Birkaç yıl öncesiydi. Ancak hala dün gibi iyi hatırlıyorum. 

Öğle yemeği için çalıştığım yerden uzaklaştığım nadir günlerden biriydi. 

Aylardan Mayıs…

Yemeğe giderken bindiğim takside Hande Yener’in “Paranoya” şarkısı çalıyordu. Şarkının anlamsız sözleri içerisinde anlamlı örüntüler vardı. Elektronik müziğin de zaten temel örüntüsünü bu oluşturur. Sözler anlamsız, kısa ve belli bir bağlama sığmaz. 

Gitmek istediğim yere yaklaşırken bir SMS geldiğine dair beni uyaran telefonumu isteksizce açtım. 

O an gerçekten emin oldum. Bir Psikolojik İstismarcı ile karşı karşıyaydım. 

Pardon, iki… 

Kadın veya erkek, zengin veya fakir, genç veya yetişkin fark etmeksizin bu yazıyı okuyan 10 kişiden 9’unun hayatının bir döneminde veya tümünde Psikolojik bir istismarcının kurbanı olduğunu söylesem bana ne derdiniz? 

Hatta bu psikolojik istismarın cinsel tacizden bile ileri gittiğini, psikolojik tecavüz boyutuna ulaştığını? 

Biraz daha ileri giderek çoğu zaman bu istismarcının ailenizin bir üyesi veya çoğunlukla en yakın arkadaşınız olduğunu? 

Sınırı biraz aşarak psikolojik istismarcının kurbanı olan insanların hemen hemen tümünün bunu farkında olamadığını? 

Peki, bu istismardan kurtulanların bir şekilde hayatlarını toplamalarının ve iyileşmelerinin çok düşük bir ihtimal olduğunu? 

Şaşırdınız değil mi?  O zaman doğru yoldasınız…

Taciz, istismar, tecavüz gibi kelimelerin dilimizde karşılığı hep cinsellikle ilgilidir. Bu asıl sorunu görmemizi engelleyen büyük bir sis perdesidir. Çünkü taciz, istismar ve tecavüz çoğu zaman fiziksel olarak gerçekleşmeyen eylemlerdir. En tehlikeli olanı da budur. 

Hepinizin hayatında zaman zaman “anlayamadığı”, “ne yapsa olmadığı”, “bir öyle bir gün böyle” olan insanlar vardır. 

İşten veya ilişkilerden çok sizi tüketenlerin “tanımlayamadığınız” şeyler oluğunu zaman zaman söylemişsinizdir. Tükendiğinizi hissettiğiniz, kaçmak istediğiniz, sürekli suçlu hissettiğiniz, artık otomatik olarak kendinizi haksız hissettiğiniz anlar olmuştur. 

Her şey için kendinizi suçladığınız şeyler…

Sizin için üzgünüm, o zaman büyük bir ihtimalle bir psikolojik istismarcının kurbanı olabilirsiniz…

Psikolojik istismarcı görünmez bir şekilde aktif veya pasif olarak kurbanına ruhsal olarak işkence eden, duygularını kontrol eden, ona içinden çıkamayacağı tuzaklar kuran, yeteneklerini göstermesini ve geliştirmesini engelleyen, suçluluk yükleyen, çeşitli akıl oyunları oynayan bir tür sadist kişidir. 

Psikolojik istismarcılar her yerdedir. Ancak temel olarak evde, yatağınızda ve işyerinizde kendilerine rastlarsınız. 

Bu kişiler öncelikle insan ilişkilerinde başarısız, temel olarak büyük bir mesleki veya özel bir başarı gösterememiş, çoğunlukla sert ve gizemli bir anne tarafından yetiştirilmiş kişilerdir. Çoğunda anne figürü aslında karmaşık bir yapıdadır. 

Bu insanlar hayatta var olabilmek için kurbanlara ihtiyaç duyarlar. Kurbanlar olmadan hiçbir yerde varlıklarını sürdüremezler. İnsan ilişkileri kısıtlı ve kısadır. Birilerini kaybetmekten korkarlar. Aniden ve mantıklı bir neden olmadan bir kişiye karşı aşırı bir nefret veya kıskançlık duyabilirler. Her yerde kendilerini ispat çabaları vardır. Düzenli bir duygusal veya cinsel ilişkiyi sürdüremezler. Kendileri ile ilgili bilinenler genelde kısa ve karmaşıktır. Sürekli “kötü insanlardan” bahsederler. İnsanlar hakkında hayalet hikayeleri uydurmaya bayılırlar. Herkesi tanımlar veya anlatırken öncelikle problemlerine ve eksik noktalarına odaklanırlar. 

Bulundukları yerde (iş yeri, aile, arkadaş grubu vs.) kesinlikle “yolunda gitmeyen gizemli” bir olaylar örüntüsü vardır. Herkesin “gizli bir amacı” ve “maskesi” vardır.  Ona “yaklaşanlar” veya “ona tapanlar” aslında güvendedir. Çünkü o bu kişileri ve amaçlarını “çok iyi görebilmekte” ve “maske düşürmek” konusunda bir ustadır. 

Çocukluklarından ve annelerinden bahsetmezler. 

Kendi hatalarından komik bile olsa asla bahsetmezler. Kendileri hakkında sorulan sorulara genellikle tacize uğramış gibi davranarak cevap verirler. 

Psikolojik istismarcıyı kısaca tanımladıktan sonra şimdi onları anlama ve kullandıkları bazı taktiklerden bahsedeceğim. 

Öncelikle ilk tanıştığınız dönemlerde aşırı derece iyi insanlardır. 

