Eskişehir Valisi Özdemir Çakacak

“Emekleri, sevgi dolu yürekleri ve fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, insanlığın umudunu yeşerten kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Kadına saygı, değerlerimizin, gelenek göreneklerimizin, tarihimizin, sosyal hayatımızın tabii bir sonucudur. Türk tarihinde kadın daima etkin ve önemli rol üstlenmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda vatanın bağımsızlığı için cesurca cepheden cepheye koşan Türk kadını, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra toplumsal hayatın her alanında yerini almıştır. Siyaset, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere toplum hayatının hemen her alanında kadını dışlayan bir anlayışın benimsenmesi, kuşkusuz sadece kadınlar için değil, bütün toplum için büyük eksikliktir. Kadına yönelik şiddet ve baskı, tüm dünyada önemli bir sorundur. Kadınların uğradığı her haksızlıkta, adaletsizlikte ve ayrımcılıkta onların yanında yer almak vicdanını yitirmemiş herkesin görevidir. Söz konusu anlayışın ve kadınlarımızın cinsiyetleri sebebiyle maruz kaldığı her türlü ayrımcılığın karşısında olmak ve onlara her zaman en büyük desteği vermek sadece üstlendiğimiz kamu görevinin bir sorumluluğu değil, insan olmanın bir gereğidir. Bu duygu ve düşüncelerle yaşamımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız, eğiten, yetiştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren; ailenin ve toplumun temel taşı annelerimizin, şehit ve gazilerimizin eş ve annelerinin, üreten, emek veren, dünyayı sevgi ile dolduran tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”

Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ama…

Bu yıl kadınlar gününü kutlamak gelmiyor içimizden. 

Bu sene hüzünlüyüz, bu sene buruk kalbimiz, yaramız derin, acımız tarifsiz.

Yaşanan tüm acılara rağmen söyleyecek birkaç cümlem var şehit annelerine, eşlerine, kız evlatlarına, kız kardeşlerine, büyükannelerine.

Onlar bu vatanın en güçlü, en metanetli, en fedakar kadınları, onlar bu milletin en güçlü bugünü ve yarınları.

Vatanı vatan yapan şehitlerimizin güzel anneleri, sabırlı eşleri, dirayetli kız evlatları, kız kardeşleri, halaları, teyzeleri… Hepinizin ve hepimizin başı sağolsun. 

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında olduğu gibi bugün de vicdanı körelmiş, insafını ve insanlığını kaybetmiş bölgesel ve küresel güçlere karşı mücadele veriyoruz. 

Bizim istiklal, istikbal ve istikrarımız için can vermiş evlatlarınız, eşleriniz kahraman askerlerimiz için ne söylesek az.

Onları bu vatan için yetiştiren annelerin ellerinden öpüyorum. 

Her daim en zorlu şartlar altında evlerinden binbir endişeyle ama bir o kadar yürekten destekle uğurlayan eşlerin hepsine saygılarımı iletiyorum. 

İşte Anne olmak, Eş olmak yani hepsinin toplamı kadın olmak ne değerli, ne güçlü, ne zor, ne takdire şayan, ne çaresiz, ne gurur verici ama en nihayeti kadın olmak tüm zıtlıkların toplamı.

Bu millet, bu devlet, hepimiz nihayetinde bir kadına borçlu, bir kadın karşısında mahcup, yine bir kadının yaşaması için sorumlu.

Başımız sağolsun Türkiye’m…

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen

8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bir grev esnasında çıkan yangında yaşamını yitiren 128 kadın işçinin anısına başlatılan ve bir süre sonra tüm dünyada kabul edilen “8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” kutlu olsun…

Ülkemizde de 1921 yılından beri, zaman zaman kesintiye uğrayarak da olsa kutlanan bu anlamlı ve önemli gün, kadın hak ve özgürlüklerinin hem hukuk düzeni hem de toplum nazarında geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için yapılan çalışmaları temsil eden bir gündür. 8 Mart aynı zamanda, kadının üretim sürecine verdiği önemli katkının da temsil edildiği gündür.

Endüstri toplumuna geçilmezden önceki dönemlerde kadın, emek ve üretim anlamında yine yaşamın başat gücü olsa da, bu güç bölgesel ya da bireysel ölçülerin dışına çıkmıyordu. Endüstri devriminden sonra ise, kadınlar, çocuklarla birlikte endüstriyel üretimin ana unsurları haline geldiler. Çalışma saatleri son derece uzun ve yorucu, karşılığında elde edilen gelir ise son derece azdı. 

Ülke nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız bugün hala, iş dünyasında, siyaset dünyasında, hem ülke hem de kendi gelecekleri üzerinde yeterince söz sahibi olamamaktadırlar. Bunda geleneksel aile yapısının, toplumsal olarak sahip olduğumuz tarihsel sürecin ve eğitim sistemimizin çok önemli rolü olduğunu söylemeliyim.

