Saadet Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Levent Baştürk, yaptığı basın açıklamasında ülke ekonomisini, istihdamı ve son dönemde gelen zamları değerlendirdi. Baştürk, “Ülkeyi yıkıma götüren iktisat politikalarının, seçim ekonomisinin ve israfın faturası da tekrar halkın üzerine yıkılmıştır” dedi.
Levent Baştürk, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Müthiş derecede döviz ihtiyacı var”
“Ülkemizin mevcut şartlarda müthiş derecede dövize ihtiyacı var. Merkez Bankası kurdaki baskıyı tutabilmek için elindeki döviz varlıklarını tüketmiş halde. Artık döviz ihtiyacı Erdoğan’ın şahsi ilişkiler ağı sayesinde karşılanır olmaktan da çıktı. Deniz bitti. Dolayısıyla Erdoğan yeniden Batı kampına yanaştı. Şimdi iktidar seçim kampanyası döneminde şeytanlaştırdığı ABD ve Avrupa Birliği’yle ilişkilerini düzeltmeye uğraşıyor: Ukrayna’nın NATO üyeliği için açık desteğini açıkladı; önceden “bu can bu bedende oldukça olmaz” demesine rağmen İsveç’in NATO üyeliğinin önünü açtı ve AB üyeliği için de Türkiye’nin önünün açılmasını talep etti.”
“Üretim yerinde sayıyor”
“İktidar yaşanan ekonomik sıkıntılardan çıkış arayışı içinde. Epistemolojik kopuştan vazgeçti ve Mehmet Şimşek’i işbaşına getirerek yeniden ortodoks politikalara döndü. Sözde Türkiye Modeli dört ayak üstüne oturuyordu: Üretim, yatırım, istihdam, ihracat. Sonucu da cari fazla olacaktı. Ancak ortaya şöyle bir tablo çıktı: Üretim yerinde saydı fakat çılgınca tüketim yaşandı. İhracat fiyatı da ithalat fiyatının çok gerisinde kaldı. İhracat-ithalat dengesi de ithalat lehine korkunç bozuldu. 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde dış ticaret açığı 56 milyar dolar oldu.”
“İktidara göre enflasyon düşüyor ama…”
“İstihdam ise zaten çok yetersiz. Ortada cari fazla da yok! 2022 Mart ayında 12 aylık cari açık 18.3 milyar dolardan 2023 Mart ayında 54.2 milyar dolara fırladı. Oysa cari açık 2021 yılında sadece 7.2 milyar dolardı. Türkiye ekonomisi 18 ay üst üste cari açık verdi. Dün akaryakıta gelen vergi artışıyla 1 litre benzin 35 Türk lirası oldu. Yaz ortasındayız ama hâlâ pazarda soğan 15, patates 20, salatalık ve domates 25 Türk lirası! 30 Türk lirasından aşağı meyve yok! Manav ve market fiyatları daha yüksek! Ama iktidara göre enflasyon düşüyor! Ve iktidarın malum kurumları ve yetkilileri sayesinde yine gerçekçi olmayan bir enflasyon oranı tespit edilmiş ve ona göre çalışanlara ücret artışı verilmiştir. Bir başka deyişle, tekrar ücretliler ve emekliler enflasyona yine bilinçli olarak ezdirilmiştir.”
“Türkiye giderek yoksullaşan bir ülkedir”
“Ülkemizde 2021’de yüksek gelir grubundaki olanların oranı yüzde 15'ten 2022’de yüzde 20'ye çıkmış durumda. Bu ilk başta pozitif bir gelişme gibi görünmekte. AMA orta ve düşük gelirlilerin oranlarına baktığımızda manzara çok farklı. 2021’de yüzde 70 olan orta gelirli kesim oranı 2022’de yüzde 20’ye düşmüş durumda. Buna karşılık 2021’de yüzde 15 olan düşük gelirliler grubundakilerin oranı da 2022’de yüzde 60’a çıkmış durumda. Kısaca olan şudur: İzlenen ekonomik politikalar sonucunda iktidara yakın belli bir zümre semirir ve zenginleşirken genelde orta sınıf erimiş ve toplumun çoğunluğu da yoksullaşmıştır. Evet, Türkiye giderek yoksullaşan bir ülke durumundadır. Ülkeyi yıkıma götüren iktisat politikalarının, seçim ekonomisinin ve israfın faturası da tekrar halkın üzerine yıkılmıştır. Seçimlerin ardından bir zam ve vergi furyasıyla karşı karşıya kalmış durumdayız”
Saadet Partisi Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Levent Baştürk, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
“Güçlü devlet, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayandır”
“Artık farkına varmalıyız: Güçlü devlet kesinlikle daha çok silaha, askere ve polise sahip olan değildir. Güçlü devlet, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayandır. Bunların da başında halkın refahını artırmak ve adaleti temin etmek gelir. Bu da hukuk devleti, ekonomik ve sosyal adalet, can güvenliği ve temel hak ve hürriyetlerin korunması olmaksızın olmaz. Bunlar yoksa, azametli güvenlik güçlerine sahip olmak devleti sadece vatandaşları karşısında zorba konumuna sokar. Artık talep etmemiz gereken şey gücünü şiddet kapasitesini göstererek bize sunan devlet değildir. Esas olan hak ve hürriyetlerin korunması, hukuk devleti, sosyal adalet ve adil gelir dağılımıdır. Ve artık anlaşılmıştır ki, 21 yıllık AK Parti iktidarı bu yolda değildir ve hiçbir zaman da bu yolda olma amacını taşımayacaktır.”