Eskişehir Sanayi Odası'nda (ESO) "Madencilik ve Eskişehir Madencilik Sektörü” değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya Eskişehir Madencilik Kümesi Başkanı Metin Çekiç, Eskişehir Madencilik Kümesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Hamza Tınas ve Mehmet Rallas, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Muzaffer Kızıldağ, Yönetim Kurulu Üyesi Berna Kızılbük ve Denetim Kurulu Başkanı Metin Atıcı katıldı. Toplantıda konuşan Başkan Çekiç, "Türkiye dünyanın en büyük mermer ve traverten ihracatçısı, feldspat ihracatçısı, bor üreticisi ve ihracatçısı” ifadelerini kullandı.

"Sektörümüzün bu sorunu için bakanlıklarımızın desteğine ihtiyacı vardır”

Navlun fiyatlarının artışından bahseden Metin Çekiç, "Pandeminin mutasyonlarla birlik de devam etmesi, ülkemizde ve dünyada normalleşme sürecine olumsuz etki yapmaya devam ediyor. Tabii ki bu durum işlerimize, işletmelerimize de olumsuz yansıyor. Uzun süren hastalık aklımıza gelmeyen sorunları da beraber getirdi. Bugün madencilik şirketleri ürettikleri malları üretmek de ve ihraç etmek de büyük zorluklar yaşıyor. Birçok mal müşteri siparişi ile üretilse de konteyner bulunamadığı için aşırı yüksek navlun bedelleri nedeni ile depolarda ve maden işletmelerinde beklemektedir. Bu da işletmelerin nakit döngüsünü, ödeme dengelerini zora sokmaktadır. Dünya ticaretinde üretim ve tüketim zincirlerinde normalleşme olmadıkça sıkıntının daha da büyümesi ihtimali vardır. Bu da sürdürülebilir bir durum değildir. Sektörümüzün bu sorunu için bakanlıklarımızın desteğine ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yıkıcı etki yapması muhtemeldir” dedi.

"Yatırım ortamının iyileştirilmesini talep ediyoruz”

Madencilik sektörünün sorunlarında bahseden Metin Çekiç, yatırım ortamının iyileştirilmesini istedi. İzin süreçlerinin, öngörülebilir ve şeffaf olmasını talep eden Çekiç, şu şekilde konuştu:

"Sektörümüzün güncel sorunları maalesef azalmadı hatta bazı konularda arttı. Pandemi döneminde de Haziran 2020'den itibaren toparlanma sürecine giren ilk sektörlerden biri. Ancak bilindiği gibi madencilik yatırımları büyük risk taşıyan yatırımlardır. Uzun bir arama sürecinden sonra üretime geçebiliyor. Arama sonuçları olumsuz ise saha terkediliyor. Bu süreç de yapılan tüm harcamalar boşa gidiyor. Yatırım ortamının iyileştirilmesini, ruhsat güvencesinin arttırılmasını, izin süreçlerinin öngörülebilir ve şeffaf olmasını talep ediyoruz.”

"Ülkelerin kalkınmışlığı madenciliğin ekonomiye yaptığı katkıyla ölçülür”

Son 10 yılda maden ruhsat sayılarının ciddi oranda düştüğünü aktaran Çekiç, "Son 10 yılda maden ruhsat sayıları çarpıcı şekilde düşmüştür. 2010 yılında 31 bin 562 arama, 11 bin 604 İşletme olmak üzere 41 bin 166 ruhsat var iken, Eylül 2021 itibariyle 5 bin 70 Arama, 9 bin 793 İşletme olmak üzere toplam 14 bin 863 ruhsat kalmıştır. Maden İhracatımız tüm olumsuz koşullara rağmen 2020 yılında, 4,3 milyar dolar ihracatını yaparak ülke ekonomisine katkısını sürdürmüştür. Ülkelerin kalkınmışlığı madenciliğin ekonomiye yaptığı katkıyla ölçülür. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 8-15'lerdeyken ülkemizde yüzde 1,08 mertebesindedir” diye konuştu.

"Türkiye dünyanın en büyük bor üreticisi ve ihracatçısıdır”

Dünya maden sektöründe Türkiye'nin yerini aktaran Metin Çekiç, şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye dünyanın en büyük mermer ver traverten ihracatçısı, dünyanın en büyük bor üreticisi ve ihracatçısı, dünyanın en büyük feldspat ihracatçısı, dünyanın 2'nci büyük krom cevheri ihracatçısı, 3'üncü büyük doğal taş üreticisi ve ihracatçısı, bentonit ihracatçısı, büyük kuvars ve perlit ihracatçısıdır. Ayrıca dünyanın sayışı ferrokrom, çinko, kurşun ihracatçısı olup, AB ülkeleri arasında en fazla altın üretimi gerçekleştiren ülkedir. Bu değerli madenlerin birçoğu, bor, feldspat, manyezit, krom, mermer ve lületaşı da Eskişehir'imizden çıkarılmakta ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sunmaktadır.”

"Maden çıkarmak için kullanılan alan ülkemizin sadece binde 1'idir”

Türkiye ve Avrupa'nın su kullanımında sektörel dağılımını anlatan Çekiç, "Ülkemizin yüzde 30'u tarım, yüzde 29'u orman yüzde 18'i mera alanıdır. Maden çıkarmak için kullanılan alan ülkemizin sadece binde 1'idir. Su kullanımının sektörel dağılım ise yüzde 15 içme ve kullanma, yüzde 75 tarım, sanayi ise yüzde 10 dur. Avrupa da ise içme suyu yüzde 16, tarım yüzde 33, sanayi ise yüzde 51'dir” dedi.