Elagöz alınan iptal kararı ile ilgili, “Anılan kararda seçim kurullarında kamu görevlisi olmayan kişi ya da üyelerin sandık kurulu üyesi olduğundan bahisle sandık kurullarının usulsüz oluştuğu iddia edilmiştir. Oysaki 298 sayılı seçim kanununun 22/2 maddesinde sandık kurulu başkanı ve bir üyenin kamu görevlisi olması kuralı getirilmekle birlikte, bunun mümkün olmadığı hallerde kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın kuruldaki en yaşlı üyenin sandık kurulu başkanı olacağı belirtilmiştir. Bu durumda verilen iptal kararında sandık kurulları ile ilgili gerekçenin hukuks uygunluğundan bahis edilemeyeceği ortadadır” dedi.

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline karar vermesi kararın hukuki olmaktan çok siyasi bir karar olduğu yönünde algıya sebebiyet vermektedir” diyen Elagöz, “Bu kararla seçmene yüklenebilecek bir kusur olmayan hallerde Anayasal bir hak ve yükümlülük olan seçmen oyunun geçerli sayılması gerektiğine karar veren, aksinin kabulünün vatandaşın yönetime katılma hakkını korumak için getirilen ve araç niteliğindeki usul kurallarından sadece birinim ihlalinin hakkın özünü ortadan kaldıracak şekilde uygulanması sonucunu doğuracağını kabul eden kurul, 6 Mayıs 2019 tarihli kararı ile bizatihi kendi ile açıkça tenakuza düşmüş ve yargıya güveni zedelemiştir. Sandık sadece seçtiği takdirde değil, aynı zamanda değiştirebildiği takdirde bir demokrasi enstrümanıdır. Yüksek Seçim Kurulu vermiş olduğu bu kararla her geçen gün güven kaybeden Türk yargı sistemine bir darbe daha vurmuştur. Yargı kararlarında çifte standart olmaz olamaz. Kişiye ve zümreye göre karar ihdas edilemez" diye konuştu.