Halk arasında diş sıkma veya gıcırdatma olarak bilinen alışkanlıkların bütünü olarak adlandırılan Bruksizm, çeşitli nedenlere bağlı olarak hastalarda görülebiliyor. Genellikle uyku halinde görülen bu alışkanlıklar, ilerleyen zamanlarda gün içerisinde de devam ediyor. Dişlerde ciddi hasara neden olan Bruksizm, yüz yapısının değişmesine de yol açabiliyor. Bruksizm rahatsızlığının diş hekimleri tarafından kolayca anlaşılabileceğini dile getiren Acıbadem Eskişehir Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Seda Keban Aydın, erken tanı ve tedavilerle bu alışkanlıklardan kurtulmanın mümkün olduğunu belirtti.

“Bruksizmin nedeni tam olarak bilinmemektedir”

Bruksizmin farklı nedenlere bağlı olarak görülebileceğinin altını çizen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Seda Keban Aydın, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen bir rahatsızlık olduğunu söyledi. İlk zamanlarda gece başlayan diş sıkma ve gıcırdatmaların tedavi edilmezse gün içerisinde de görülebileceğini söyleyen Aydın, “Diş sıkma dediğimiz aktivite, çiğneme kaslarının kasılmasına bağlı olarak dişler arasında meydana gelen temas ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Diş gıcırdatma ise bu temasların sonucunda meydana gelen sürtünmesel hareketler olarak bilinir. Bu alışkanlıklar dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen problemdir. Daha çok ‘Bruksizm’ olarak da bilinir. Bruksizm, diş sıkma ve gıcırdatma hareketlerinin bütününden oluşan, gece veya gündüz görülebilen Parafonksiyonel hareketlerin bütünü olarak tanımlanabilir. Başlangıçta gece görülmeye başlasa bile ilerleyen zamanlarda gündüz de görülebilir. Diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığının sebeplerine baktığımızda, aslında sebebi tam olarak bilinememektedir. Farklı faktörlerin bu durum üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir. Özellikle hastaların karşılıklı diş ilişkilerinin uygun olmaması, aynı çenedeki dişlerin sıralanışlarındaki farklılık, hatalı yapılan dolgu veya kaplamalar, uyku ve bazı nörolojik bozukluklar da bu alışkanlığı tetikleyebilmektedir” şeklinde konuştu.

“İlerleyen dönemde çene kaslarında daha büyük problemlere yol açabilir”

Klinik muayene sırasında bruksizm rahatsızlığının anlaşılabileceğini ifade eden Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Seda Keban Aydın, alışkanlıkların devam etmesinden dolayı yüz ve çene kaslarında problem yaşanabileceğini vurguladı. Gün içerisinde dişlerin birbirleriyle temas süresinin, bruksizm rahatsızlığı bulunan kişilerde oldukça fazla olduğunu aktaran Aydın, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“İyi bir hekim klinik muayene sırasında, ağız içi bozukluklara bakarak bu durumun teşhisini rahatlıkla koyabilmektedir. Öncelikli olarak arka dişlerin yüzeyinde meydana gelen aşınmalar ve ön dişlerin kesici kenarlarındaki kırılmalar, diş yüzeylerindeki çatlamalar, dişin herhangi bir çürük veya belirti olmaksızın canlılığını yitirmesi gibi etmeler hastalık tanısı koymamızda bize yardımcı olmaktadır. Bu durumun mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir. Çünkü ilerleyen dönemde çene kaslarında daha büyük problemlere yol açabilir. Normalde gün içerisinde dişlerimiz birbirleriyle temas ettiği süre, ortalama 10 dakika kadardır. Bu da sadece yutkunma aktivitesi sırasında olur açıkçası. Çiğneme sırasında ağzımızı kapatırız fakat sağa sola doğru ezme hareketleri de yapıldığı için tam olarak o temasları sağlamıyoruz. Bruksizm olan bir birey de bu süre ortalama 4 saate tekabül etmektedir. Bu da çene ve yüz bölgesindeki oluşumlara gelen yükü oldukça artırmaktadır.”

“Hastaların birçoğu dişlerini sıktığının veya gıcırdattığının farkında olmuyorlar”

Tedavideki ilk aşamanın, hastaların farkındalığını artırmak olduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Seda Keban Aydın, birçok hastanın dişlerini sıktığını veya gıcırdattığını bilmediğini söyledi. Farklı yöntemlerle alışkanlıkların tedavi edilebileceğini ifade eden Protetik Diş Tedavisi Uzmanı Seda Keban Aydın, “Hastalarımızın birçoğu dişlerini sıktığını veya gıcırdattığının farkında olmuyorlar. Tedavide ki ilk amaç hastanın farkındalığını artırmaktır. Hasta mevcut durumu fark ettiği zaman, en azından gün içerisinde olan mevcut sıkma durumunun önüne geçebilmekteyiz. Tedavide 3 ana yöntem var. Bunlar; bilişsel ve davranışsal tedaviler, farmakolojik yaklaşımlar yani ilaçlarla yapılan tedaviler. Daha etkili olan tedaviler ise dental yaklaşımlardır. Yani ağız içerisinde yapılan tedavi ve düzenlemelerdir. İlk olarak dişlerin karşılıklı kapanış ilişkisi kontrol edilir. Bozukluk, hatalı dolgu veya kaplamaların düzenlenmesini içerir. En çok kullandığımız yöntemlerden biri de, gece ve ya ısırma plağı olarak bilinen yöntemdir. Alt veya üst çeneye hazırlanır. Kapanış ilişkisini düzenleyerek mevcut sorunların önüne geçilmesini sağlar. Aynı zamanda dişlerde meydana gelebilecek kırılma ve çatlakları ortadan kaldırarak tedavi sağlar. Biz genel olarak hastalarımıza 6 ayda 1 klinik bir muayene önermekteyiz. Bu muayeneler sırasında ağız içi bulgulara bakarak herhangi bir alışkanlık varsa erken tanıyla bu durumun tamamen önüne geçebiliriz.”