Ancak şunu da sevinerek görüyorum ki, özellikle son yıllarda, kadın-erkek eşitliği ve bunun yanında emekçi kadın hak ve özgürlükleri konusunda toplumun geneline yayılan ve gelişerek devam eden bir hak arama mücadelesi var. Bu mücadelenin kısa, orta ve uzun vadede çok önemli ve olumlu sonuçlar yaratacağından kuşkum yok.

Bu vesileyle,

Tüm  kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyor, eşit, adaletli ve barış içinde bir dünya diliyorum.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt

Mesajında 8 Mart’ın, Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edilmesinin üzerinden 100 yılı aşkın bir süre geçtiğine dikkat çeken Başkan Kurt, ancak dünyanın dört bir yanında, kadına yönelik her türlü şiddet, haksız ve hukuksuz uygulamalar ve çalışma hayatındaki ayrımcılığın hala devam ettiğinin altını çizdi. Kazım Kurt, mesajında şu ifadeleri kullandı;

“1857 de eşit işe eşit ücret ve 8 saat çalışma saati isteyen ve bu mücadelede yaşamını yitiren 129 kadının mücadelelerin anısına Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak atfedilen 8 Mart’ı kadınlar, iki yüz yıldır süren eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki kazanımların her gün biraz daha tasfiye edildiği, bunları korumak ve yeni haklar elde etmek için sürekli sesini yükseltmek zorunda kaldıkları bir siyasi iklimde karşılıyor. Kadın cinayetleri her geçen yıl daha da artarak devam ediyor. 2019 yılında 411, 2020 yılının ilk iki ayında (1 Ocak’tan günümüze kadar) 53 kadın öldürüldü. Kadınlar sokak ortasında, evde, koruma altında ve boşanma davası çıkışında ya da koruma kararı istediği halde verilmediği için öldürüldü veya yaralandı. Kadınlar; ayrılma veya boşanma isteği bahane gösterilerek, evlenme teklifini kabul etmediği gerekçesiyle; erkek arkadaşı olduğunu ailesi öğrendiği için öldürüldü. Kadınlar, evli oldukları veya beraber oldukları erkekler; eskiden evli oldukları ya da beraber oldukları erkekler; akrabalık ilişkileriyle bağlı oldukları erkekler; yakınları, tanıdıkları erkekler tarafından her gün yeniden yeniden öldürüldü. Hayatta kalan kadınlar ise yok edilmek istenen hakları ya da omuzlarına yüklenmek istenen yüklerle öldürülmek isteniyor. Güvencesiz olarak ev işlerine giden, en ağır işlerden biri olan ev kadınlığı da yapan kadınlar, şiddetin en ağırına maruz bırakılıyor. Kadınlar, çalışma yaşamında yedek ve ucuz işgücü olarak görülmekte, hatta birçok iş alanında çalıştırılmamakta, sosyal güvencesiz bırakılmaktadır. Erkeklerle aynı işi yapan kadınlar sadece kadın oldukları için daha düşük maaş almakta, yönetici pozisyonlarında çalıştırılmamaktadır. Okulda olması gerekirken çocuk yaşta evlenmeye hatta anne olmaya zorlanan çocuklarımız bu anlayışa karşı isyanlarını hayatları ile ödüyor. Çocuğu ve ailesi için büyük özverilerle tenceresini kaynatmaya çalışan, büyük zorluklar içerisinde eğitimine devam etmeye çalışan kadınlarımız, acımasızca katlediliyor, yaşamlarının baharında hayattan koparılıyor."

Kurt, mesajında, siyasal iktidarin bir an önce kadın cinayetlerini sona erdirecek adımlar atması gerektiğini de belirtti. Bu kapsamdaki çalışmalardan örnekler veren Kurt, "Unutulmamalıdır ki; 8 Mart, tüm bu sorunların aşılmasında bir kutlama değil, bir mücadele günüdür. 8 Mart’ın tüm dünya kadınlarına eşit haklar ve özgürlükler getirmesi dileğiyle. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nüzü kutluyor, hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.”

Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç

"8 Mart’ın, Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan edilmesinin üzerinden 100 yılı aşkın bir süre geçti. Maalesef dünyanın dört bir yanında, kadına yönelik her türlü şiddet, haksız ve hukuksuz uygulamalar, çalışma hayatındaki ayrımcılık, bütün acımasızlığı ile toplumların kâbusu olmaya devam ediyor. Ülkemizin Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kahramanlık hikayeleri yazan kadınlarımız, pek çok ülkeden önce Cumhuriyet kazanımlarının bir sonucu olarak toplumsal yaşamda aktif rol almaya başladılar. 5 Aralık 1934 tarihinde Büyük Önder Atatürk tarafından seçme ve seçilme hakkına kavuşan kadınlarımız, ne yazık ki bugün ülke yönetiminde arzu edilen noktada olmadıkları gibi töre cinayetlerinin, şiddetin, hukuksuzlukların kurbanı olmaya da devam ediyorlar. Bunun da ötesinde çalışma yaşamında yedek ve değersiz işgücü olarak görülüyor, birçok iş alanında çalıştırılmıyor ve sosyal güvenceden yoksun bırakılıyorlar. Bu bağlamda 8 Mart tarihine bir kutlama günü değil, bir mücadele günü olarak bakmalıyız. Ulu Önder’imizin de dediği gibi; “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” Karamsar tabloya rağmen, adalet arayışını, özgür bir gelecek ve eşitlik mücadelesini, toplumun tüm kesimleriyle omuz omuza sürdürmek pek çok alanda olduğu gibi kadın hakları konusunda da bizi çözüme ulaştıracaktır. Bu düşüncelerle, şiddet sonucu hayatını kaybeden tüm kadınlarımızın, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor; 8 Mart’ın, tüm dünya kadınlarına, eşit hak ve özgürlükler getirmesi diliyorum"

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı

Rektör Çomaklı yayımladığı mesajında, Kadınlar Günü'nü en içten dilekleriyle kutladığını belirterek, "Hepimizin ilk öğretmenleri olan sevgileri, fedakârlıkları, gayretleri ve emekleriyle geçmişimizin şekillenmesinde ve geleceğimizin inşa edilmesinde büyük role sahip tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Nene Hatun, Şerife Bacı ve Kara Fatma’nın Kurtuluş Savaşı’nda, Zeynep Sağır, Kübra Doğanay ve Cennet Yiğit’in 15 Temmuz’da gösterdiği gibi kadınlarımız, tarihin bütün kırılma anlarında, canları pahasına bu ülkeye sahip çıkmaktadırlar. Kadınlarımız, Zübeyde Hanım gibi millete her daim umut olacak, vatanın kurtuluşunu müjdeleyecek evlatlar yetiştirmiş, ailenin içindeki hayati vasıflarının yanı sıra sağlık sektöründen eğitime, siyasetten iş hayatına kadar toplumun her aşamasında vazgeçilmez bir öneme sahiptirler. Bugün vesilesiyle, uğradıkları her türlü ayrımcılık, hak gaspı ve şiddete karşı kadınlarımızın yanında olduğumuzu belirtir; bizi bugünlere taşıdıkları ve geleceğe yönelik en büyük teminatımız oldukları için kadınlarımıza teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.

Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak

Rektör Şenocak, yayımladığı mesajında kadınların emeği ile dünyayı güzelleştiren ve dönüştüren olduğunu belirterek, "'Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.' Gazi Mustafa Kemal’in bu sözleri kadının toplumun ve kültürün inşasındaki rolünün en eksiksiz ve en veciz ifadesidir. Çünkü kadın insanoğlunun varoluş vesilesidir, emeği ile dünyayı güzelleştiren, değişip dönüştürendir, asırlardır sergilediği toplumsal varoluş mücadelesi ile insanın başarabileceklerinin sembolüdür. Temsil ettiği tüm değerlerin de ötesinde ve en temelinde toplumun yarısıdır ve diğer yarısını yetiştirendir. Bu gerçek apaçık ortadayken bir milletin yahut tüm insanlığın yarısının yok sayılması, arka saflarda bırakılması hiçbir mantığa, ahlaka ve değere denk düşemez" ifadelerini kullandı.

Rektör Şenocak, mesajının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Kadınların 21’inci yüzyılda hala sosyal hayatta, ekonomik hayatta, eğitimde ve siyasette var oluş mücadelesi vermek zorunda kalmaları tüm insanlığın ortak sorunudur ve insanın ırk, din, cinsiyet gibi ayrımların ötesinde salt insan olarak değer gördüğü demokrasi kültürü ile ters düşmektedir. Kadına yönelik şiddet ve baskının ise söz konusu edilmesi dahi kabul edilebilir değilken bu konu bir insanlık ayıbı olarak çözüm beklemektedir. Bu noktada tüm kurum ve kuruluşları ile toplumun üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi gerekmektedir. Kadim tarihiminiz boyunca yaşamın her alanında etkin bir şekilde yer almış olan Türk kadını, sahip olduğu bu statüyü cumhuriyetin kıymetli kazanımları ile taçlandırmış, tüm dünyaya öncü olmuştur. Bugün de derin kültürümüzden ve ileri görüşlü önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten devraldığımız bu bilinçle Türk kadınının toplumda hak ettiği konumu korumak hepimiz için elzemdir. Bu düşüncelerle, cinsiyet ayrımının olmadığı, kadınlarımızın eğitimde, siyasette ve iş hayatında eşit olanaklara sahip olduğu bir dünya dileğiyle, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ailesindeki kadın mesai arkadaşlarım başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum."

