Adalet Sarayı A kapısı önünde gerçekleşen tören, Atatürk anıtına çelenk sunumuyla başladı.Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından bir konuşma gerçekleştiren Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, hukuksuzlukların giderek arttığı, hukukun istisna olduğu bir dönemin içerisinden geçtiklerini söyledi.

"Toplumsal barış için adalet şart" 

Adaletsizliği toplumun her katmanında sonuna kadar hissettiklerini ifade eden Başkan Mustafa Elagöz, “Oysaki adalet toplumun oksijenidir; adalet olmazsa toplum nefes alamaz, gelişemez. Demokrasi ve barış, toplumdaki bireylerin adalet duygularının gelişerek vicdanlı olabilmeleriyle mümkündür. Modern toplum adaletle gelişir. Demokratik hukuk devleti, adaletin tüm sınıflar için uygulandığı ölçüde mümkün olabilir. Adaletin yasama, yürütme ve yargı eliyle, etkin bir şekilde ve tüm bireylerin özel durumlarına uygun olarak sağlanması gerekir. Adaletli olmak, tüm bireylerin sahip olmaları gereken insani bir erdemdir. Devleti yönetenlerin, yasa yapanların, yasaları uygulayanların, yargı mensuplarının adil olmaları gerekir. Toplumsal barış için adalet şarttır. Adaletsizlikler insanların devlete olan güvenlerini sarsar ve devlete karşı bir yabancılaşmaya neden olur. Toplumsal düzeninin işleyişinde en temel unsur, bağımsız ve tarafsız bir adalet sistemidir. Hangi gerekçe ile olursa olsun, hukuk adaletsizliği korumamalıdır” dedi. 

"Avukatlar günümüzü kutlayamıyoruz" 

Avukatın mesleğini gereği gibi ifa etmesini engelleyecek her türlü düzenleme ve yaklaşımın olduğu bir ortamda adil yargılanma hakkından bahsedilemeyeceğini vurgulayan Elagöz,  avukatlarından sorunlarından şöyle bahsetti:

"Bu anlamda savunma görevini ifa eden avukatlar ve onların meslek örgütü barolar demokratik hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası ve hatta varlık sebebidir. Belirtilen tespitler ışığında bizler bugün 5 Nisan Avukat Günü’nü kutlamak için bir araya gelmiş isek de maalesef 5 Nisan Avukatlar Günümüzü kutlayamıyoruz. Yargının kurucu unsuru olan ve savunma makamını temsil eden avukatların her geçen gün mesleğini yapamaz hale getirildiği. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesinin her geçen gün yok edildiği, Vatandaşın mahkemelerden değil de siyasilerden adalet beklediği bir atmosferin yaratılmış olması, CMK uygulamalarındaki angarya yasağı ve zorunlu müdafi ücretlerinin yıllardır iyileştirilmemesi, Artan enflasyon karşısında eriyen Avukatlık asgari ücret tarifesi, Avukatlık Kanunun 2. Maddesi yok sayılarak her türlü kurum ve kuruluşta avukatın önüne bir sürü engel çıkartılması, Avukata karşı işlenen suçlarda Avukatlık Kanunun 57. Maddesinde belirtilen “Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünün mahkemelerce ısrarla dikkate alınmaması, Görevi sebebiyle öldürülen Avukatların korunamaması, Avukata karşı şiddet eylemlerinin artarak devam etmesi ve buna karşı meslektaşımız olarak gördüğümüz hakim ve savcıların bu konudaki duyarsız yaklaşımı, Hukuku ve adaleti bir amaç değil araç olarak gören anlayış sebebiyle hukuk sisteminin çökmesini amaçlayan ve bu kapsamda her yere hukuk fakültesi açarak niteliksiz hukukçu yetişmesini sağlayan bir sistemin varlığı, Denetlenmeyen ve hukuki yaptırımı olmayan “ ben böyle uygun gördüm” zihniyetinin hakim olduğu, Keyfiliğin başını alıp gittiği, hukukun ne emrettiği değil, yetkilinin ne düşündüğünün önem arz ettiği, Gerek yargıda ve gerekse tüm kurum bürokrasisinde liyatın değil, sadakatin esas alındığı, Her daim sahada olan avukatların ve onların meslek örgütü baroların özellikle adli sistemle ilgili yasal düzenlemelerde görüş ve önerilerinin alınmaması, Hayatında hiç cübbe giymemiş, mahkeme koridorlarında ve duruşma salonlarında bulunmamış olan kişilerin Ankara’da masa başında Yargıda reform adı altında hazırladıkları ve hiçbir amaca hizmet etmeyen eylem planları, Uzun yargılamalar nedeniyle yıllarca bitmeyen dava dosyaları, Sistemsel sorunlar nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sorunlar ve daha sayamadığımız onca sorun mesleğimizin önündeki en büyük sorunlar olarak durmakta ve bu sorunlar Avukatlık mesleğinin olması gerektiği şekilde icrasına engel olmaktadır. Avukata çıkartılan engel özünde yurttaşın hak arama özgürlüğüne çıkartılan engeldir. Bu sorunlar maalesef her yıl 5 Nisan Avukatlar Günü’nde bizlerce dile getirilmesine rağmen sorunlar çözülmediği gibi her geçen gün artarak da devam etmektedir. Mevcut yapı ve anlayışla bu sorunların çözülmesini beklemek de beyhude bir çabadan öte bir şey değildir.”

Törene Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yanı sıra Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile çok sayıda avukat katıldı.