Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan, birçok hastalığın altında D vitamini eksikliğinin yattığına dikkat çekti. Doç. Dr. İlhan, son yıllarda yapılan çalışmalarda D vitamininin kalsiyum ve kemik sağlığı dışında da etkilerinin kanıtlandığını belirterek “D vitamini şu ana kadar otoimmün hastalıklar ve enfeksiyonlara yatkınlık açısından 2 alanda incelendi. Bağışıklık sisteminin aşırıya kaçıp kendi hücresine reaksiyon başlatmasına ‘Otoimmün hastalıklar’ diyoruz. Bağışıklık sisteminin kendi vücut hücresine saldırma hali örneğin tiroide karşı olursa haşimato, cilde karşı olursa vitiligo (ala hastalığı), pankreasa karşı olursa tip 1 diyabet, ince bağırsağa karşı olursa çölyak hastalığı, ekleme karşı olursa romatoid artrit, beyine karşı olursa multiple skleroz gibi hastalıklar gelişir” dedi.

“KOLON KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR”: Kanser ve D vitamini arasındaki ilişkiyi incelemek için yapılan araştırmaların son derece fazla olduğuna değinen Doç. Dr. İlhan, şu bilgileri verdi:

"Dünya Sağlık Örgütü D vitamini eksikliğini kolon kanseri için risk faktörü olarak belirlemiştir. Yapılan çalışmalar özellikle D vitamini seviyesi 12 ng/ml altında ise kolon kanseri riskinin belirgin olarak arttığını gösteriyor. Meme kanseri ve prostat kanserinin de D vitamini eksikliği ile ilişkisini gösteren araştırmalar mevcuttur. Öte yandan D vitamini eksikliğinin hem çocuklarda hem yetişkinlerde kas güçsüzlüğü yaptığına dair kesin kanıtlar bulunuyor. Özellikle D vitamini seviyesi ciddi eksiklik derecesindeyse kas güçsüzlüğü belirgin olarak sorun oluşturabilir. Kas gücü özellikle yaşlılarda düşme açısından ayrı bir önem taşır. Başka hiçbir sağlık sorunu olmayan yaşlı bir birey basit bir düşme sonrasında gelişen kalça kırığı ile yatağa bağımlı kalabilir. Bu yüzden yaşlı bireylerde koruyucu tıbbın önemli amaçlarından biri düşmelerin engellenmesidir. Bu amaçla özellikle D vitamini eksikliği açısından riskli bireylerde düzenli D vitamini kullanımı önerilir."

“KALSİYUMLA BİRLİKTE KEMİKLERİ KORUYOR”: Doç. Dr. İlhan, kemiklerin mimari yapısını oluşturan en başlıca maddenin kalsiyum olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Kalsiyum kemikte hidroksiapatit denilen kalsiyum tuzunun yapısına girer. Bu madde doğada elmastan sonra en sert moleküldür. İşin ilginç yanı kemiklerimiz kendi halinde oluşmuş ve hayat boyu sabit duran, hiçbir gelişim göstermeyen bir sistem değildir. Kemiklerimizde yaşam boyu her daim devam eden yeniden yıkılma ve yapılma söz konusudur. Bir yıkılma biter, bir yapılma başlar. Bu durum bir binanın kolonlarının ve duvarlarının devamlı yeniden yıkılıp yapılması gibi hayat boyu devam eder. Tıpta remodelling denen bu süreç için etkin bir mineralizasyon yani çimentolama şarttır. Tabiri caizse kemiklerimizin harcı olan kalsiyum, ancak D vitamini ile karılıp kemikte çimentolama gerçekleşebilir. Başta kalsiyum ve D vitamini olmak üzere kemik yapıyı meydana getiren bileşenlerdeki eksiklik kemiklerde yumuşama yani Osteomalazi, hatalı kemik oluşumları ve sonuç olarak kolay kırılma ile sonuçlanır."

