Alkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

1 Ağustos tarihinde başlayan “toplu sözleşme” görüşmelerinde dün Kamu İşveren Heyeti,  2020-2021 yıllarını kapsayan döneme ilişkin teklifini açıkladı. Masaya getirilen teklifte dört gün önce apar topar imzalanan kamu işçileri toplu sözleşmesinin referans alındığı görülmektedir. %3,5+3 ve %3+2,5 teklifi açıkça kamu emekçilerinin gerçekliği ile bağdaşmamaktadır. Yani hükümet dört gün önce sahnelenen oyunu yenilemek, açlık sınırının 2.100, yoksulluk sınırının 6.800 TL’yi aştığı, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun %30’ları bulduğu koşullarda toplam 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine, aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmektedir. Kamu emekçisi emeklisi ile açıkça dalga geçmektedir.

Söz konusu teklifte:

  • Sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, 
  • Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, 
  • Gelir vergisi ve ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi 
  • Bir yıl önceki seçimlerde verilen 3.600 ek gösterge sözünün gereğinin yerine getirilmesi, 
  • Maaşların insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi 
  • KHK’ lardan doğan mağduriyetler

başta olmak üzere kamu emekçilerinin temel talepleri bir kez daha görmezden gelinmiştir. Deyim yerinde ise dağ fare bile doğurmamıştır.

Hükümetin TİS teklifi ortadır. Hiç kimsenin 3 milyon kamu emekçisinin, 2 milyon emeklinin temel hiçbir sorununu çözemeyen, aksine hepimizle dalga geçilen bu teklifi kabul etmeye, müzakareye değer görmeye yetkisi yoktur!

Görüşme öncesinde ve görüşme esnasında Bakanlık ile Memur Sen’ in dışlayıcı, ötekileştirişi tavırları manidardır. Nasıl ki geçmiş yıllarda emekçileri masada satan sendikacılar tarihe kara leke olarak yazılmışsa bugünde o olacaktır. 
Ücret artışı ne olursa olsun geçmiş yıllar ve bugün sergilenen ortaoyunu artık Memur Sen yönetiminin kendilerinden başka düşüncelerinin olmadığını ortaya koymuştur. Kamu emekçilerine sesleniyoruz: Artık bu oyunu bozalım. Ortak mücadele ile kazanımlarımızı büyütelim.

Bizlere yapılan teklif aslında krizin faturasının bizlere kesileceğini de göstermiştir. Buna dur diyelim!

KESK olarak talebimiz açıktır. Güvenceli iş, güvenceli gelecek istiyoruz! Sadaka değil insanca yaşanacak bir ücret, sözleşmeli değil güvenceli bir kadro istiyoruz! Krizin yükünü ödemeyeceğiz, savaşa değil emekçiye bütçe diyoruz! Ancak bunun için sendikalı-sendikasız tüm kamu emekçilerin birlikte mücadele etmesi gerekmektedir. Bu neden ve sorumlulukla başta yetkili sendika Memur-Sen olmak üzere tüm sendikaları ve emekçileri “haklarımız için gerçek ve kararlı bir mücadele için birleşmeye” çağırıyoruz. Zaman topu taça atacak, ortaya laflar edip kapalı kapılar ardında satış sözleşmesine imza atılacak zaman değil! Eylemse eylem, grevse grev! Biz varız! Birleşe birleşe kazanacağız!