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler

Kadınlar, hem toplumun temel taşı olan ailede, hem de ülke ve şehir ekonomisinin gelişiminde büyük sorumluluklar üstlenmektedir. 

Bugün her ne kadar ülkemizde kadının işgücüne katılım oranı istediğimiz seviyeden uzak olsa da son yıllarda kadın yöneticilerimizin ve girişimcilerimizin başarıları geleceğe dair umutlarımızı yeşertmektedir.

Türkiye’nin ve Eskişehir’in eğer daha müreffeh olmasını, daha da zenginleşmesini istiyorsak kadın girişimci sayısını artırmamız gerekmektedir. 

Eskişehir Ticaret Odası olarak biz, ülkemizin geleceğinde kadınların çok büyük rol üstleneceğine, kadın girişimcilerimizin şehrimizdeki ve ülkemiz ekonomisindeki başarı hikayelerine yenilerini ekleyeceğine yürekten inanıyoruz. 

Bu düşünceyle hareket ederek, kadın girişimcilerimizin sayısının artması için çalışıyor, geleceğin girişimcilerine destek oluyoruz. 

Şahsım ve Eskişehir Ticaret Odası adına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadın üyelerimizi ve tüm kadınları içtenlikle kutluyor; ülkemize ve hayatımıza kattıkları değer için tüm kadınlara teşekkür ediyorum. 

AK Parti Eskişehir İl Başkanı Zihni Çalışkan

“Kadınlarımız bir gün değil her gün başımızın tacıdır. Toplumun yapıtaşını oluşturan ailenin temel unsurları olan kadınlarımız hayatın her alanında her türlü fedakârlığı göstermekteler. Bu vatan ve millet için canını feda eden nesilleri de yetiştirenler yine kadınlarımız. Ne kadar teşekkür etsek haklarını ödeyemeyiz. Başta şehit ve gazi anneleri ve eşleri olmak üzere şefkatin ve sevginin simgesi olan, geleceğe güvenle bakmamızı sağlayan tüm kadınlarımızın bu özel gününü kutluyorum” 

MHP Eskişehir İl Başkanı İsmail Candemir 

Kadınların merhamet, şefkat, sevgi ve fedakarlığın sembolüdür. Türkiye'nin kadınlarının da tarih boyunca istiklal ve istikbal mücadelelerinde daima en ön safta yer aldıklarını, kimi zaman devletin kuruluşunda, kimi zaman da vatanın kurtuluşunda görev üstlenen kahraman kadınların, geride asla unutulmayacak, günümüz kadınlarına rehber olacak bir miras bıraktıklar.

Türk Kadını; özellikle Kurtuluş Savaşı döneminde sergilediği fedakâr, vatansever ve özverili davranışlarıyla kahramanlıkların en güzel örneklerini ortaya koymuştur. Dünya Kadınlar Günü; kadınların, eşitlik, iyi yaşama ve çalışma koşullarını iyileştirme yolunda verdikleri mücadelenin simgesi olmuştur. Bugün gelinen noktada Anadolu Kadınları; iş hayatı, eğitim, sağlık, siyasete varıncaya kadar her alanda üstlendiği görevi başarıyla yerine getirmiş, ülkemizin en büyük teminatı olmuştur. Çocuklarımızı, geleceğe annelerimiz hazırlamaktadır. Daima özverinin, sevginin kaynağı ve temsilcisi olan Türk kadınının yüreği, sevgi yumağından oluşur.

Bu vesileyle yürekleri sevgi dolu başta şehit ve gazi anneleri ile eşleri, teşkilatımızda ki bütün kadınlar olmak üzere, fedakârlıkları, emekleri, sevgileri ve mücadeleleriyle insanlığın umudunu yeşerten kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyorum.

AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Özlem Yalçın

“Kadınlarımız gelecek nesillerin mimarlarıdır. Toplumsal yaşamın her kademesinde ve her zaman önemli roller üstlenen kadınlarımız, üstün fedakârlık duygusu içinde yaptıkları çalışmalarla, yeni nesillerin yetişmesinde önemli katkılarda bulunmuşlardır
Ayrıca Peygamberimizin ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ sözünün muhatabı olan kadınlarımız üretken çalışmaları ile toplumumuzun kalkınmasına ve insanlarımızın daha mutlu bir hayat sürmesi sürecine önemli ölçüde destek sağlamaktadırlar.
  
