Saadet Partisi Tepebaşı ilçe başkanlığı tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “İki mahallemizi ayıran bir sulama kanalımız var. Bu kanal tarımsal sulama için oldukça önemlidir. Suyun ve tarımın ne kadar değerli bir hazine olduğunu anlamanın çok ötesinde olduğumuz günler yaşıyoruz. Yaşamımızı sürdürmenin en temel yapı taşıdır su. Öyle ki sağlık, ekonomi, hijyen, imalat gibi pek çok sahada suyun önemini görüyoruz. Özetle “Su Hayattır!”. Allah’ın eşsiz ve benzersiz bir nimetidir su.
Ancak yaşamın olduğu yerlerde, suyun kontrol altına alınması yani ıslah edilmesi gerekir! Özellikle şehirlerde, vatandaşlarımızın yoğun olarak ikamet ettiği bölgelerde suyun ıslah edilmesi olmazsa olmazdır. Aksi takdirde hayat olan su, hayatımızın sonuna neden olabilir. Kaldı ki, bu ve benzer acı hadiseleri yaşadık. Evlatlar yitti, babalar gitti. Kim bilir duymadığımız ne canlar yandı! Tüm bu acı hadiselere rağmen maalesef ciddi bir tedbir alınmadı. “Su akar yolunu bulur” rahatlığı ile hareket edilmeye devam ediliyor”
Kanalın üstü mutlaka kapatılmalı
Açıklama şu şekilde devam etti, “Kanalın kendisi değil, kanalın üstü mutlaka ama mutlaka kapatılmalıdır! Uluönder Mahallesi’nden Sakintepe Mahallesi’ne kadar olan kısım tamamen kapansın demiyoruz. Akarbaşı Mahallesi’nde olduğu gibi çevresini birinci derecen etkileyecek olan kısımların üstü kapatılmalıdır. Fizibilite çalışması yapılmalı ve vatandaşlarımıza derin bir nefes aldırılmalıdır. Kanalın üstü neden kapatılmalıdır?
Evvela, çocuklarımız için hayati bir tehlike söz konusudur. Çocuklarla birlikte yetişkinler içinde tehlikeli olabilmektedir. Kanal etrafına asılacak levhalarla veya tel örgülerle yaşanabilecek olumsuzlukları engelleyemezsiniz. Bunlar sadece hukuki sorumluluktan korur ama vicdan mahkemesinden koruyamaz. Hayatın kendi olan su, hayatlara mal olmasın. Kanallar “Katil” olarak anılmasın istiyoruz. İnsana verdiğimiz değer ve yaşama duyduğumuz saygı kanalın üstünün kapatılması için tek başına yeterlidir.
Kanalın ıslah edilmemesi sonucu yosun, kanal altı çamurlanma gibi doğal ama bizim için olumsuz olaylar yaşanmaktadır. Suyun çoğu zaman durgun olması nedeni ile kanala dökülen atıklar çamur ve yosunlara takılıyor. Bu durumda nahoş, berbat bir kokuya sebep oluyor. Bu civarda yaşayan sakinlerin suçu nedir? Allah korusun birisi kanala düşse çamura ve yosunlara takılsa bırakın kurtulmasını cesedini bulmak bile zorlaşır. Yazık günah değil mi? Kanalın üstü kapatılarak kokuyu en aza indirmek veya kokudan tamamen kurtulmak mümkündür. Kanal ıslah edilse de edilmese de zaman zaman durgunlaşması sonrasında başta sinek olmak üzere ciddi bir haşere problemi söz konusudur. Zamanında ve etkili bir ilaçlama yapılmazsa kanala yakın bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın sağlığı ve yaşam kaliteleri olumsuz etkilenmektedir. Bulaşıcı hastalık ve salgın gibi durumlarda özellikle yaşlı ve çocuklar açık hedef haline gelmektedir. Kanalın üstünün kapanması haşerelerin üremesini ve yuvalanması ciddi oranda azaltacaktır. Böylece halk sağlığı korunacak, sağlık giderleri ve haşere ilaçlama maliyetleri azaltılacaktır.
Her ne kadar son yıllarda şiddetli yağışlar görmüyor olsak da ileri ki yıllarda yaşanabilecek olan şiddetli yağışlarda kanalın taşmayacağının bir garantisi yoktur. Bu kanala yakın bölgelerdeki evler ve hane halkları için büyük sıkıntılara neden olabilir. Allah korusun böyle bir taşkında yaşanabilecek maddi ve manevi kayıpların önlemek adına şimdiden kanalın üstünün kapatılması şarttır.
Üstünün kapatılmasını talep ettiğimiz kanal, Şehrimizin güzide eğitim kurumlarından olan Anadolu Üniversitesi’ni çevreleyerek Yeşiltepe ve Sütlüce sınırına geliyor. Üniversite çevresi belki hoş görünüyor olabilir. Ama mahalle sınırından geçen kanalın görüntüsü, bir Avrupa şehri olmakla övündüğümüz şehrimizin vizyon ve imajına hiç yakışmıyor. Bu kısımların üstü kapatılarak şehrimizin vitrinine katkı sağlanmasını talep ediyoruz.
Tüm bunlarla birlikte ülkece çok zor günlerden geçiyoruz. Başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda krizler yaşıyoruz. Dolayısıyla “Kanalın Üstü Kapansın” haklı talebimiz, bu krizler ve tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek kabul edilmeyebilir. Bu durumu kısmen anlamak mümkün. Ancak bu talep karşılanmadığı müddetçe canların yanmaya devam edeceği unutulmamalıdır. Maliyet bahane edilerek ertelenmesi halinde de hatırlatmak isterim ki, bu enflasyon ortamında maliyetler her geçen gün artmaya devam edecektir. Emin olunuz ki, bu kanalın üstü eninde sonunda kapatılacaktır. Bugün birkaç milyona mal edilecek bir proje ileriki yıllarda çok daha pahalıya mal olacaktır. İleride ortaya çıkabilecek olan yüksek maliyetin hesabını kim verecek? Milletimizin emeğine yazık değil mi? Ekonomik ve bürokratik sorunları aşmak adına Bakanlık, Müdürlük ve Belediye bir araya gelmeli ve kanalın üstü kapatılmalıdır. Dediğimiz gibi Uluönder’den Sakintepe’ye kadar kapatılsın demiyoruz! Yahut kanal tamamen kapatılsın da demiyoruz. İnsan hayatını maddi ve manevi olarak birinci dereceden etkileyecek olan kısımların üstünün kapatılmasını talep ediyoruz”