Hatay’da en büyük yıkım 600. Evler Mahallesi’nde yaşandı. Mahallenin bakkalı olan Semire Alkaldi, neredeyse tamamen yıkılan mahallede tek başına kaldı. Yaşadıkları korku ve acıyı anlatan Semire Alkaldi, “8 yıldır bu mahallede bakkalım. Bizim bina sağlam kaldı, üst katta evim var. Deprem sırasında sürünerek dışarı çıktım, korkunç dakikalardı. Tam kapıdan çıkarken komşularımın yaşadığı bina iskambil kağıdı gibi gözlerimin önünde yerle bir oldu. Bir arkadaşım ve kızı hariç tüm tanıdıklarımı kaybettim. Onlar da başka şehre gitti. Artık bu sokakta bir başımayım” dedi.

"İçimde bir his vardı" 

‘Pazar günü içimde kötü bir his vardı acaba birlikte olabilecek miyiz?’ diye düşündüğünü anlatan Alkaldi, “Çok şiddetli bir yağış vardı, mahallenin tüm köpekleri bakkalın önünde toplanmıştı. Ben de sabaha kadar uyuyamadım. Sarsıntı oldu, ilk başta başım dönüyor zannettim, idrak edince sürünerek kendimi dışarı attım. Binalar arka arkaya yerle bir oldu. Yaklaşık 2.5 saat sitede dolaştım. Dışarı çıkabilen insan sayısı herhalde 300 yoktu. O günün akşamı ise asker kardeşlerimiz geldi. Bunun aksini söyleyen nankörlük etmiş olur” şeklinde konuştu.

"Burası benim toprağım" 

İnsanlar can havliyle bir işin ucundan tutmaya çalışırken 3 otobüsten askerlerin indiğini anlatan Alkaldi, “Araçlar dükkanın önünde durdu, içinden inip hızlıca enkazlara yöneldiler. Arkadaşımı yalınayak enkazlarda aradım, o gün gördüğüm manzarayı düşünüyorum da burası sanki başka bir gezegen gibiydi. Bundan sonrasına dair bir planım yok açıkçası. Ama buradan gitmeyeceğim, burası benim toprağım. Çok büyük bir yıkımdı ama muhakkak toparlayacağız” ifadelerini kullandı. Önceden dükkanın tam karşısında bir top sahası olduğunu anlatan Alkaldi, “Çocuklar akşama kadar orada oyun oynardı. Hava iyice kararınca insanlar evine giderdi. Çok güzel günlerimiz oldu, şimdi herkes birer birer terk etti gemiyi” değerlendirmesinde bulundu.

"Her şey paramparça oldu" 

Alkaldi sözlerini şöyle sürdürdü:

“Arkadaşım Melahat ile birlikte Ocak ayında bu bakkalda birlikte çalıştık. Hatta tatilde kızı da bizimleydi. Yedik, içtik, güldük, eğlendik, güzel günlerdi. Her şey paramparça oldu. Depremin yaşandığı dakikalardan sonra enkazda onları aradım. Deprem sırasında zemin alt kata düşmüş, orada bir yaşam boşluğu oluştuğu için hayatta kalabilmişler. Suriyeli bir aile fark etmişti, göçük altından onlar çıkardı. Melahat’ın yarı felçli eşi Mehmet ise maalesef yaşamını yitirdi.”