Ülkemizin geleceğinde biz kadınlara da büyük görevler düşmektedir. Bizler üreten, ürettiğini pazarlayabilen, hedefleri olan ve kendi ayakları üzerinde durabilen kadın sayısının artmasını istiyoruz. Doğumdan ölüme kadar hayatın her alanında varlıklarını hissettiğimiz emekleriyle bizi biz yapan değerli kadınlarımızın bu özel gününü yürekten kutluyorum.”

BBP Eskişehir İl Başkanı Şaban Bozbal

"Kadınların değeri büyüktür. Kadın; öncelikle anadır. Kadın bazen sevgili, bazen, arkadaş, bazen abla, bazen kardeştir." ifadelerini kullanan Büyük Birlik Partisi Eskişehir İl Başkanı Şaban Bozbal, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yazılı bir mesaj yayımladı. 

Bozbal mesajına şöyle devam etti: "Kadınlarımızın muhatap olduğu ve bizleri son derece kaygılandıran insanlık dışı muamelelerin tamamen yok edilmesi için başta siyasi sorumluluk sahipleri olmak üzere herkes üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmelidir. 8 Mart, dalga dalga yayılarak küresel boyuta ulaşmış bir farkındalığın, eşitlik bilincinin ve sosyal uyanışın miladıdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü; ihlali imkânsız bir hakkı muhafaza, aşama aşama büyüyen bir mücadele azmini müdafaa, hepsinden önemlisi insan olmaktan kaynaklanan kazanımların muasır ve muazzez seviyelere taşınma iradesini simgelemektedir. 

Toplumsal huzur ve barışın önşartı ayrımcılığın reddi, cinsiyetçi saplantının dışlanarak kanara itilmesidir. Bu sağlanmadan kadınları sadece belirli gün ve haftalarda hatırlamak yerinde ve yeterli olmayacağı gibi, doğru da sayılamayacaktır.  Kadınlık onurunun, insanlığın onuru mertebesinde görmeden atılacak hiçbir adım amaç ve hedefine ulaşamayacaktır. Kadın haklarının, en tabii insan hakkı olduğu gerçeğini kabullenmelidir. 

Demokratik kültürdeki aşınmalar, temel hak ve özgürlüklerdeki kayıplar elbette kadınlara da olumsuz yansımaktadır. Hoşgörü ve tahammül zeminindeki çatlaklıklarla beraber, adalet ve ahlak ilkelerindeki geniş ve önlemez kırılmalar şiddet ve cinayetlerin önünü açmaktadır. Bugünkü zaman zarfında lise çağlarındaki evlatlarımız bile korkunç saldırılara uğramakta; taciz ve tecavüz haberleri akıllara durgunluk veren seviyelere çıkmaktadır. Kadınlara yönelmiş şiddet durmadan, masumları katledenlerin ürediği bataklık kurutulmadan medeniyet ve gelişmişlikten bahsetmek insan aklıyla alay etmektir. 

Şu gerçeği unutmayalım ki, kadın aile ve toplumsal ilişkilerin direğidir. Bilimden sanata, spordan edebiyata, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında kadınların tam manasıyla izi görülüp sesi duyulacaksa önce şiddetle mücadele etmek asıl ve öncelikli olmalıdır. 

Kadınlarımızın muhatap olduğu ve bizleri son derece kaygılandıran insanlık dışı muamelelerin tamamen yok edilmesi için başta siyasi sorumluluk sahipleri olmak üzere herkes üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmelidir. Kadınsız toplum, kadınsız insanlık asla düşünülemez. Kahraman ve fedakar Türk kadınının hak ettiği yerlerde olması, layık olduğu sosyal, siyasal ve ekonomik sıçramalar yaşaması bizim öncelikli gayemizdir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, nerede yaşarsa yaşasın ülkemizin tüm hanımefendilerine en iyi dileklerimi sunuyorum. Aziz şehitlerimizin muhterem annelerine en derin hürmetlerimi bildiriyor, şiddet ve cinayete kurban giden tüm kızlarımızı, kadınlarımızı rahmetle anıyorum."

BBP Odunpazarı İlçe Başkanı Abdülcebbar Pektaş

"İnsanların cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılık ve eşitsizliğe maruz kalması bir ülkeyi içten içe zayıflatır; devletin, toplumun, ailenin ve bireyin yaşamının sağlıklı sürmesini engeller.

Kadın ve erkeğin hak ve özgürlüklerde, fırsatlara erişimde ve temsilde eşitliğinin esas olduğuna inanıyoruz. Bu bir demokrasi, toplumsal refah ve ulusal onur konusudur.

