Geçtiğimiz günlerde NASA’nın büyük Mars başarısı gündemde hak ettiği yeri buldu. Mars’a gönderilen Perseverance başarılı bir iniş gerçekleştirerek çalışmalarına başladı. 

Bu büyük haber şüphesiz insanlık olarak gelecekte yapacaklarımızın bir denemesi. 

İnsanlık tarihinin çeşitli aşamalardan geçtiğini biliyoruz. Sanayi devriminden hemen sonra başlayan süreçte bilimin getirileri ile hayatımız hem çok kolaylaştı hem de farklı sorunları yaşamaya başladık. Ancak bilimin getirdiklerinin en önemlisi hayal kurabilme yeteneğimiz oldu. 

Çok uzun zamandır gökyüzüne bakan insanoğlunun hayal gücünün de etkisi ile keşfetme isteği iyice arttı. 

Bilindiği üzere Soğuk Savaş döneminde başlayan uzay teknolojilerindeki ilerleme Berlin Duvarının yıkılması ile yavaşladı. Ancak devletlerin tekelinden çıkan uzaydaki araştırma ve keşif yatırımları ile birlikte uzay yarışı dönemine yeniden girmiş olduk. 

Peki Mars’a gitmek neden önemli? Niçin buraya mutlaka ama mutlaka gitmeliyiz? 

Bu soruya verilecek birçok cevap var elbette. Ancak en önemlilerini derlemek yerinde olacak. 

Mars aşmamız gereken bir sınır

İnsanlığın güneş sistemi içerisinde bir gezene gidebilmesi ve burada araştırmalar yapabilmesi bilimsel açıdan ve medeniyetimiz için önemli bir gösterge. İnsanlığın sadece uydular yapan bir teknolojiden çok daha öteye gidebilmesi, ilk kez bir başka gezegene gidebilmesi ve bu süreçte edineceği deneyimler bilimsel anlamda hepimize büyük katkılar sağlayacak. 

Mars her şeye bakış açımızı değiştirebilir 

Yıllar önce NASA’nın Marstan gelen kaya örneklerinde bakteri fosilleri bulunduğunu açıklaması yaşama bakış açımızı değiştirdi, evrendeki yerimizi sorgulamamızı sağladı. 

Bu gezegende bakteriyel düzeyde bir yaşam keşfedebilirsek bile bu yaşamın nasıl ortaya çıktığını, hangi şartlarda geliştiğini, evrim sürecini anlamamızı sağlayacak. Üstelik burada muhtemel olarak bulabileceğimiz fosil kalıntıları ise ilk kez başka bir gezende oluşmuş yaşam formları ile temasımızı sağlayacak. 

“Evrende yalnız mıyız” sorusuna cevap bulabiliriz

Evrende yalnız olup olmadığımız çok uzun zamandır tartıştığımız bir konu. Evrende yalnız olmamız veya olmamamız eşit derecede korkutucu. Bu soruya verilecek net bir cevap olumlu da olsa olumsuz da olsa medeniyetimizin sonunu getirebilir. 

Ancak Mars bu konuda bize kesin ve nihai cevabı verebilir. Elbette bu cevabın yaratacağı etkiyi şimdiden tahmin edebilmek çok güç. 

Mars’a gitmek kolonileşme zorunluluğumuz için bir prova olabilir

Çevre kirliliği, Güneşin bir zaman sonra ömrünü tamamlayacak olması, nükleer felaketler ve daha niceleri. 

Tüm bunlar bir süre sonra insanlık için yeni evlere ihtiyacımız olduğunu gösteren muhtemel senaryolar. Bu senaryoların bazılarının gerçekleşmesi aslında an meselesi. Böyle bir durumda medeniyetimizi korumak için başka gezegenlere göç etmemiz gerecek. Mars bunun ilk adımı olabilir. 

Mars yeni elementler keşfetmemizi sağlayabilir 

Mars yüzeyinde daha önce bilmediğimiz elementleri keşfetme ihtimalimiz var. Yeni elementler ise bize her açıdan farklı olanaklar sunabilir. Bu olanaklar ile bilimsel gelişmemizi hızlandırabiliriz. 

