Eskişehir Baro Başkanı Avukat Mustafa Elagöz, konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
“Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi ile en temel insan haklarının korunması ancak ve ancak güçlü, sözde değil özde tam bağımsız ve tarafsız bir yargı isteminin inşasına bağlıdır. Bunun yolu da yürütmenin yargı üzerinden elini çekmesi ve yargıyı kendisine bağlı olması gereken bir erk olarak görme anlayışından uzaklaşmasıdır. Ancak şu anda maalesef bunun tam tersini yaşıyoruz. Gelişmiş ülkelere baktığımızda güçlü ve bağımsız yargı sistemlerinin olduğunu görüyoruz. Devletin gücü, şeffaflık ve güven iklimin yaratılması ile mümkündür. Yurttaşta haksızlığa uğradığında mahkemelerin hakkını teslim edeceği inancını yok ederseniz o devletin ne gücü kalır ne de uzun süre devlet olarak varlığını sürdürmesi beklenir. Bu yüzden her zaman adalet, adalet, adalet diyoruz. Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, günlük yaşamda da aranması gereken bir kavramdır. Bunu sağlayacak olan da devlet ve devleti yönetenlerdir. Bu anlayıştan uzaklaşıldığı her gün ülkemiz bir kaos ortamına sürüklenmekte, devlet olma vasfını kaybetmeye başlamaktadır. Adaleti sadece avukatlar değil, tüm toplumun haykırması ve istemesi gereklidir. Adaleti sadece karakola ve adliyeye düştüğümüzde değil, herkes için ve toplum olarak istemek zorundayız”

“Devlet kişilerle değil, kurumlarıyla bakidir”

Avukat Elagöz, ‘’Devlet kişilerle değil, kurumlarıyla bakidir. Son 20 yılda Cumhuriyetin bütün kurumlarının içi boşaltıldı. Liyakat askıya alındı. Sadakat ön plana çıkartıldı. Toplumsal kutuplaşma hat safhaya ulaştı. Böyle bir ortamda Cumhuriyetin en eski ve en köklü kurumları barolar bütün sistematik saldırılara karşı hala dimdik ayakta ve hala güç erklerine karşı hukuk devletine olan inançla mücadele etmeye devam etmektedir. Eskişehir Barosunun rotası bellidir. Bizim rotamız Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldur. Bizim rotamız Cumhuriyet değerleridir. Bizim rotamız demokratik, sosyal, laik hukuk devleti anlayışıdır. Bizim rotamız hukukun üstünlüğüdür. Hiçbir güç erkine boyun eğmeden, iktidar mensupları hangi ideolojiden olursa olsun savunduğumuz ve uğruna mücadele ettiğimiz değerleri korumaya ve bu uğurda mücadele etmeye bugüne kadar devam ettik. Bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz’’ dedi.

“Kimseye minnet etmiyoruz”

Eskişehir Baro Başkanı ‘’Kimseye minnet etmiyoruz. Kimseye biat etmiyoruz. Kimseden emir ve talimat almıyoruz. Kimseyi de kendimizden aşağı görmüyoruz. Yargının bir parçası olarak olmamız gereken noktada duruyoruz. Tek istediğimiz savunma ayağının güçlü olduğu, keyfiliğin olmadığı, şahsi kusur sorumluluğunun olduğu tam ve bağımsız yargı düzeninin varlığını istiyoruz. Bunu da kendimiz için değil tüm yurttaşın hak ve menfaatlerinin korunması için istiyoruz’’ ifadelerini kullandı.

‘’Avukatı kamu görevlisi olarak yargılayıp, kamu görevlilerine tanıdığınız hassasiyeti avukatlara göstermiyorsunuz’’

Elagöz konuşmasında şu sözlere yer verdi;
“Biz avukatlar artık mesleğimizi icra edemez duruma geldik. Yalnızca mesleğini icra etme gayesi içinde olan meslektaşlarımız dosyanın tarafı olarak görülüp saldırılara uğruyor, öldürülüyor… Avukatları korumak için ne yapıyorsunuz? Avukatı kamu görevlisi olarak yargılayıp, kamu görevlilerine tanıdığınız hassasiyeti avukatlara göstermiyorsunuz… Her kurumda ciddi bir dirençle karşı karşıyayız. Açacağımız davaya ilişkin kurum kayıtlarını bile inceleyemez hale geldik. KVKK adı altıda çıkartılan kanun ile avukatlar artık kendi müvekkillerine ait davada kullanması gereken kayıtlara bile ulaşamaz duruma getirildi.. Mesleğin sorunları ve çözümleriyle ilgili gerek Adalet Bakanlığı ve gerekse diğer ilgili birimlerle yapılan tüm görüşmelerde biz A diyoruz, onlar Z anlıyor. Ancak baroları kendilerine muhalif kurumlar olarak gördükleri için bu çarpık anlayışın sonucu olarak avukatlık mesleğini ve baroları her geçen gün yok etmeye yönelik bilinçli ve sistematik adımlar atılıyor.’’

‘’Devleti yönetenlere sesleniyorum!’’

Avukat Elagöz, ‘’Devleti yönetenlere sesleniyorum! Siz hukuka saygılı davranıyorsunuz, mesleğin ve yargının sorunlarını çözmeye yönelik adımlar atıyorsunuz da barolar mı engel oluyor? Sizler hukuka saygılı davranıyorsunuz da biz mi karşı duruyoruz? Siz hukuku her gün ayaklar altında çiğnedikçe bizim de haklı olarak sesimiz ve tepkimiz yükseliyor. Siz böyle davranmaya devam ettikçe de biz sesimizi her yerde yükselteceğiz. Çünkü bizler her zaman, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunan kişiler ve kurumlar olduk. Gelinen aşamada hukukun ayaklar altına alındığı, savunmanın yargının asli bir parçası olarak görülmediği bir sistem inşa edilmiş; yargıdaki liyakat sorunu, siyasi otoritenin yargı üzerindeki etki ve tahakkümü Türk yargısında içinden çıkılamaz bir hal oluşturmuştur. Artık vekilliğini yaptığımız yurttaşın davasında ne sonuç alacağımızı dahi kestiremediğimiz gibi yerleşmiş yargısal içtihatların da önemini yitirdiği karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. Meslek yaşamımda böyle bir karanlık tabloya hiçbir dönem şahit olmadım.  Aydınlığa en yakın zaman karanlığın en yoğun olduğu zamandır. Şu an bizler karanlığın en yoğun olduğu zamanı yaşıyoruz. Umudumuzu bütün karanlıklara rağmen bugüne kadar kaybetmedik Biliyoruz ki; aydınlık günler çok yakın.  Savunmanın hak ettiği değere kavuştuğu, yargıya güvenin yeniden arttığı, doğru, adil ve hakkaniyete uygun kararlar alacağımız ve mesleğimizi layıkı ile yapabileceğimiz günleri hep birlikte görmek dileğiyle’’ şeklinde konuştu.