Kadınların eğitim, çalışma hayatı ve siyaset başta olmak üzere hayatın her alanına eşit katılımını ve karar alma mercilerinde daha çok sayıda kadın olmasını sağladığımız bir Türkiye'nin daha uzlaşmacı, daha demokratik ve daha kalkınmış bir ülke olacağına inanıyoruz.

8 mart dünyada kadınların eşitlik kalkınma ve daha huzurlu yaşam özlemlerini dile getirdikleri gündür. Kadınların ve erkeklerin gücünü hayata eşit katabilmeliyiz.

Bu anlamlı günde öncelikle şehit ve gazilerimizin eş ve annelerinin önünde sonsuz saygıyla eğiliyorum ve tüm  Kadınlarımızın bu anlamlı gününü yürekten kutluyorum. "

Sağlık Sen Eskişehir Şube Başkanı Hasan Hüseyin Köksal

"Kadın, toplumun mayasıdır. Sağlam bir gelecek, kadınlarımızın bilgeliğinde, çağı kuşanmasıyla, her alanda kendini yetiştirmesinde şekillenecektir. Kadim tarihimizde de Türk kadını hep en ön safta yer almıştır. Sağlık-Sen olarak, çalışan kadınlarımızın çoğunlukta olduğu hizmet kolunda sendikacılık yapıyoruz. Bu sebeple kadın çalışanlarımızın sorunlarını daha yakinen takip ediyor, çözümü için çalışıyoruz. Kadınlarımızın çalışma hayatında yaşadığı en büyük mağduriyet olan başörtüsü engeli, Memur-Sen olarak bizim düzenlediğimiz imza kampanyası sonrası giderilmiştir. Doğum öncesi ve doğum sonra çalışan annenin bir nebze olsun rahatlaması için yasal düzenlemeler yapılmasına öncülük ettik. Çalışma hayatında kadınlarımızın yaşadığı en büyük sorunlardan biri de kreş sorunudur. Özellikle 24 saat esasına göre çalışan sağlık çalışanlarına yönelik 24 saat hizmet veren kreşlerin açılmaması bir eksikliktir. Bu konuda ilk adımı atan Sağlık Bakanlığı’nın kreş uygulamasını yaygınlaştırması gerekmektedir. Kadınların çalışma hayatında yaşadığı bir başka mağduriyet ise, bu toplumun bir ayıbı olan mobbing ve tacizlerdir. Bu yönde toplumsal bilinç artırılmalı, yaşanmaması ve konuşulmaması dahi gereken bu olaylar sona ermelidir. Hiçbir kızımız, kadınımız bir kendini bilmezin kurbanı olmamalıdır. Kadınlarımıza, milletçe sahip çıkmalı, bütün kadınları Yaradanın bir emaneti olarak görmeli, ona göre davranmalıyız. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, gelenekselleşen kutlama günlerinden sıyrılıp, kadının gerçek sorunlarının ele alındığı ve çözüme kavuşturulması konusunda gerçekçi iradenin ortaya konduğu günlere dönülmesini, acıların sona ermesini, gözyaşlarının dinmesini diliyoruz. Başta bu cennet vatan için toprağa düşmüş şehit annelerimiz olmak üzere Sağlık ve Sosyal Hizmet kolunda faaliyet gösteren kadınlarımızın ve bizi biz yapan tüm kadınlarımızın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tebrik ediyorum"

Türk Sağlık Sen Eskişehir Şube Başkan Yardımcısı Gülderen Bilim

Kadim Türk kültürünün en önemli özelliklerinden biri kadına verdiği değerdir. Fakat günümüz Türkiye’sinde kadına yönelik şiddet ve cinayetleri gördükçe bu hale nasıl gelindiğini düşünmek lazımdır. 

Ziya Gökalp “Kadın yükselmezse alçalır vatan, Samimi olamaz onsuz bir irfan.” Demiş. Türkiye müreffeh bir ülke olacaksa bunun temel taşlarından biri de kadına, onun emeğine duyulan saygı, verilen değerdir. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  “ Türk kadını sen omuzlar üstünde yükselmeye layıksın” diyerek işaret ettiği seviyeden neden bu kadar uzaklaşıldı, Türk kadını niçin sorunlarla boğuşuyor bunun üstüne kafa yorulması gerekmekte ve harekete geçilmelidir. 

Kadınlarımızın sosyal hayatta karşılaştıkları sorunların yanında çalışma hayatında da sıkıntılar yaşamaktadırlar. 

Türk Sağlık-Sen olarak gerçekleştirdiğimiz Kadın Çalıştayı’nda bizzat çalışan sendikalı kadınlar tarafından şu hususlara özellikle vurgu yapılmıştır:

Kamuda mobbing ve şiddet kadın çalışanlarımızın en önemli sorunlarındandır. Bu konuda ağır yaptırımlar hayata geçirilmelidir. 