Mars genetik bilgimizin ilerlemesine neden olabilir 

Mars yüzeyinde yaşayabilecek, atmosfer ve çevre koşullarına dayanıklı genetiği değiştirilmiş bitkiler üretilmesi uzun zamandır bilim dünyasının gündeminde. Mars için bunu yapabilirsek başka gezenlerde de yaşamın farklı formlarda devam edebilmesini, bu gezegenlerin atmosfer koşullarını insanlık için daha olumlu bir forma dönüşmesini sağlayabiliriz. 

Mars'ta yaşamın sonu geldiyse kendimizi bu sondan koruyabiliriz 

Mars tarihinde yaşamın olduğuna inanmamız için önemli kanıtlarımız var. Eğer bu gezegende bir felaket yaşandıysa bunun nedeni ve bu nedenden kendimizi nasıl koruyabileceğimizi de öğrenebiliriz. Yani, geleceğimizi koruma altına alabiliriz. 

Akıllı yaşam izlerine rastlamamız yeni ufuklar açabilir

Eğer Marsta bir dönemler bakteriyel yaşamın dışında zeki yaşam türleri var olduysa bunlara ait genetik izler, evrimleşme bilgileri, bu türün neye benzediği, nasıl bir medeniyet inşa ettikleri ve sonlarının nasıl geldiğini bilmek bizim için paha biçilmez bir bilgi kaynağı olacaktır.

Mars evreni anlamamızı sağlayabilir

Dünyada yaşam nasıl ortaya çıktı, nasıl bir süreç izledi, yaşamın kaynağı tam olarak nedir gibi önemli ve bizi çok yakından ilgilendiren sorulara Marsta cevaplar bulabiliriz. Bu cevaplar ile insanlık olarak geleceğe ve geçmişimize farklı bir gözle bakabiliriz. 

“Uzaylılar” ile neden hala bir bağlantı kuramadık sorusuna cevap bulabiliriz

Uzaylı derken aslında günümüz bilimkurgu dünyasının bize dayattığı hayali varlıklardan bahsetmiyorum. Evrenin farklı köşelerinde bir medeniyet kurabilecek düzeye gelmiş olan akıllı yaşam formlarından bahsediyorum. 
Fermi Paradoksuna göre bir galakside kaç zeki yaşam formuna ait medeniyet olduğunu kabaca hesaplayabiliyoruz. 

Ancak bu hesaba uymayan bir durum var. 

Hala hiçbir medeniyet ile bildiğimiz kadarıyla bağlantı kuramadık. Onlar bizimle kurmaya çalışıyor olsalar bile belki bizim teknolojimiz veya anlama kapasitemiz bunu fark edemiyor. 

Stephen Hawking ölmeden önce evrende akıllı bir medeniyet ile bağlantı kurmamızın pek iyi bir fikir olamayabileceğini söylemişti. Zira bu medeniyetin amaçları kötü de olabilir. 

Mars üzerinde eğer bir akıllı yaşam formuna ait bir medeniyet var olduysa bu medeniyetin bir başka medeniyet tarafından yok edilmiş olması da muhtemel. Buradan alacağımız dersler hepimizi farklı düşünmeye sevk edebilir. 

Mars’a gitmek insanlık için önemli bir dönüm noktası. Bu kesin. 

Bu yüzden her ne olursa olsun aslında Mars’a gitmeliyiz. 

Mars’ta bulacağımız şey belki de tüm insanlığı, bütün farklılıklarını bir kenara bırakarak bir birlik oluşturmaya sevk edebilir. Tüm insanlığın kibrini, kendini aşırı şekilde önemli hissetmesini, peşinde koştuğumuz şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu bize gösterebilir. 

Sözlerimi çok önemli bir alıntı ile bitirmek istiyorum;

Mikroskop insana önemini gösterdi; teleskop da önemsizliğini... Manly P. Hall