe ve Masonik yapının) el birliğiyle ortaya çıkarmış olduğu projenin bir ürünüdür” ifadesi, Türk hukuk düzeninin aklıyla dalga geçmektedir. Üstelik Soruşturmacı’ya göre bu yapı Hukuk Fakültesi temelli örgütlenmiştir. Hatta bu örgütün eş başkanları bulunmakta, örgüt şemasında eski dekan ve yöneticilerin, halen fakültede görev yapmakta olan akademisyenlerin ismi geçmektedir. Hızını alamayan Soruşturmacı Dünya’da bir ilke imza atarak idari soruşturmada gizli tanık dahi dinlemiştir. Şu durumda şu soruyu büyük bir şaşkınlıkla sormaktayız: “Üyemiz nasıl hem Mason hem Fetöcü hem de Marksist olabilmektedir? Bunlar arasında seçme şansı var mıdır, yoksa örgüt paket halinde mi verilmektedir? Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı ise Işık hakkında terör örgütü üyeliği ve propagandası suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Savcılık kararında “terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı olduğuna dair herhangi bir tespit ve delil olmadığı” belirtmiştir. Ancak savcılığın tespit edemediği örgütü, Sayın Soruşturmacı büyük bir azim, kararlılık ve hukuki perspektifle adeta sıfırdan yaratmıştır" dedi. 

"Hukuk ve TİS Sekreterinin TİS sürecine ilişkin basın açıklaması yapması suç mu?"

Alkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

"Yine soruşturmada sendikamız terörize edilmeye çalışılmış ve üyemizin tüm sendikal faaliyetleri alt alta sıralanarak “yüz kızartıcı faaliyet” olarak tanımlanmıştır. O dönem Şube Hukuk ve TİS Sekreterimiz olan Işık’ın TİS sürecinde mesai saatleri dışında ve şu an olduğu gibi sendika binamız içerisinde yaptığı basın açıklaması dahi suç fiili olarak kabul edilmiştir. İster istemez şu soru akıllara gelmektedir: “Bir Hukuk ve TİS Sekreteri TİS sürecine ilişkin açıklama yapmayacaksa ne yapacaktır? Söz konusu disiplin soruşturmalar eski rektör Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı ve Hukuk Fakültesi’ne de üniversite dışından paraşütle indirilen eski dekan Prof. Dr. Hüseyin Özcan ve yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ferhat Uslu’nun başlattığı işlerdir. Ne hikmetse üç isim de memleketin dört bir yanına dağılıvermiştir. Şu halde üniversitenin yapısını tahrip edip başka adreslere dağılan eski yönetimin yürüttüğü her tür işlemin meşruiyeti üzerine düşünülmelidir. Eski Rektör Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, eski Dekan Vekili Prof. Dr. Hüseyin Özcan ve Dekan Yardımcısı Ferhat Uslu’nun görevlerinden ayrılmalarının ardından şehrimizde, Anadolu Üniversitesi’nde ve Hukuk Fakültesi’nde bu hukuksuz ve baskıcı sürecin sona ereceğine ilişkin bir umut belirmiştir. Sendikamız da bu konuda önyargısız ve iyimserlikle hareket etmiştir. Ancak geldiğimiz noktada üyemizin karşılaştığı muamele büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Üyemizin Üniversite’yle ilişiğinin kesilmesi işlemine açtığı iptal davasında Eskişehir 1. İdare Mahkemesi 06.10.2020 tarihli kararında işlemi iptal etmiş ve Üniversite’den yeniden işlem tesis etmesini istemiştir. Yani Üniversite yönetimine bu hukuksuz ve akıl almaz süreci sona erdirmesi için bir fırsat vermiştir. Ancak Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Recai Dönmez başkanlığında toplanan Hukuk Fakültesi Yönetim Kurulu Işık’ın atamasının ikinci kez yenilenmemesine karar vermiş ve üyemizi ikinci kez işten atmıştır. Yeni yönetime ister istemez sormaktayız: “Hukuksuzluktaki bu ısrarınız neden?"