Hem hükümet, hem de patronlar tarafından sürekli hedef haline getirilen kıdem tazminatı, yeniden gündemde. “İstihdam Kalkanı Paketi” olarak adlandırılan torba yasa içerisinde tamamlayıcı emeklilik sistemi ile kıdem tazminatını fona devredilmesi ve 20 yaş altı ile 50 yaş üstünü kıdemden uzaklaştıracak esnek çalışma düzenlemesi yer alıyor. Hükümet 25 yaş altı ile 50 yaş üstüne esnek, kısmi zamanlı çalışmayı yasalaştırmak istiyor. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, kıdem tazminatının fona devredilerek gasp edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Eskişehir’deki demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikalara kıdem tazminatlarının gasp edilmesine karşı çıkmaya çağıran Başkan Kurt, “Eğer bu ortamda Türkiye’deki işçi sendikaları sessiz kalırsa, Türkiye’de federasyon veya konfederasyonlar, herhangi bir tepki göstererek bu adımı geriye çektirmezlerse, Türkiye’de sendikacılıkta, işçilikte, çalışma barışı da biter” dedi.

İşverenlerin yıllardır kıdem tazminatından kurtulmaya çalıştığına dikkat çeken Başkan Kurt, “Bu, neredeyse ben Hukuk Fakültesi’ne girdiğimden bu yana işverenlerin ve işverenlerin vekilliğini yapan bazı hukukçuların ısrarla gündemde tuttuğu bir konu” dedi.  Olağanüstü bir ortamda, koronavirüsün yoğun bir baskısı altındayken, iktidarın bunun gündeme getirmesinin insanlıkla bağdaşır bir iş olmadığının altını çizen Başkan Kurt, öncelikle bunun bilinmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’de kıdem tazminatı, işçiler için küçük bir iş güvencesi addedilir. İşveren kıdem tazminatı ödemek zorunda kalmadığı takdirde, çok kolay iş akdi fesihlerini gerçekleştirir. Çünkü kurumsallaşmış bir çalışma düzeni olmadığı için günlük düşünen, plan program yapmayan işverenler anında en küçük bir sıkıntı olduğu zaman veya işçi ile en küçük bir tartışması olduğunda; iş akdini fesheder, çünkü kıdem tazminatı ödemek gibi bir zorunluluğu yoktur, o zaman bu iş çok kolaylaşır. Şu anda kıdem tazminatı, işvereni belli bir noktada frenleyen, ‘Ben bunu çıkardığım zaman kıdem tazminatını ödemek zorunda kalırım, bu da ekstra bir külfet getirir’ düşüncesi ile biraz daha dikkatli oldukları bir alandır. Bunun kılık değiştirerek, tamamlayıcı emeklilik ya da başka isimlerle güzel göstermeye çalışmak göz boyamaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Türkiye’de emeklik sigortalarından, zaten zaman içerisinde eriyen birikimleri, bu kıdem tazminatı işinde de gündeme gelecektir” diyen Başkan Kurt, kıdem tazminatının iş güvencesi bir unsuru olduğuna dikkat çekti. 

“ASLA KABUL EDİLEMEZ!”: Bu nedenle kıdem tazminatının işçiler için olmazsa olmazı olduğunu belirten Başkan Kurt, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Eğer bu ortamda Türkiye’deki işçi sendikaları sessiz kalırsa, Türkiye’de federasyon veya konfederasyonlar, herhangi bir tepki göstererek bu adımı geriye çektirmezlerse, Türkiye’de sendikacılıkta, işçilikte, çalışma barışı da biter. Bu nedenle çok önemlidir.  Kıdem tazminatının, tamamlayıcı emeklilik biçiminde insanlara verilecek olması, somut bir hak kaybıdır. Şöyle anlatmak gerekir, her yıla 30 günlük yevmiyenizi, kıdem tazminatı olarak alırsınız; gerçi 12 Eylül bir tavan koymak suretiyle sınırladı ama yine de belli bir güvence olması açısından 30 ile çarptığınızda toplu alacağınız paranın ederi, zaman içerisinde emekliliğinize yüzde 50 veya yüzde 70 yansıdığı biçimde ekonomik olarak somut zarardır. Çünkü bu emeklilik maaşı siz öldüğünüz zaman kesilecektir ve insanların kaç lira alacağı belli olmayacaktır. Bu nedenle kıdem tazminatının fona devredilmesini doğru olmadığını düşünüyorum. Dünyanın pek çok ülkesinde çalışanların haklarını koruyan çalışma şartları Türkiye’de yoktur. Türkiye’de iş güvencesi, çalışma güvencesi, çalışanın, çalıştığı birime yönetsel anlamda katılması söz konusu olmadığı için kıdem tazminatının kaldırılması, fona devredilmesi ya da tamamlayıcı emeklilik sistemine dâhil edilmesi asla kabul edilemez.” 

