Eskişehir Bilecik Tabip Odası Genel Sekreteri Neşe Yılmaz, 6 Eylül 2021 tarihi itibariyle, Eskişehir'in iki büyük kamu hastanesi olan Şehir Hastanesi ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde, randevu sürelerinin aynı anda 2 hastaya birden randevu vermek veya hekimlerin yatan hastalarına vizit yapmak zorunda oldukları saatlere de poliklinik randevusu verilmek suretiyle 5 dakikaya indirildiğini belirterek, "Bizler poliklinikte bir hastayı değerlendirirken, hastanın şikayetlerini dinler, geçmiş hastalıklarını, kullandığı ilaçları öğrenir, varsa eski tetkiklerini inceler, hastayı muayene eder, gerekirse yeniden tetkik ister, sonuçları ile birlikte değerlendirerek hastaya hastalığı hakkında bilgi verir, tedavisini düzenler, tedavisini ve evde uyması gerekenleri anlatır, gerekli görürsek kontrol gününü planlar, ilaçları ve gerekirse istirahati için raporlarını düzenler ve bunların hepsini kayıt altına alırız. Bir çocuğa bile sorsanız yukarıdaki iş ve işlemler için 5 dakikanın yeterli olamayacağını hemen söyleyecektir sizlere. Halihazırdaki 10 dakikalık randevu süreleri bile süre çok kısadır.  Bu sürenin iyileştirilmesini beklerken 5 dakikaya indirilmesini kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir" dedi.

Yılmaz "Dünyada bir hasta için kabul edilen muayene süresi 20 dakikadır. Bu süre, hastanın durumuna göre daha da uzayabilir. 08:00-12:00 13:00-17:00 arasında sadece poliklinik hizmeti veren hekimler için 2 kez 10’ar dakika ara dinlenme de düşünülerek günlük hasta sayısı 23 olarak hesap edilir. Ancak bu şekilde gerçek anlamda öykü alınabilir, muayene yapılabilir, hasta hastalığı ve ilaçları hakkında bilgilendirilebilir. Oysa bizlerden günde 90-100 hastaya bakmamız istenmektedir. Hastane yöneticilerinin gözünde bizim hastalarımızın hiç mi kıymeti yoktur? Oysa muayene süreleri azaldıkça;  mesleki hataların,  dolayısıyla çekinik hekimliğin arttığı, karmaşık olgulara müdahalenin azaldığı, aslında asıl yardıma ihtiyacı olan bu grup hastaların tanı ve tedavilerinin  geciktiği, hastaların yeterli sağlık hizmeti alamadığı, şifaya kavuşamadıkları ve tekrarlayan kereler hastaneye başvurdukları, aynı zamanda yatan hasta da takip eden hekimlerin, bu hastaları takipte de güçlük yaşadıkları, daha çok tetkik istendiği, istenen, hemen tamamını ithal ederek kullandığımız gereksiz tetkiklerle önemli milli servet kaybının olduğu, gereksiz istenilen görüntüleme metodları ile görüntüleme alanında görevli hekimlerin iş yükünün çok arttığı ve değerlendirme için gereken sürelerin bu alanlarda da yetersiz olduğu, hastaların ayrıca gereksiz radyasyona da maruz kaldıkları, hekimlerin daha çok ilaç yazmak zorunda kaldıkları, hastaların ilaç yan etkileri ile baş etmek zorunda kaldıkları, kısa sürede hasta bakmanın, sistemin hekimi buna zorladığını bilmeyen hasta ve yakınları tarafından hekimin tercihi gibi algılandığı  ve maalesef şiddet gerekçesi olduğu, hekimlerin iyi hekimlik ilkeleri ile kısa sürede hasta bakma zorlaması arasında sıkışarak, ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar yaşadıkları, çok defa dinlenmeden, hatta yemek yemeden, uzamış mesai saatleri ile çalışmak zorunda kaldıkları, bu nedenle ailelerini ve kendi sağlıklarını ihmal ettikleri, erken dönemde mesleki tükenmişlik yaşadıkları, iyi bilinmektedir.Ayrıca bu iş yükü altında hekimler, mesleki bilgilerini yenileme, kendilerini geliştirme için yeterli zaman bulamamaktadırlar. Peki hekimler neden çok kısa sürelerde çok sayıda hastaya bakmaya mecbur edilmektedir?Maalesef, mevcut sağlık sisteminde hastanelerin giderleri ve sağlık çalışanlarının hak ettikleri ücretler, poliklinik, yatan hasta ve ameliyatlar yoluyla elde edilen gelirlere bağlanmıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.  Bu kötü düzenin en önemli mağduru maalesef hekimler, sağlık çalışanları, hastalarımızdır. Bu uygulama ayrıca hepimizin güvencesi olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nu da zarara uğratmaktadır" diye konuştu. 

"Sorumlu yetkililer"

Yılmaz, uygulamanın sonlanması gerektiğini belirterek "Yukarıdaki gerekçelerle, 06 Eylül 2021 tarihinde başlatılan uygulamanın ivedilikle sonlandırılmasını, hasta muayene süresinin, hastaların ve hekimlerin (Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği) hak ettikleri süreye değiştirilmesini, bu değişiklik sağlanana dek ortaya çıkabilecek tıbbi veya hukukî sorunlarda, sorumluluğun meslektaşlarımızda değil, bu sistemden sorumlu yetkililerde olduğunu bir kez de buradan beyan etmek isteriz" dedi.