Eğer bu kişi duygusal partneriniz ise “işte hayatımın aşkı” dememeniz imkansızdır. Bu kişiler çalıştıkları yerlerde de ilk başlarda bir iyilik meleği olarak karşımıza çıkarlar. Ancak burada altını çizmek istediğim bir nokta var. 

Bu kişiler kesinlikle otoriteye (evde babaya, iş yerinde patrona, arkadaş grubunda en etkin veya en zengin olana) karşı aşırı derecede iyidirler. Otoriteye karşı iyi bir şekilde boyun eğerler. Dışardan bakan otorite aslında onu mükemmel biri olarak görür. Bu yüzden mahkemelerde bile çok iyi rol yapabilirler. 

İlk tanışma dönemi aslında zehirleme dönemidir. Sizin başınızı döndürmek için ellerinden geleni yaparlar. 

İkinci aşamada ise eleştiri başlar. Bu eleştiriyi asla ama asla kendileri yapmazlar. Sizi sıkıntılı durumlara kendileri iterler. Örneğin geç kalacağınızı bildikleri davetlere sizi sonradan çağırmak, en zor işleri size vermek gibi. Sonra bu alanda kurtarıcı rolünü oynarken aynı zamanda sizin kendinizi eleştirmenizi gerektiren bir zemin inşa ederler. Ağzınızla “yetersiz, hatalı, kötü” bir kişi olduğunuzu belirten itirafınızı beklerler. 

Bu noktada hayatı kötü giden kurban “yetersiz, hatalı, kötü” olduğunu düşünürken aslında en sevdikleri oyun başlar: Gaz Lambası!

Gaz Lambası dünyadaki en korkunç, can alıcı ve tehlikeli psikolojik işkence yöntemidir. Adını bir tiyatro oyunundan alan yöntem temel olarak basit bir mantığa dayanır. 

Tiyatro oyununda sevdiği kadını delirterek parasına sahip olmak isteyen kötü bir niyetli bir koca evdeki gaz lambalarını her gün biraz daha kısar. Bu arada evdeki çalışanlara bu oyuna uymaları için para verir. Kadın evin karanlık olduğunu söylediğinde adam evin aydınlık olduğunu söyler. Evde herkes karanlık içinde sanki ev aydınlıkmış gibi numara yapar. Adam kitap okuyormuş gibi davranır. Her geçen gün gaz lambası biraz daha kısılır evde. Herkes evin aşırı aydınlık olduğunu söylerken kadın yavaş yavaş kendine güvenini kaybetmeye başlar. Sorunun kendisinde olduğunu düşünür ve akli dengesinden şüphe eder, aklını kaçırmaya başlar… 

İstismarcı benzer şeyi kurbanına yaşatır. Güya kurbanın “iyiliği” için ona dedikoduları iletir. Herkesin onun hakkında konuştuğunu, alay ettiğini söyler. Aslında her şey normaldir ancak “sizde bir sorun vardır”

Naftalinleme Aşaması 

Bir sonraki aşamaya ben naftalinleme aşaması adını veriyorum. Bu aşamada istismarcı sizi herkesten uzak tutar. Arkadaşlarınız ile ilişkileriniz bozulur. Artık yeni ilişkiler kurmaya gücünüz yoktur. Siz bir şekilde artık yeteneğinizin çok çok çok altında biri olmuşsunuzdur. Bulunduğunuz ortama katkısı olmayan birisinizdir. Acınacak durumdasınızdır. Naftalinlenmiş böylece herkesi ve her şeyi uzaklaştırmış bir yapıdasınızdır. 

Körlük Aşaması 

Gaz lambası artık sönmüştür. Hayatınız karanlıktır. Debeleniyorsunuzdur. İş anlamında yetersizsinizdir. Aşkta ise size “acıdığı” veya “geçen yılların veya çocukların hatırına” sizi terk etmeyen birisi ilesinizdir. 

Bu aşamada istismarcı artık sizi azarlamaya, hor görmeye başlar. Sizin sürekli yakınmalarınızı zevkle dinler. Sürekli “kendini geliştiremiyorsun çünkü suç sende” mantığı ile size “öğütler” verir. 

Piyasada çokça bulunan “isterseniz olur olmuyorsa suç sendedir” kitaplarını okumaya başlarsınız. Çünkü artık gerçek SUÇLUYU GÖREMİYORSUNUZDUR!

Sorun sendedir. 

Sorun sendedir. 

Siz de artık şunu söylersiniz: orun bende. 

Ben kötü biriyim…

… 

Paranoya şarkısının sona gelmiştik. Ben de yemek yiyeceğim yere varmıştım. Parayı ödedikten sonra taksiden indim. Derin bir nefes alarak telefonumu cebime koydum. Mesajı birkaç kez okumuştum. 

Çok mutluydum çünkü dünyada emin olmak kadar beni mutlu eden bir şey yoktur. 

Psikolojik istismarcılar konusunda ve onlar ile mücadele etme konusunda da yeterliydim. Bu bana güven vermişti. Onların silahlarını nasıl onlara karşı kullanacağımı çok iyi biliyordum.

….

Kenan Doğulu’nun “Yazmışsa Olmaz” şarkısını konu ile ilgilenenlerin dinlemesini tavsiye ederim. Psikolojik istismarcı sevgili konusunda yazılmış en güzel şarkıdır. 

Özel not: Bu yazı Psikolojik istismarcıların elinden kurtulmayı başarıp hayatta kalabilen herkese ithaf edilmiştir ve henüz kurban olduğunu bilmeyen veya kurtulamayanlara…

Aynı zamanda şu anda gerçekten bu durumdan kurtulmak için cesur adımlar atmış üç arkadaşıma ithaf edilmiştir. Kurtulacaklarına olan inancım tamdır.