Kurumlarda torpil ve adam kayırmacılık gibi uygulamalardan kadın çalışanlar şikayetçidirler. Kendilerinin yönetim kademelerinden kasıtlı olarak uzaklaştırıldıklarını ve kendilerine görev verilmediğini ifade etmektedirler. Branş dışı çalıştırma ve geçici görevlendirmeler gibi hususlarda haksızlığa uğradıklarını belirtmektedirler.

Kreş yetersizliği, süt ve doğum izinlerinin azlığı çalışan kadınlarının aile yaşamlarını olumsuz etkileyen önemli sorunlardır. 

Mesai saatlerinin çalışan anneler için kolaylaştırılması sağlanmalıdır. Araştırmalarımıza göre Kadın çalışanlarımızın sadece 10’unun ailesine yeterli vakit ayırabildiğini belirtmesi bu meselenin mutlaka bir çözüme kavuşturulması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Sendika olarak yaptığımız araştırmalara göre kadın çalışanlarımızın yüzde 67’sinin kendisini kurumunda dezavantajlı hissetmesi, yüzde 76’sının cinsiyete dayalı bir ayrımcılık olduğunu düşünmesi meselenin ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. 

Çalışma yaşamlarındaki zorlukların aile yaşamlarını etkilediği kadın çalışanlarımızın bu sorunlarının çözülmesi için mutlaka somut adımlar atılmalıdır.

Türk kadının sosyal hayattaki kabul edilemez sorunlarının çözülmesi, daha iyi bir çalışma hayatı standardı sunulması devletin öncelikli görevlerindendir. Türk Kadını hak ettiği değeri görmelidir. Bu temennilerle Türk Sağlık-Sen olarak başta şehit anneleri ve eşleri,  Sağlık ve sosyal hizmet alanında şifa dağıtan, şefkat veren,  Çalışma arkadaşlarımız olmak üzere, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz. Toplumsal yaşamda ve sendikal hayatta mücadele eden kadınlarımıza başarılar diliyor ve kadınlarımızın tüm sorunlarının göstermelik tartışmalardan uzak bir şekilde çözüm odaklı olarak sonuca kavuşmasını istiyoruz.

Türk Büro Sen Eskişehir Şube Başkan Yardımcısı Kadın Komisyonu Başkanı Arzu Yılmazalp

Dünyanın her yerinde emeğine, haklarına sahip çıkan, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı direnen kadınlarımızın var olma mücadelesine katkı sunmak amacıyla gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü,  yine buruk, kadının eğitim ve çalışma hakkından tutun da en temel hak olan yaşam hakkına kadar uzanan baskılara ve şiddete maruz kaldığı bir dünyada kutlamak durumundayız.

Emek örgütü olarak biz, bu günün kadınlarımızın çalışma hayatında, özellikle kadın olmasından kaynaklanan sorunlarının kamuoyu önünde tartışıldığı ve çözümler üretildiği bir gün olmasını arzu ediyoruz.

KADIN İSTİHDAMI HER GEÇEN YIL GERİLİYOR: Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Türkiye’nin nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişiye yükseldi. Erkek nüfus 41 milyon 721 bin 136 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 433 bin 861 kişi oldu. Toplam nüfusun yüzde 50,2’sini erkekler, yüzde 49,8’ini ise kadınlar oluşturuyor.

Kasım 2019'da, iş gücüne katılma oranı  0,5 puan azalarak yüzde 52,5'e geriledi. Erkeklerde iş gücüne katılma oranı 0,8 puanlık düşüşle yüzde 71,6'ya, kadınlarda 0,2 puanlık azalışla yüzde 33,9'a geriledi.

Kadın istihdamı ne kamu da ne de özel sektörde istenilen noktaya gelmediği gibi, her yıl kadın istihdamı daha da düşmektedir. Yapılan anketler işverenlerin özellikle evli ve çocuk sahibi olan kadınlar ile çalışmak istemediklerini ortaya koymaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Hükümet acil tedbirler almalı, kadın istihdamını artırmak için işverene prim ve vergi desteği sağlamalı, yine kadınların rahatlıkla işe gitmeleri için kreş imkanı sağlamalıdır. Bu imkanlar sağlanmadığı sürece kadınlarımız çalışma hayatında istediğimiz noktaya asla ulaşamayacaklardır.

KADINA ŞİDDETİN CEZALARI DAHA DA ARTIRILMALIDIR: Ülkemizin bir diğer kanayan yarası olan kadına şiddet konusudur. Her yıl yüzlerce kadın, hatta çocuk yaşta sayılan genç kız yakınları tarafından (baba, abi, eş) fiziksel ve psikolojik şiddete uğramakta, devlet tarafından alınan önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ise maalesef hayatlarını kaybetmektedirler. Devlet koruması altındayken dahi hayatını kaybeden kadınlarımızın sayısı azımsanamayacak kadar yüksektir.