“OSTEOMALAZİ SİNSİ İLERLİYOR”: Osteomalazinin en önemli sebebinin D vitamini eksikliği olduğunu ifade eden Doç. Dr. İlhan, şöyle değerlendirdi:

"Uzun süren ve ciddi derecede olan D vitamini eksikliği sonucu oluşan yumuşak kemikler, özellikle büyüme çağındaki çocuklarda yük binen ve ağırlık taşıyan kemiklerde eğrilmelere yol açar. Osteomalazi uzun süre hiçbir belirti göstermeyebilir. Osteomalazi ilerlediği zaman kemik ve kas ağrıları, kas güçsüzlüğü ve yürüme bozuklukları görülebilir. Kemik ağrıları özellikle alt ekstremite yetişkinde yaptığı en önemli semptomlardan biri kemik kırılmasıdır. Kemik kırıkları kemiklerde yumuşama sonucu kemiklerin yükü taşıyamaması sonucu küçük travmalarla bile gelişebilir. Kırıklar omurga, kaburga ve uzun kemiklerde daha sık görülür. Osteomalazide kalsiyum düşüklüğü sonucu kas kramp ve spazmları görülebilir."

“KEMİK ERİMESİNİ ÖNLÜYOR”: Doç. Dr. İlhan, kemik erimesi ve D vitamini arasındaki ilişkiyi şöyle değerlendirdi:

"Osteoporoz yani kemik erimesi ve osteomalazi birbirinden farklıdır. Osteomalazide kemik mineralizasyonu bozulurken, osteoporozda kemik hacmi ve yapısı bozulur. Osteoporoz erkeklerin yüzde 25’ini, menopoz sonrası kadınların yarısını tehdit eder. Osteoporoz kendini boyda kısalma, özellikle omurga ve kalça kırıkları ile gösterir. Tedavideki ana amaç kemik erimesini engelleyip kırılganlığını azaltmaktır. D vitamini tedavisinin osteoporozu engellediğine dair çok sayıda kanıt mevcuttur."

“KOYU TEN RENGİ EKSİKLİĞE NEDEN OLUYOR”: Doç. Dr. İlhan D vitamini eksikliği altında yatan nedenleri ve neler yapılması gerektiğini şu şekilde açıkladı:

"Yetersiz güneş ışığı, güneş kremi ve koyu pigmente cilt en önemli nedenlerdendir. Ayrıca beslenmede yetersiz D vitamini alımı, bağırsaktan emilim bozuklukları, pankreas hastalıkları, tüp mide ameliyatı ve diğer mide ameliyatları da eksikliğe neden olur. Siroz, böbrek yetmezliği, çeşitli ilaçlar (Epilepsi ilaçları vb.) ve bazı genetik hastalıklarda nedenler arasındadır. Kimin ne kadar D vitamini alması gerektiğini bireyin risk faktörleri ve eşlik eden hastalıkları belirler. Örneğin bakım evinde kalan yaşlı bir bireyin, güneşten mahrum çalışanların, kemik erimesi veya bağırsak emilim problemi olanların öncelikle D vitamini ölçülüp tedavi verilmesi daha uygundur. Eğer doğal yollardan alım konusunda önemli bir mahrumiyet yoksa D vitamini ölçtürmeden her gün 600-800 IU D vitamini kullanılabilir. Aksi takdirde D vitamini seviyesine göre daha yüksek dozda yükleme tedavisini takiben ortalama 800-1000 IU gibi günlük idame tedavisine geçilmelidir. Tedaviyi takiben 3-4 ay sonra D vitamini ölçümü ile istenen seviyede olup olmadığı bakılmalıdır. D vitamini yanında alınan kalsiyum miktarı da önem taşır. Olumsuz etkileyecek bir durum yoksa 19-70 yaş arasında 1000 mg, 70 yaş üstü ise 1200 mg kalsiyum alımı önerilir. Kadınlarda menopoz sonrası kemiklerde erime hızlandığı için 50 yaş üstünde 1200 mg kalsiyum alımı daha uygun görünür."