“SENDİKALAR GÜÇ BİRLİĞİ İÇİNDE BİR CEPHE OLUŞTURMALI”: Aynı torba yasa içerisinde 20 yaş altı ile 50 yaş üstü’nün de kıdemden uzaklaştırılarak, esnek çalışma düzenlemesine dönüştürülmek istendiğine dikkat çeken Başkan Kazım Kurt, bunların tamamının çalışma hayatının içindeki temel unsur olan çalışanların haklarının tek tek elinden alınması olduğunu söyledi. “Türkiye’de hükümete yalakalık yapmakla yarış eden sarı sendikaların getirdiği nokta budur” diyerek bu sendikalara tepki gösteren Başkan Kurt, söz konusu torba yasada yer alan yasa tasarılarının sendikaların varlık sebebini ortadan kaldıracağına dikkat çekti. Türkiye’de işten ayrılan birinin ertesi gün iş bulma şansının olmadığını vurgulayan Başkan Kurt,  “Hele hele belli bir yaştan sonra, yeni iş bulma şansınız hiç yok. Hiç kimse, kimseyi kandırmaya kalkmamalı, 40 yaşından sonra, ‘ben bu işi beğenmedim, başka bir işe gideyim’ deme şansınız yok. Emeğiniz varken, gücünüz varken, çalışabilme şansınız varken ancak iş bulabilirisiniz. Aksi takdirde iş bulma şansınız yoktur. Çünkü, şu anda reel işsizlik yüzde 25’lerdedir. Hele hele TÜİK’in pek çok konuda, olayı saptırarak yanlış rakamlar vermek sureti ile düzeltmeye çalıştığı noktayı da dikkate alırsanız; yüzde 30 işsizlik, artı 3 ay iş bulmaktan umudunu kestikten sonra, artık iş aramayan sınıfına soktuktan sonra, işsizlik sayısını kestirmek şansımız yok” diye konuştu. Bu tür uygulamaların tamamının geçmişte verilen tavizlerin sonucu olduğunu kaydeden Başkan Kazım Kurt, sendikaların bir an önce aklını başına toplayıp, güç birliği içinde bir cephe oluşturması gerektiğinin altını çizdi. Bu konuda ortak bir mücadelenin içine girilmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Kurt, “Aksi takdirde, bütün hakları kaybolacaktır” dedi. 

“BU TOPU TACA ATMAKTIR”: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta ‘Amacımız kıdem tazminatını kalıcı ve garantili bir sisteme bağlamak… İşveren ve işçi sendikaları bir araya gelin ve bu işi çözün” açıklamalarına değinen Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, bu açıklamanın topu taca atmak olduğuna dikkat çekti. “Türkiye’de hiçbir güç şu anda sarayın yönetimin bilgisi dışında bir adım atamaz, bu konuda yasal bir düzenleme yapılacaksa tek yetkili cumhurbaşkanıdır. Gerisi hikayedir. İşçi ile işveren anlaşıp geldiler, asla buna izin vermezler. Ancak sarayın onayladığı bir anlaşmaya izin verilebilir. Ben buna inanmıyorum. Bu topu taca atmaktır veya sorumluluğu başkasının üzerine atıp, kurtulmaya çalışmaktır. Kamuoyundan gelen tepkiler çoğalınca, siz kendi kendinize çözün beni bulaştırmayın. Ama işverene verilen talimat, sendikalara verilen talimat bu iş çözülecek şeklindedir. Bu arada işçi sendikaların ne kadar bağımsız olduğu, ne kadar emekten yana olduğu ortaya çıkacaktır. Ben kısa sürede bunun anlaşılacağını tahmin ediyorum” diyen Başkan Kurt, sendika, meslek örgütü ve demokratik kitle örgütlerine yaptığı birlikte mücadele etme çağrısını yeniledi. DİSK’in sendikalarla gerçekleştirilen toplantıya çağrılmamasına de tepki gösteren Başkan Kurt, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Artık yerel örgütler, konfederasyonlarını dinlemeden kendi tavırlarını kendileri koymalıdır. Türk-iş, Hak-iş ya da başkaları, memur sendikaları da dahil, devletin yaptığı bir uygulamada DİSK’i dışlayan harekete karşı dahi bir tepki gösteremez bir noktaya gelmişlerdir. Türkiye’de, Türk-iş’in ne kadar sendikal hakkı varsa, Hak-iş’in ne kadar, memur-sen’in ne kadar sendika ile ilgili bir söz söyleme hakkı varsa, DİSK’in de o kadar vardır. DİSK’in olmadığı yerde, KESK’in olmadığı yerde, bir emek platformu “bir çalışanlar platformu oluşturduk. Biz kıdem tazminatını kaldırıyoruz” ya da “işverenle anlaşıyoruz” deme şansları yoktur. O nedenle, ben gerekirse, yerel sendikaların merkezlerini dinlemeden, kendi çıkarları doğrultusunda, bu konuda direnç göstereceklerini tahmin ediyorum.”