Aydın Sarıoğlu, İHA | Eskişehir

Türkiye’nin ilk akrobasi pilotu aynı zaman milli akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk tarafından büyük çabalar sonrasında Türkiye’ye getirilen P-51 D Mustang tipi savaş uçağı, üretildiği yıllarda süren İkinci Dünya Savaşı’nda büyük başarılara imza attı. Uzun menzilli ve hızlı olması ile düşmanlarına korku salan efsane uçaktan birisi artık Türkiye’de. Tahminen 90 tanesinin halen uçtuğu bilinirken, Sivrihisar’a getirilen tarihi uçak düzenlenecek organizasyonlarda da gösteri yapacak. 1944 yılında üretilen uçak 74 yaşında olmasına rağmen restore sonucunda uzun menzilli yol yapabiliyor. Uzun aramalar sonrasında İngiltere’de bulunan uçak, Türkiye’ye uçarak geldi.

Uçak hakkında bilgi veren Milli Pilot Ali İsmet Öztürk, “P-51 D Mustang Tipi İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Amerika işbirliğinde yapılmış bir uçak. Savaşın gidişatı sebebiyle uzun menzilli yüksek avcı kapasitesinde bir uçak ihtiyacı olmuş. Onun üzerine uçağın yapımı 120 gün içerisinden kağıt kalemden uçar hale getirmişler. Buda sanıyorum ki, Dünya rekoru olarak tarihe geçmiş. Harp tayyareleri caydırıcı olması için yapılmıştır. Bu uçakta o maksatla yapılan bir uçak. Ama 74 yıl önce yapılmış. Bugün öyle bir özelliği yok. Bugün tamamen bir klasik. Çok özel bir parça. Gökyüzünün Picasso’su olarak düşünebilirsiniz. Yaklaşık 10 bin tane yapılmış. Bugün 90 tanesi uçuyor. Bunun biri de Türkiye’de bizde bulunuyor. Bu havacılık açısından çok önemli. 1700 beygir bir motora sahip. Piston motorları içerisinden o zaman yapılan en güçlü motor. Biz Mustang’i Havacılık Müzemiz içerisinde hep olsun istedik. Tabi bu tür parçaları arzu ettiğiniz zamanda bulamıyorsunuz. Yaklaşık 3 senelik bir çalışmamız oldu. Bütün dünyayı alt üst ettik. İngiltere’de bulma fırsatı bulduk. Bu şekilde müzemize kazandırdık” dedi.

Müzenin her zaman açık olduğuna dikkat çeken Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:

“Müzeye girişler ücretsiz. İstedikleri zaman gelip görebilirler. Havacılık merkezinde 8 organizasyon olacak. Bu organizasyonda uçmasını sağlayacağız. Böyle bir uçağa dokunmak, fotoğraf çektirmek çok farklılık hissettiriyor. Bizde fotoğraf çektirdikten sonra mutlu olanları gördükçe, bizde mutlu oluyoruz. Bunların hepsi uçan müze olarak kabul edilen, zaman makinası diye adlandırılan makinalar.”