Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Balıkesir İl Sorumlusu Aysun Aykan, İzmir depremini gündemine alarak yaptığı konuşmada Türkiye'nin depremselliğine ve fay yasasına olan ihtiyaca işaret ederek, "Gerek ülkemizde, gerekse dünyada deprem etkisi altında binaların hasar görebilirliği; taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği, yapıda kullanılan malzemenin niteliği, yapının oturduğu zeminlerin jeolojik-jeoteknik özellikleri, binanın diri fay üzerine oturması ve yapı denetim yetersizliği gibi temel nedenden kaynaklandığı bilinmektedir. Bugün Türkiye'de bütün depremlerde bu ana unsurdan dolayı can ve mal kayıpları yaşanıyor. Biz bunları düzeltemedikten sonra her depremden sonra can ve mal kayıplarını yaşarız. İzmir'e 80 kilometre uzakta bir deprem oldu ama birçok bina yıkıldı. Bazen yanınızdan fay geçmese de binanız yıkılabilir. Depremde yıkılan veya ağır hasar gören yapıların, hemen hemen hepsinin deprem merkez üssünden 80km uzaklıkta yer alan Bayraklı İlçesinde yoğunlaşması, yapı-zemin etkileşiminin ve yerel zemin koşullarının, oluşan deprem hasarları üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Binaların zemin özelliklerine göre dizayn edilmemesi, inşaat uygulamalarında yanlışlar olması, yapılarda özellikle de zemin katlardaki işyerlerinde kolon ve kirişlerin kaldırılması yada içlerinden tesisat borusu geçirilerek zarar verilmesi gibi nedenler büyük bir afet ortaya çıkarmıştır. 80 km uzaktaki depremden etkilenen Bayraklı İlçesindeki durum Marmara Denizine kıyısı olan tüm iller içinde geçerlidir. Marmara Denizi'nde yakın bir gelecekte büyük bir deprem bekliyoruz. Ulusal ve Uluslararası yapılan çalışmalara göre burada 1999 depreminden sonra 30 yıl içinde yüzde 65 ihtimal ile maksimum 7.6 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Aradan 20 yıl geçti. 10 yıl içinde burada büyük bir deprem bekliyoruz fakat ne zaman olacağını bilemiyoruz. Bu depremden İstanbul, Bursa, Balıkesir, Yalova, Kocaeli, Çanakkale, Tekirdağ ağır bir şekilde etkilenecektir" dedi.

"Fay üzerindeki binaları kaldırmamız gerekli"

Aykan sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAF) üzerinde 1939’dan başlayarak 1999’a kadar olan depremlerde birçok kişi yaşamını yitirdi. KAF’ı yaklaşık 12 milyon yıldır var ve bu fay üzerinde yine büyük depremler olacak. KAF’yı yok olmayacağına göre; KAF Zonu tehlike kuşağı içerisinde kalan binaları depreme güvenilir hale getirip, fayın üzerindeki binaları kaldırmamız gerekiyor. Bizim 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunumuz var. Bu kanun bizim için fırsat ve ülke olarak aldığımız en önemli kararlardan bir tanesi olduğunu ifade etmek istiyorum. Bunu fırsata çevirip bu kanunu buralarda uygulamamız gerekir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Türkiye Diri Fay Haritası'na göre ülke genelinde 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretebilecek yaklaşık 500 diri fay bulunuyor. Bu harita baz alındığında, 18 İlimiz, 80'i aşkın ilçe ve 502 mahalle doğrudan fay hatları üzerinde yer almaktadır. Eskişehir, Kütahya, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Aksaray, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Bingöl gibi illerimiz fay hattı üzerindedir. Bu fay zonu üzerinde yaşayan vatandaşlarımız burada deprem olduğu zaman ilk başta onlar etkilenecektir. Amerika Birleşik Devletlerinde fay zonları üzerine yapı yapılmayacağına ilişkin düzenleme 1973 yılında, Avrupa Birliğine ait ülkelerde 1990’lı yıllarda yapılmıştı; Bizim ülkemizde bununla ilgili bir düzenleme yok. Türkiye’de depreme hazırlık anlamında en önemli eksik bir Fay Yasasının olmamasıdır" dedi.

Özcan: "Bizde zihniyet sıkıntısı var"

İnşaat Mühendisleri Odası Balıkesir Şube Başkanı Gürkan Özcan ise, deprem ve bina stokları ile ilgili yaptığı açıklamada yönetmeliklere değindi. Özcan, "Bizde zihniyet sıkıntısı var. Mevcut zihniyet ile afetlerin önüne geçme şansımız yok. Biz meslek grubu olarak her zemine inşaat yapabilen teknoloji ve birikime sahibiz. Deniz altına da temel atılabilir, bataklığa da inşaat yapılabilir. Önemli olan yasal yönetmelikler çerçevesinde imar planlarının hazırlanması, uygun proje ve uygun mühendislik hizmeti ile hayata geçirebilirsin. 1940'lardan itibaren 2018'e kadar 7 kere deprem yönetmeliği değişti. 1999 depreminden sonra 7 kere imar affı uygulandı. 40'lı yıllardan bu yana 8 kere deprem yönetmeliği değişti, 14 kere imar affı geldi" dedi.

Özcan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Balıkesir yapı stoğunu 2000 öncesi ve sonrası diye bakmak lazım. 1994 yılında beton, kalıp kontrolünü yapıyorduk. 2000 başlarına kadar bunu sürdürdük. Malzeme ile kıyaslama yaptığında 2000 öncesinde bir sıkıntı var. 2015 yılında kentsel dönüşüm çalışmaları yapılırken, 450 bin konut olduğu yüzde 20 ve 30'nun orta büyüklükte bir depremde hasar göreceği şeklindeydi. İmar barışında yapılan başvuruları göz önüne aldığımızda bu gerçekçi bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. 2011 yılında yapılan Ulusal Deprem Strateji Planında Türkiye'deki bütün yapıların envanterinin çıkartılması planlanıyordu. Bugüne kadar yapılan ne var? İmar barışı ile başvuruda bulunan vatandaşların kendi başvuruları ile ortaya konulan bir envanter var. İmar barışından yapı kayıt belgesi alan her bina sıkıntı yaşayacak binadır" şeklinde konuştu.