Devletimiz kadına şiddet konusunda, yeni çalışmalar yapmalı gerekli görülmesi halinde yasal düzenlemeler yapılmalı ve kadına şiddet suçlarının cezaları daha da yükseltilmeli, hafifletici sebepler tamamen kaldırılmalıdır. Cezaların artırılmasının yanı sıra, emniyet güçlerimize kadın ve şiddet eğitimi verilmeli, kadınların yardım çığlıklarına anında müdahale edilmelidir.

ÇALIŞMA HAYATINDA YER ALAN KADINLARA KOLAYLIK SAĞLANMALI: Çalışma hayatında kadınlar, erkek çalışanlara göre daha fazla mobbinge uğramaktadır. Psikolojik şiddet ile başa çıkamayan bir çok kadınımız bu sebeple çalışma hayatını bırakma yolunu seçmektedir. Konuyla ilgili olarak, mobbing eğitimleri artırılmalı ve kadınlara hakları öğretilmelidir. Aktif olarak çalışma hayatında yer alan kadınlara devletimiz tarafından avantajlar sağlanmalıdır.

Özellikle özel sektör istihdamında erkek nüfusun tercih edilmesi, kadınları eve bağlayan önemli bir konudur. Devletimiz bu konuda da önlemler alarak, kadınların özel sektör ve kamu da tercih edilen işgücü haline gelmesini sağlamalıdır.

Yine Endüstri 4.0 ile ilgili öngörülerde, bir çok mesleğin artık robotlar tarafından yapılacağı işsizliğin ciddi oranda artacağı ve en çok kadınların işsiz kalacağı ifade edilmektedir.

Maalesef ki Endüstri 4.0 kaçınılmaz bir gerçektir ve ülke olarak bu konuda bazı önlemler almamız gerekmektedir. Kadınların eğitim hakkının korunması, erken yaşta evliliklerin sonlandırılması, kız çocuklarının özellikle geleceğin meslekleri denilen bilgisayar-otomasyon sistemleri üzerine eğitim almalarının sağlanması alınacak temel önlemlerden bazıları olacaktır.

Türk Büro-Sen olarak, çalışma hayatında kadınlarımızın yer aldığı, toplum içerisinde değersizleştirilmeyen, en yakınları tarafından şiddete maruz bırakılmayan ve eğitim ve yaşama hakkı başta olmak üzere, tüm haklarının korunduğu bir 8 Mart olması temennisi ile, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarız.

İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Kadın Mühendisler Çalışma Grubu

Günümüzde 8 Mart’lar kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması, karar mekanizmalarında yer alması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin, yaşamın her alanındaki kadın sorunlarına çözüm önerilerinin bir kez dile getirildiği gündür. Bu günü önemli kılacak olan, sadece bu günde kadınları anmak, gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda sürekli bu günü vurgulamak değildir.

Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya devam etmektedir. Tarihsel, kültürel ve dinsel bir takım gerekçeler üretilerek kadınlar eğitimden, iş hayatından ve toplum yaşantısından uzaklaştırılmaktadır.Ülkemizde nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız; yaşamın her alanında varken; Karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde, politikada aynı oranda temsil edilememektedir.

Kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar sistematik bir şekilde artmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye gidişin etkisi büyüktür. Kadına yönelik şiddet haberlerinde medyada eril dil kullanılmakta, kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak,kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır.

Eğitim müfredatı ile toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler pekiştirilmekte, dini referanslar dikkate alınarak kanuni düzenlemeler yapılmakta, kesintisiz zorunlu eğitim süresi kısaltılmaktadır. Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte; kadına karşı işlenen suçun ve suçlunun tartışılacağı yerde kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik ve toplumsal hayatın eşitlik ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür. Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Laik eğitim sistemi her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılması için bir zorunluluktur. Yine 12 yıl kesintisiz zorunlu eğitim, kız çocuklarının birey olmasını sağlayacak önemli bir olgudur. Kadını sadece ailenin bir parçası gören politik, kültürel anlayış değiştirilerek, kadının eşit ve özgür birey olduğu kabul edilmelidir. TMMOB  İnşaat  Mühendisleri  Odası  Eskişehir Şubesi Kadın Komisyonu olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü kutluyor; kadın mühendisler olarak mesleğimizin ve sektörümüzün “erkek egemen” ve “erkek işi - kadın işi” algısını ortadan kaldırıp, Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarından ödün vermeden, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir Türkiye ve dünya istediğimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.