Komisyon tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"Türkiye'de bir günde yaşam hakları, umutları ve hayalleri ellerinden alınan, vahşice katledilen üç kadın, üç hayat daha; Aylin Sözer, Selda Taş ve Vesile Dönmez. Ülkemizde son yıllarda gittikçe artan kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet olayları, çocuk istismarları, tacizler ve tecavüzler, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri kaygımızı arttırıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin ve 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un uygulanması ve hukukun eksiksiz işlemesi konusundaki ısrarımızda ne kadar haklı olduğumuzun bir kez daha ortaya çıkmasından dolayı üzüntü içindeyiz. 

İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet konularında devletlerin yükümlülüklerini belirleyen uluslararası bir sözleşmedir. İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmadan önlenmesini, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın son bulmasını, mağdurların korunmasını, faillerin cezalandırılmasını ve gerekli tüm politikaların üretilmesini belirlemektedir. 

Kısacası İstanbul Sözleşmesi şiddete maruz bırakılan her kadının güvencesidir. Bu gerçekler ortadayken, son bir yılda 381 kadın, erkekler tarafından öldürülmüşken İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin gündeme getirilmiş olması anlaşılabilir değildir.

Dr. Aylin Sözer'in dediği gibi; "Biz toplumda şiddeti ne kadar çok gözlemliyorsak, çocuklar arasında da o kadar yaygınlaşıyor."

Erkek şiddetine karşı, çocuk istismarına karşı, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, temel insan haklarına sahip, yaşama ve çalışma hakkı bulunan özgür ve eşitlikçi bir toplumda yaşamak için diyoruz ki; Susturulan sindirilen ve katledilen kadınlarımızın sesi, nefesi ve çığlığı olacağız. Eksildikçe artarak daha yüksek sesle bağıracağız. İstanbul Sözleşmesi yaşatır. Katledilen kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyor, halkımıza başsağlığı diliyoruz"